KÖŞEDEN I9 Mayıs 9 Mayısın kutlanması törenini bu yıl oAnkaralılar, dinmek bilmeyen bir yağmur altında seyrettiler. Cim- nastik Şenlikleri adı altında tertiplenmeğe başladığı ta- rihten beri hava şartlarının bu sevimli bayrama böyle- sine kıydığını, ona böylesine kastettiğini hatırlamıyo- ruz. Ne nazırlıklarına fırsat verdi, ne de katlanmasın- da kimseye söz açtırdı. Buna rağmen türende vazife alan öğrenci, öğretmen, ve idare işlerinde görevli kim varsa, hepsi bu kötü şartlar içinde kendine düşeni, ta- sarlandığı şekilde yerine getirmek için ne mümkünse yaptı ve başardı. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramının bizi ilk 19 Mayıs günlerinin kahramanlığına götüren, o yürekleri- mizde Mustafa Kemal sevgisini tazeleyen, bu toprağa bağlılık ateşini canlandıran bir yönü vardır. Bu bay- rama milletçe, eğitim alanındaki değerini veren de odur. Bu değere inanan ve ondan bir şeyler umanlar için, itiraf etmek lâzımdır ki, 1963 yılı 19 Mayıs bayramı hayli sönük geçmiştir. Biz 19 Mayısın, hazırlıkları ve birbirine eklenen hadiseleriyle bütün bir milleti hafta- lar boyunca sıcak heyecanlar içinde yaşattığının mi- sallerini hatırlarız. Binlerce ve binlerce gencin bir sı- nırdan aldıkları toprağı dere tepe koşarak, elden ele Ankaraya taşıyışları, onu geceleri Atatürk heykelleri veya büstünün ayak ucuna koyup gün ışıyana kadar başucunda hüşü içinde nöbet tutuşları, köylülerin "mü- barek sınır toprağı" yolunda kestikleri kurbanlar unu- tulur mu? Milli Birliğe her zamandan ziyade muhta olduğumuz bugünlerde bu imkâna neden iltifat edil- mediğini anlamak müşküldür. 19 Mayıs, gençliğe hizmet yolunda emeği geçenleri anmak, onların gönüllerini almak için bir vesile sayı- lırdı. Kocamış öğretmenlerin, sporcuların evlerine he- yetler gider, onları törenlerin baş misafirleri olarak da- vet ederdi Bu yıl, onlardan, bir vefa selâmından başka hiçbir değer ifade etmeyen kuru bir davetiyenin esir- gendiğini üzüntü ile öğrendik. Bu hareket, nice gönül- leri incitmiştir. Değer miydi? 19 Mayıs bayramı, gösteri olarak, Cimnastik Şen- liklerinden beri bir "kitle hareketi" seklinde tertiple- nirdi. Bu, sebepsiz değildir. Binlerce genci bir kuman- da alfanda toplayıp, onları kalp ve birbirine kenetlen- miş bir vücut gibi çalıştırmanın söylediği ve anlattığı çok şey vardır. Bu törenlerde bunun değeri üstün tu- tulur, cimnastikte ve sporda meharete, ustalığa taal- AKİS/34 Vildan Âşir SAVAŞIR lük eden çeşitli hareketler, danslar, bu töreni süsleyen elemanlar olarak kullandırdı. Bu sebeple, 860 kızın ve 600 delikanlının, cimnastik öğretimi tekniği ve değeri bakımından çok söz kaldırır hareketler için, sahaya yayılmaları pek az kimseyi doyurmuştur. (o Taptıkları m güzel yapmış olmaları işin aslım değiştirmeye yet- medi. Beden Eğitimi bölümünün iyi yetişmiş gençleri- nin hareketleri olmasaydı, sahadan, disiplinli ve iyi öğ- retilmiş şeyler seyretmiş olmamıza rağmen, cimnas- tik görmeden ayrılacaktık. Modern cimnastiğin yumu- şaklığı ve hareketleri birbirine bağlamada tercih etti- gi tutum, kuralları içinde tam bir program örneği ver- meğe mâni değildir. Sahanın 800 ilâ 1000 kişiyi rahat- ça aldığını biliriz. Tatbik edilen programlar, böyle bir sayı ile daha nekadar canlı ve güzel olurdu!- Serpişti- rilmiş 800 cimnastikçi, basit program için çelimsiz bir varlık teşkil etti. 19 Mayıs bayramı tarzında yapılan bir bir orkestra şefi gibi, herşeyi koordine eden tek ve mutlak bir âmiri ve bir rejisör, dekoratör gibi çalışan bir artisti bulunur. Bu sene, bu iki şeften birincisi için İkincisi kadar başarılı olmuştur diyemiyeceğiz. Kıya- fetler, dizilişler, tablolar, programların sıralanışları gü- zeldi. Fakat koordinasyonu, zaman taksimini, saha di- siplinini temin edecek otoriteyi çok aradık. Yağmur altında sürüp giden miting nutukları, o fotoğrafçıların halkın sabrını taşıran, çok ahvalde, ana ve babaları ra- hatsız eden davranışları, bazı ekiplerin bayram ken- dilerine tahsis edilmişcesine uzun programlarla, tek- rarlarla ortaya çıkmaları, bu otoritenin zaafından doğ- muştur. gösterinin Bu yıl 19 Mayıs bayramının iki güzel sürprizi oldu: Biri mesleğe vefa, diğeri kadirbilirlik örneğidir. Hüsamet tin Güreliyi tanıdığımız zaman, bir cimnastik kursun- da heyecanlı bir talebe idi. Rütbesinin de yüzbaşılığa ulaşmış olduğunu tahmin etmiyoruz. Yabancı üniver- sitelerde ihtisas yaptı, Harp Okulunda yıllarca hocalık etti, Umum Müdür oldu, general oldu, sonunda da emekli oldu. Onun, bembeyaz saçları ile kendi yetiştir- diği ortaokul çocuklarının elinden tutup "bir, ki, üç, dört" sahada cimnastik yaptırdığını görmek, göz ya- şartacak mutlu bir hâdiseydi. Derneğin yirmibeş yıl veya daha fazla hizmet etmiş öğretmenleri hatırlayıp birer hediye ile gönüllerini alması ise, mesleklerine ya- raşan bir asaletti.