YURTTA OLUP BİTENLER, kumandanlık odasına götürdüler. Bi- raz sonra Aydemir gösterdi. Bir sigara ikram etti. liydi ama nezaketim geldi. Arasa yer Sinir- kaybetmeden konuşuyordu. Arasa: liyiz. Ankara tamamen Erzurum, Konya, "— Bakınız Paşam.. Çok kuvvet" emrimizde. İstanbul, Eskişehirde birlikler harekete geçti- ler. vetlerine yardımcı Şimdi size bir araba vereyim. Genel Duruma hakimler. İhtilâl kuv- olmanız lazım. Sizi Müdürlüğünüze e Oradan telsizle illeri arayın ve niyet kuvvetlerine İhtilâli destekle. 27 Mayıs Türkiyeye çok şey ka- zandırmıştır. Ama 27 Mayıs Tür- kiyenin başına üç belâyı musallat etmiştir. Bunlardan kurtulmadığı bunlara çare bulunmadığı takdirde huzurun, sükünun ve güvenin gel- mesi kolay olmayacak, en sonda fe- lâket kapımızı çalacaktır. Bunlar, birbirine bir bakıma sebep teşkil e- den, en azından "sebep-netice" ola- rak gösterilmeye çalışılan, aslında idealizm ile, memleket ve vatan sevgisiyle alâkası devede kulak me- sabesinde oObulunan davranışların şampiyonu üç sınıftır. Şimdi, bir kasırgayı (o geçirdikten sonra asgari bir aylık bir nizam dev resine giriyoruz. Bu devrede, memle ketin başına belâ üç sınıfı toplum hayatında tesirsiz kılmak zorunda- yız. Bunun için gerekli çareler mut- laka tatbik edilmelidir. Başka hiç bir yerde eşine, emsaline rastlanıl- mayan bu garabet numuneleri başta Türk Silâhlı Kuvvetleri, milletin ka- hir ekseriyeti tarafından lânetlenmiş haldedir. Bu bakımdan, tasfiyeleri güç olmayacaktır. I — Profesyonel (darbeciler: 27 Mayıs, parlemanter sistemi, se- çim esasına dayanan yaşama niza- mım, bunları türk milletine lâyık görmeyen bir soytarının elinden kurtarmak amacıyla yapılmışken 27 Mayıstan sonra bir takım adamlar türemiştir ki 27 Mayıs adına 27 Ma- yısın karşı ilkelerini osavunmaya başlamışlardır. Bunlar ellerini kol- larını sallaya sallaya darbeden, ih- tilâlden bahsetmişler, parlemanter sistemi kaldırma hedeflerini yazmış- lar, söylemişler, hatta bunun bir de başarısız tecrübesini tehlikesizce AKİS/14 melerini emredin". Bir iki dakikalık süküt oldu. Ne Aras, ne de Aydemir konuştu. Son- ra Emniyet Genel Müdürü hafif bir 5 asi Albaya cevap verdi: n Başbakan ve Genel Kur- may Başkanlığının e İs- tediğinizi yerine getirem , Asi Albay fena halde sinirlendi. Elini masaya vurdu ve: — Tıkın şu herifi içeri!" diye e- mir verdi. Nezaketini unutmuştu. Arası bir odaya kapadılar. Bu sı- rada yoldan toplanan daha bazı ge- neral ve yüksek rütbeli subaylar da getirilmişti. Saat 01.15 olmuştu. Bir saat içinde oda toplananları almaz hale geldi. 200 kişi kadar birikmişti. Mahpusları üst kata çıkardılar. Ga- zinoya kapattılar. Aradan bir müddet geçti. Saatler 02.30 u gösteriyordu. Bir binbaşı ve birkaç Harbiyeli geldiler. Mahpusla- ra bırakılacaklarını, ama doğruca e- ve gitmelerini, kendilerine bir otobüs verileceğini söylediler. Araş subayla- Genel Kurmay Başkanlığına gelindi- ğinde durumun değişmiş, asi kuvvet- 3 Başbelası! yapmışlardır. Adeta öyle bir hava doğmuştur ki, sanki darbe hazırla- mak, darbe yapmak serbesttir, ka- zanırsan Devlet Başkanı olursun,, kazanmazsan bol maaşla emeklili- gini verirler, sen de yeni teşebbüsü- nün plânlarını çizersin! Bunların gazetecileri vardır, bunların hocala- rı vardır, bunların hınk o dericileri vardır. Bunlar, zehirlerini her yere rahatça saçmakta, memleketin göz- bebeği müesseseler içinde tahrikat yapmakta, taraftarlar bulmakta, organize olmaktadırlar. Bunlar, hayatımızda kalacaklar mıdır, kalmayacaklar mıdır? 2 — Profesyonel politikacılar: 27 Mayısın devirdiği zihniyet, bit takım partilerin içinde organize ola- rak restorasyon peşindedir. Bugün fırsatını bulsalar, takım ve taklar vatıyla 27 Mayıs öncesini geri geti- receklerdir. Milleti 27 Mayısa ve 37 Mayısı yapan kuvvetlere karşı düş- man etmek için yapmadıkları yok- tur. Millet Meclisinde, Senatoda temsilcileri vardır ve bunlar, teşrii dokunulmazlık zırhı içinde mukad- des bilinen her kuvvete, varlığa hü- cum etmektedirler. Bu ise, başta Türk Silâhlı Kuvvetleri, 27 Mayıs- cı ne kadar zümre varsa hepsini çi- leden çıkarmaktadır. Bunlar İsmet Paşaya ogüvenmektedirler, İsmet Paşanın kendileri yüzünden hareke- te geçmeye itilecek zümrelere ha- kim Olacağına inanmaktadırlar. Hükümeti bir iş yapamaz hale dü- şürüp seçimleri vurmaya hazırlan- maktadırlar. Bu onlara iktidar yo- lunu açacak mıdır? Hayal! Ama bunlar hayatımızda okala- cak mıdır ve Meclis bunları hima- ye edecek midir, etmeyecek midir? — Kara basın: Bir tahrik ba- sını, oOgörülmemiş sorumsuzlukla memleket hayatını kazan gibi ka- rıştırmakla meşguldür. Bunların bir kısmı birinci, bir kısmı ikinci belâ- nın kuyruğuna takılıdır ve devletin resmi ilânı gibi dünyada mevcut ol- mayan bir kaynaktan geçinmekte- çırağı olmak vasfında bulunmayan bir takım kimseler bir günden öte- İşçisi" olup memleketin hayatına kastetmektedirler. Türkiyede bu sayede bizden misli de fa kalabalık memleketlerde çıkan gazetelerden misil fazla gazete çık- maktadır. Bunların verdikleri Ka- rar her türlü tahmin ve tasavvurun üstündedir, zira, hiç bir füturları ve sorumluluk duyguları yoktur. Daha fenası, bunları atsan ata- mazsın, satsan satamazsın. Kanun- ların tatbikine girişildi mi kıyamet kopmaktadır ve basın hürriyetinin zedelendiği bildirilmektedir. Bunda- ki şikâyette haklı taraf ta yok de- ğildir, zira kurunun yanında yaşın da yandığını görmemek imkânı yok- tur. O halde ne olacaktır? Bunlar suni şekilde yaşatılacak mıdır, ya- şatılmayacak mıdır? Resmi Han Rezaleti yerden mantar gibi sorum- suz, normal yoldan yaşama gayre- tinde olma İhtiyacı duymayan ga- zete ve gazeteci bitirmeye devam edecek midir, etmeyecek midir? Ba- sın ilân Kurumu adını taşıyan "Ahmet Yıldız yaratığı" yaşayacak mıdır, yaşamayacak mıdır Bu suallerin cevabı. Türkiyenin kaderini tayin edecektir.