TU R Teşkilât Varlık içinde yokluk He yanından sıhhat fışkıran kum- ral, hareketli adam, kabarık el çantasını masanın üstüne fırlattı ve ekşi yemiş gibi bir an yüzünü bu- ruşturduktan sonra, başını umutsuz- ca salladı: "— Olmaz kardeşim, olmaz!.. Tu- rizm demek, teşkilât demektir, ida- re demektir. Biz turizmi başlıbaşma bir dâva olarak ele almadıkça ve tu- risti hacıağa yerine koydukça, tari- hi eserler bakımından dünyanın en zengin memleketlerinden biri (oolan Türkiyemizde bu zenginliklerden is- tifade etmemize maalesef imkân yoktur." Koltuklardan birine rahatça otur- du ve alaylı bir kahkaha attı: "— Ne olmuş, biliyor musunuz? Şu meşhur Göreme Harabeleri var ya, işte orasını, iki aydır turistler ücretsiz dolaşıyorlarmış. Efendim, bu işle ilgili Turizm Müdürlüğü vaktin- de bilet yetiştiremeyince, memur bey, turistlere turistik eşya satmak Z7o- runda kalmış. İki ay içindeki kaybı- mız, sadece bilet satışından, 25 bin lira- imiş!" Dinleyenler acı acı güldüler. A- dam devam etti: "— Biz define bekçiliği- yapıyo- ruz beyfendi. Hani, derya içinde olup da deryayı bilmeyen balık var ya, iş- te biz oyuz. Bu kafayla, bu teşkilât- la turist çekeceğiz de, döviz sağlı- AKİS/22 İ Z M yacağra.. Geç efendim, geç..." Dinleyenler de söze karışınca, o- dayı gürültülü bir tartışmadır aldı. İdari aksaklıklar bir bir sayılıp dö- küldü, ne yapılması gerektiğine da- ir teklifler, tasarılar ileri sürüldü. Yaz mevsiminin yaklaşmalıyla, gözler yeniden turizm problemimize çevrilmiş bulunmaktadır. Çok yerde, buna benzer konuşmalara şahit ol- mak mümkündür. Türkiyenin ana dâvalarından biri olan turizm konu- sunda en az yüzyıl önceki zihniyetle hareket edildiği artık herkesin bildi- $i bir gerçektir. Bırakın büyük dev- letleri, bu altın yumurtlayan tavuğa gereken önemi verip kısa zamanda büyük mesafeler kaydeden komşula- rımızla kıyaslanınca bile, Türkiyenin turizm durumu gerçekten acınacak haldedir. Bu alanda bu kadar geri kalma- mızın sebebini iki noktada toplamak mümkündür. Birincisi, turizm işleri- ni yöneten teşkilâtın son derece ki- fayetsiz oluşu ve bu teşkilâtın gene kifayetsiz bir mevzuatla çalışması- dır. İkincisi, özel teşebbüsün, turisti har vurup harman savuran bir mi- rasyedi olarak mütalea etmesidir. Teşkilât ve eleman Türkiyenin turistik faaliyetini idare ve organize eden Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü kadro- sunda bu isten gerçekten (anlayan bir tek kişi yoktur. Turizm uzmanı İstanbul Hilton Turist ürküten geçinenlerin hepsinin bilgisi kulakta» dolma olmaktan ileri gidememekte- dir. Personel kifayetsizliği bir yana, Radyo, Basın ve Turizm gibi, üç karpuzu bir koltuğa sığdırmak du- rumunda olan Genel Müdürlük, or- ganizasyon ve mevzuat bakımından da çok iptidaidir. Bu haliyle, dev a- dımlarıyla ilerleyen diğer memleket- lere ayak uydurmak şöyle dursun, aradaki büyük mesafeyi bir santim bile kapatacak durumda değildir. Turizm dâvamızın can damarı olan dış propaganda bakımından da lâç- kadır. Her yıl Basın . Yayın ve Tu- rizm Genel Müdürlüğü (o bütçesinde dış propaganda için milyonlarca li- ra ayrıldığı ve büyük miktarda dö- viz tahsis edildiği halde, bunlar bil- gisiz ellerde tamamen boş yere har- canmaktadır. Türkiyede, turizm konusunda işe, bizzat Genel Müdürlüğün bünyesi i- çinde başlamalıdır. Bu da, Yunanis- tanın yaptığı gibi, teşkilâtın süratle. reorganizasyonu olmalıdır. İtalyadan, İspanyadan ve bilhassa Yunanistan- dan getirtilecek uzmanlardan bu ko- nuda yararlanılmalıdır. Bunun ya- nında, gençlere imkânlar verilerek, turizm sahasında hizmet edecek ye- ni elemanlar yetiştirilmesi de artık bir zaruret haline gelmiştir. Bütün bunlar tahakkuk ettirilmediği (o tak- dirde, turizm teşkilâtına yok nazarı ile bakmak daha hayırlı olacaktır. Çünkü, Teşkilâtta bilgisiz elemanlar