MUSİKİ Haberler Önceki hafta Ankaralılar, Konser Salonundaki iki konserde Robert. Satanowski ile genç İngiliz piyano virtüözü Peter Katin'i dinlediler. Mü- zikseverlerin, bu mevsim Ankaraya gelen yabancı sanatçılar arasında böylesine enerjiyle dolu, tekniğine olduğu kadar duyuşlarına da hâkim bir piyanist dinlemedikleri rahatça söylenebilir. Programa seçtiği iki Beethoven okonçertosuyla Liszt ve Çaykovski konçertolarında bambaş- ka birer sanat kişiliği ortaya koya- rak bestecileri âdeta dile getiren bu otuzikı yaşındaki genç, dinleyicileri âdeta büyüledi. Peter Katin ayrıca bir de resital verdi. Geçen Cumartesi günü öğleden son- ra verilen Üniversite konserini yine Satanowski yönetti. Konserin solistleri Profesör Necdet (Remzi Atakla, onun, kendine has titizlikle yetiştirdiği (o öğrencilerinden (İsmet Özvuruşkandı. piyanist İdil Biret, I Nisan günü İsveçin başkenti Stockholm'de verdiği resitalle müziksever dinleyi- cilerin ve eleşetirmecilerin büyük hay ranlığını kazanmış, sağlam tekniği, duygululuğu, enerjisi ve sanat olgun- luğu hararetle övülmüştür. o Ayrıca televizyon şebekesinde ve radyo is- tasyonlarında yayınlanan Özel bir konser de vermiş olan İdil, böylece, memleketimizin müzik alanındaki başarılarını İsveçte tanıtmakta öncü- lük etmiştir. İçinde bulunduğumuz ve önümüzde- ki haftalar Ankaralılara yeni mü- zik ziyafetleri hazırlandı. Program- da, Henryk Szeryng'in orkestrayla i- ki konseri ve kemancı Suna Kanın da bir konseri var... Bu konserlerde tam yedi tane konçerto çalınacak. Hele Sunanın çalacağı oStravinski konçertosu merakla bekleniyor. Çün- kü Türkiyede ilk defa çalınacak... Geçenlerde Türkiyeye gelen Birleş- miş Milletler Mültecilere Yardım Komisyonu temsilcisi ve meşhur Ağa Hanın oğlu Sadrüddin Han tarafın- dan yurdumuza da getirilerek İstan bul ve Ankarada satışa çıkarılan "Ali Star Festival" adlı plâktan kısa sürede çoğunun satıldığı anlaşılmak" tadır. 1 Konser dinledim Daniyal ERIÇ Konseri veren :Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Konserin günü: 2 Nisan 1963 Şalı saat 20.30. Yeri: Orkestra Konser Salonu Yöneten: Robert Satanovvaki (Polonyalı misafir şef). Program: "Çağdaş" bir polonyalı besteciyle bir klâsik ve bir de ro- mantiğin eserlerinden İbaretti: 1. Lutoslavvski: Küçük süit. 2. Mozart: "Küçük bir gece müziği" süiti. 3. Çaykowski; 6. "Patetik" senfoni. Konserin Özellikleri: Programda ilk çalınan Lutoslawkinin süiti Tür kiyede de ilk olarak çalınıyordu. Böylelikle polonyalı genç şef Satanows— ki, memleketinin müzik alanındaki yerini, programlara eklediği küçük birer besteyle ve kendi sanat başarısını da şef kürsüsünde göstermeğe çalıştı. Bu yıl Ankaralı müzikseverler, yine aynı şekilde, önceden de iyi bildikleri George Weldon eliyle İngilteredeki (oObu yıl tanıdıkları, fakat kısa bir süre sonunda büyük hayranlık hisleri besledikleri Oivin Fjelds- tad yardımıyla da Norveçteki sanat çalışmaları hakkında yeteri kadar fikir sahibi olmuşlardı. Robert Satanowski de müzisyen bir Polonyalı olarak aynı şeyleri' göstermeğe çalıştı. Bunda ne kadar başarı sağladığı kesinlikle söylene- mez ama, verdiği dört konseri bu açıdan izlemeğe çalıştık. Beğendiğim: Program derli topluydu, hemen her telden çalıyordu. Za- ten Polonyalı sanatçı da bu iddiada idi, ama bilhassa klâsik ve romantik- lere olan eğilimi. belli oluyordu. Yönetme stili de bu yönde gelişmişti. Genç yaşı ve enerjisi, sanatçının, iyi taraflarını geliştirmesi ve kusurla- rını düzeltmesi için imkânlar sağlayabilir. Biyografisinden anlaşıldığına göre genç şef, bilhassa (Demirperde gerisindeki Avrupa ülkelerinden çoğunu dolaşmış, "misafir şef olarak kabul görmüştür. Ama nekadar iyi kabul görmüş olursa olsun, hiçbir yerde orkestranın üyeleri veya dinleyiciler yönünden Ankaradaki kadar samimi yardımlar ve candan gösterilerle karşılaşmamış olmalı! Gerçek- en, bilhassa orkestra üyeleri ananeye yakışan bir misafirperverlik gös- terdiler, övülmeye değer bir çaba ile çalıştılar. Beğenmediğim: Önceden ilân edildiği halde, son dakikada polonyalı kemancı Wronskinin gelmemesi, konsere olan ilgiyi azalttı, programın da ağırlık merkezini ikinci bölüme kaydırdı. Halbuki, kolayca popüler olabilecek hissi parçalar besteleyerek ün kazanmış olan oÇaykovskinin beşere has hertürlü duyguyu sömürerek bestelediği 6. senfonisi hu ama- ca hiç de uygun değildir. Konserin ilk bölümüne alelacele yamanan Mozart'ın "Küçük bir ge- ce müziği" süitiyse gerekli canlılığa ve ritme bir türlü erişemedi. Hele, Herbert von Karajan'ın öğrenciliğini yapmış bir yöneticiden daha olum- lu bir ifade gücü ve eserin ruhuna uygun, düzenli bir vuruş beklenirdi. Oysa ki Satanowskinin bilhassa vuruşları -sağ elinin işaretleriyle birlik- te zaman zaman aksadı, çok belirli bir ritmik temele dayanan Mozart müziği de aslıyla ilgisini kaybetti. Bilhassa bazı genç yöneticilerde heves halinde ortaya çıkan, gerekli gereksiz her vuruşu ille de saymak, her çalgının girişini mutlaka işaret- lemek alışkanlığı Satanowskiyi de sarmaştı, Konser yönetmek prova yap- tırmaktan hayli farklı olduğuna göre, çalınan parçanın detayları içinde böylesine bocalayıp kaybolarak neden asıldan ayrılmalı? Hele, o arada aksayan yönleri- düzeltmek için gerekli inisiyatifi niçin kaybetmiş du- ruma düşmeli? Aynı durumu iki hafta önce İranlı "trajik şef" Haşmet Sencaride de gören orkestra üyeleri, Satsnowskiye âzami yardımı göster- diler ve ellerinden geleni esirgemediler, Sonuç: Satanowski, genç kuşakların ileride övecekleri bir yönetici ola- bilir. Şimdiki hâlde umut verici, gayretli, duygulu ve heyecanlı bir sa- natçı olmaktan ileri durumda değildir. Özellikle romantik bestelerde ifa- desi başarılı oluyor ama, sanatçı, hele bu çağda, asla tek yönlü olmamalı! AKİS/31