C.H.P. Yeni bir durum ( Mnümüzdeki haftanın sonunda Pa- zar günü, C.H.P. nin İzmirde topla nacak il kongresinin delegeleri ve dinleyicileri aralarında alaka uyan- dırıcı bir simayı bulacaklardır: İs- mail Rüştü Aksal, Eski Genel Sek- reter önce Avusturyanın ucuz Ve u- fak bir köyünde, arkadan Sökenin bir dalyan köyünde dinlendikten ve sinirlerini düzelttikten sonra siyaset hayatına -filmcilik otabiriyle- bir "come back — geri geliş" yapacak- tır. İzmir il kongresinde atılan a- dımın Kurultayda akisler (o yapacağı ve kuvvetler dengesi üzerine o esas- lı rol oynayacağı şüphesizdir. o Yeni bir Aksalın, ama sinirleri kadar tab'- ını ve meşrebini de düzeltmiş, ya- ni dinamik hal almış, zor geçitler ö- nünde yılgınlıktan ziyade azim ve irade kuvveti gösteren bir Aksalın Genel Sekreter olarak Partinin başı üstünde yeri vardır. Zira Aksal, bu bünyevi handikapı bir yana, C. H. P. gibi bir parti için, tek kelimeyle "i- deal adam"dır. Siyaset hayatımızın demokratik düzen içinde, fakat mad- rabaz politika esnafının elinden kur- tarılacak gelişmesinin o arzulandığı bir sırada eski Genel Sekreter bütün vasıflarıyla aranan şahsiyettir. Buna rağmen, Aksalın bir defa bu duruma gelmiş bulunup ( bulun- madığı meçhuldür, ikincisi bu duru- ma gelmiş olduğuna Kurultayı (o ve bütün C. H.P. lileri ne derece inan- dırabileceği tereddüt konusudur. Çün- İsmail Rüştü Aksal basübadelmevt HAFTANIN Madalyonun İki pe şu Kaldor Raporunu konuşalım. İÇİNDEN Metin Yüzü TOKER Adam, beş dönüm toprağına buğday ekiyor. Aile, yedi göbektir o top- rağa onu ekmekte. Bundan şu kadar gelir sağlıyor. Vergici geliyor, diyor ki: "Sen bu toprağa buğday değil de pamuk ekersen ve günde sekiz saat çalışacak yerde oniki saat çalışırsan, gübre de kullanırsan ve yağış iyi sağlarsın. Onun için, ver bakalım olursa şu kadar değil, bu kadar gelir o kadar gelirden şu nisbette vergi!" Adam itiraz ediyor, diyor ki: " Canım, ben buğday ekmesini bilirim. Pamuğu bilmem. Benim çalışma gücüm bu. Gübre almak, para işi. Benim param yok. Yağış her yıl bir olmaz. nasıl vergi hesabına esas "Benim aklım ermez, Ya bu deveyi güder- İ gelmiyorsa toprağından vazgeçersin. benim şu kadar gelir sağlayacağını, sin?" Vergici başını sallıyor: sin, ya bu diyardan gidersin. İşine Sen addeder- Biz de bu yoldan terkedilmiş toprakları toplar, onu bir çeşit rantabl kol- hoz haline getiririz. Sen gelir, devletin ırgatı olarak yeni toplulukta ça- lışırsın." Tabii, çizgisiyle bu dur Kaldor Raporunu, kullanılan kelime "kolhoz" değildir ama, Kaldor Raporu ana Türkiyede crypto'lardan başkası kabul etmemiş- tir. İstifa eden plâncılar başta, memleketin gerçeklerini hilen herkes hu raporu reddetmiştir. Zira herkes, toplumun nereye göt türülmek istendiği- ni mükemmelin kavramıştır. ve oraya gitmek isteyenlerin dışında kalan- Ama, Planın iç finansmanı için vergi konulması gerektiğinde bu ver- gilerin ağır yükü vasıtalı vergilerin omuzlarına yüklendi, vasıtasıZ ver- giler teknik güçlükler dolayısıyla -"şimdilik" dahi olsa- bir kenarda bı- rakıldı mı, bunun bugünün revaçta prensipleriyle bir alâkası kalmaz. Önce, bir kaç noktanın altını çizmek lazımdır. Tekel maddeleri, akar- yakıt, bazı resim ve harçlar? Bunlara zam yapılmamalı mıdır? Derhal yapılmalıdır. yakıt da, bazı retim ve harçlar da bir Ama, vasıtasız yüktendi mi toplumun as kazançlıları, Gelir sıkıntısı çeken Türkiyede Tekel maddeleri de, akar yabancıyı güldürecek fiyattadır. Avrupada benzin bizden çok pahalıya satılmaktadır. Sigara ve içkiler de.. Sinemama en kötü, ana en kötü yeri beş liradan aşağı değildir. Sağa bak- san paradır, sola baksan paradır. O bakımdan, bu vasıtasız vergilere ya- pılacak zamma itiraz etmek demagojinin ta kendisidir. sahiden de vergilerde rötuşla yetinip kuvvet vasıtalı vergilere "emekçiler" okkanın altına giderler, Ötekiler suyun üstünde kalırlar. Çok kazançlı da az ka- zançlı da sigara tüttürür, içki içer, sinemaya gider, istida verir. Bunlara zammı mütesaviyen sineye çekmek, memleketin bugünkü durumunda bir vazifedir. Ancak bu vazife, çok kazançlılar ile az kazançlılar arasında başka ölçüler de yürürlükte olduğu zaman güleryüzle yerine getirilir. Ser- best meslek sahipleri, lerinden avukatlara, ne kadar vergi doktorlardan kadın berberlerine ve kadın veriyorlar, terzi- bir göz önünde tutulmuş mudur? Tarım sahasında Kaldor Raporunu tatbik bütün memleketi der- hal anarşinin ta içine atmaktır, fakat alınabilecek vergi alınacak mıdır? Esnaf, devletin masraflarına memur veya işçi nisbetinde katılacak mıdır? faaliyetin bulunduğunu görmeyen kördür. Aptal, bunun sâdece polis tedbiriyle önlenebileceğini düşünendir. Alaturka kurnaz, zümrelerin menfaatine dokunmamayı rejimin temeli sa- nandır. Büyük Meclis bu basit gerçekleri görmezse ve kısa vadeli hesap- larla müsavatı Kaldor Raporu tipi raporlarda aramaya memleketin sağ- lam -ve belirli gelir sahibi- kuvvetlerini iterse demokratik düzeni hiç kimse tarafından kurtarılamaz hale getirir. Getirir ve hep birlikte batarız. Bir yeni seçimi kazanmanın ralık akıl varsa, önce bu yeni lar. peşinde olanlar, kendilerinde kırk pa- seçimin yapılmasını garantiye almalıdır- AKİS/9