konuda aydınlanmaksınız. Gerçi tıp, bugün irsiyet üzerinde pek az duru- yor ama, bunun için telaşlanmayın. Çocukluğunuzda geçinmiş olduğunuz hastalıklar üzerinde evlenmeden ön- ce fikir sahibi olmanız, icabeden tedaviyi yaptırtıp, tedbiri almanız ve evleneceğiniz kıza da bunları bildir- meniz şarttır. Gerçeği öğrenmekten korkmayın. Bugün her hastalığın bir tedavi- si vardır. Kabilse İstanbula veya Ankaraya gidip bir Devlet hastaha- nesine yatın veya gene Devlete bağ- lı ruh sağlığı dispanserlerine görü- . bütün sorularınızı ce- vaplandıracaklardır. K ocam, her zamanki gibi OAnka- raya iş seyahatine gitmişti. O boşanma dâvası açmıştı. O tarihten itibaren ıstıraplı iki sene geçirdim. Çocuklarımı korumak amacı ile, ay- rılmamakta ısrar ettim. Ama ko- e gelmedi ye Ankara seya- hatlerinde tanıştığını tahmin ettiğim bir genç kadınla beraber İstanbul- da, aynı evde yaşamaya başladı. Ay- rlmadım fakat gururumu da tepe- letmedim. Ne rica ettim, ne tehdide başvurdum.. Kocam şimdi eve dön- mek istiyor. Çocuklar babalarını iyi karşılıyacaklar. Hem, istikballeri için de bu, şüphesiz, bir garanti ola- cak. Çünkü kocam zengindir. Fakat ben onu affedemiyorum, artık iste- miyorum. Kendisine itimadım, say- gım kalmadı. A. Ş. — İstanbul Sevsiden hiç bahsetmiyorsunuz. A- caba onu çok sevdiğiniz için mi affedemiyorsunuz, oyoksa sevme- diğinizden mi? Bunu anlamadan, onun da size karşı hislerini değer- lendirmeden karar vermeniz güç ola- caktır. Madem ki kocanız zengindir, barışmadan da, ayrılarak da çocuk- ların istikbalini garantiye alabilir- siniz. Ancak, anladığıma, göre, sizi tutan başka birşey var. Kocanıza, henüz hislerinizden emin olmadığınızı söyleyin. Sizi gerçekten seviyorsa, yaptığından gerçekten opişmansa, bunu size ispat edecek ve sizi iknaya midir?, İşte asıl önemli nokta budur. Pişmanlık da, af da samimi olmalı, üzerinde bir daha konuşulmamalıdır. -Çocukların annesi Çocukları Koruma Derneğine gitti de Başlamak Urun yıllar memleketimizde kalmış bir türk dostu yabancıya, türkler- de en çok neyi beğendiğini sormuşlar. "Bir işe başlamalarını" demiş. Başlamak gerçekten güzel şeydir. (Başlarken heyecanlı, başlarken ülkücü, çalışkan, sağlam ve imanlıyızdır. Demokrasiye iyi o başlamıştık. 1950 seçimlerini bütün dünya övmüştü. 27 Mayıs da böyle oldu. Ama bun- lar büyük dâvalar! Çok daha küçükleri var ki, bize aynı başlama aşkını vermiştir. Teni kurulmuş bir derneğin tüzüğünü gözden geçirelim. Mah- dut gayeli bir küçük dernektir ama, neler düşünmüş ve teşkilâtını kâğıt üzerinde nasıl geniş tutmuştur, insan şaşar kalır. Bıraksanız, bu tüzükle dernek, Türkiyeyi kalkındırdı gitti demektir. Memleketimizde birçok şeyler iyi başlamıştır: Köy enstitüleri, halkevleri, okul-aile birlikleri, iz- ci teşkilâtı gibi.. Bunlar başladıkları hızla başladıkları aşkla devam et- tirilebilseydi bugün gerçekten de birçok dâvalarımız yarı yarıya halle- dilmiş olacaktı. Gündengüne büyüyen, gelişen bir izci teşkilâtı düşünün. "Sağlam vücutta sağlam ruh" prensibini savunan gençler, tatillerde dağ, bayır, köy demeyip dolaşacaklar, gittikleri uzak memleket köşelerinde hem uyarıcı, yardımcı olacaklar, hem de Türk Gençliğini her yerde tem- sil edeceklerdi. Gençlik ve çocuk kulüpleri kendiliğinden doğacaktı. Ama izci teşkilâtı bugün memleketimizde bir şekil özentisinden başka bir şey değildir. Başlamak güzel şey, ama biraz da bitirmeyi denesek, hep yeni baştan başlamaktan kurtulsak.... AKİS/39