S P Kulüpler Onlarsız bayram Hi“ içinde, Atatürkün gençliğe e- anet ettiği Cumhuriyetin 39. yıldönümünü kutladık. Asker, iz- ci, halk herkes bu mutlu gün- de sevincini göstermenin bir yo- lunu buldu, ama sporcu gençlik, oOr- ganize bir varlık olarak bunu yapa- madı. Cumhuriyet OBayramı, günü, saati belirsiz bir sürpriz değildir. Şu spor kolu için falan şehirde bir tur- nuva tertiplenebilir, bir başkası için bir kupa, bir Atatürk büstü konulabi- lir, bir şeyler yapılabilirdi. Pek mu- teber takımlar ve kişiler dışındaki kulüpler, gençler bu vesile ile okşan- O R ların kendi malı soluk formalardan ibaret olan bu kulüpler, Teşkilât için hatta bir tasadır. Bir kaçı birleştiril- meli, sayıları azaltılmalıdır. Halbuki meselâ Ankara gibi bir şehirde kulüp sayısı da şudur: Mil- lisi ve mahallisi ile beraber 16 profes- yonel dışında, topu topu 39 kulüp var. Bunlar kendi yağlarıyla kavrul- makta, eşlerinin, dostlarının alkışına güvenip küllük sahalarda oynamak- tadırlar. Teşvik nedir, yardım nedir bilmemektedirler. 39 kulüp, nüfusu 600 bin civarında bir şehir için çok mudur? Vazifeliler, küçük kulüplerin sa- yılarını azaltmak değil, arttırmak için tedbir düşünmelidirler. Bütün dün- yada olduğu gibi bizde de sporu hal- Cumhuriyet bayramında geçit resmi Hani sporcu gençlik ? mış, teşvik edilmiş olurlardı. telik, para pul isteyen, bir iş de de- gildi. Sadece düşünmek ve istemek bol bol yetecekti. Ne var ki düşünmek ve istemek için önce duymak lâzım- dır. Bu, üs- Bu yapılmadı, fakat buna karşı- lık yurdun irili ufaklı bütün sahala- rında millilerin ve onların eteklerini tutanların kalitesiz futbol (maçları oynandı. Oynandı ve Küçük Kulübün adı bile ağza alınmadı. a bakılırsa, Küçük Kulüp de- diğimiz temel ünitenin Teşkilâtı- mızın gözbebeği sayılmadığı da bir gerçektir. Değeri bilinmeyen fonksi- yonu yanında, maddi varlığı köhne, perişan bir oda, üç-beş kırık iskem- le ve hayır sahibi bir meraklının he- diyesi bir, iki teneke kupa ile, çocuk- AKİS/40 ka indirecek, yayacak olan ünite on- lardır. Atletizm tleizmin kaderi budur. o Türkiye Kulüplerarası Şampiyonası tamir- de gene adeta "gizli oturum'da ya- pıldı. Yarışmaların ne sözünü eden oldu, ne de yazan. İşte tam sayfa spor veren gazeteler!... Katılan kulüp sayısı altı - atlet sayısı öğre- nilemedi-, dereceler ise "orta" idi. kıvam ve bu organizasyon, Fıratlı Federasyonuna başkalarından kalmış cılız mirastır. Balkan oyun larının hemen ardından gelen bu ta- lihsiz deneme, bu spor kolunda iş- lerin ne halde olduğunu açıkça göster- muktedir. Yeni tedbirleri yeni ekip bulacak ve tatbik edecektir. Köşeden Büyük Kulüp gün bu kulüplerin sâdece şöhret- leri, masrafları ve borçları obü- yüktür. Büyük Kulüp denilince zihinlerde şekillenen spor üni- tesiyle, Beden Terbiyesi Genel Mü- dürlüğünün başlıca meşgalesini teş- kil eden bu kulüplerin bir benzerliği kalmamıştır. Bin güçlükle ayakta tutabildikleri pahalı profesyonel kadrolarını o bir kenara çekerseniz geri kalan hiçliği Büyük Kulübün ne tarihi, ne şöh- reti, ne de yıllık geliriyle obağ- daştırabilirdiniz. Kendilerine vücut veren tüzükle- rindeki gayeler kaybolmuş, vazife unutulmuştur. Aslında amatör olan bu kulüplerde herşey masraflı o "on- bir"lerin sağlıyacağı gelire ve iti- bara bağlanmıştır. İdareci ona tu- tunmakta, taraftar onunla beslen- mektedir. Genç atletlerle denizciler, güreşçiler ve diğer spor kollarında yetişecek filizlerle kimse meşgul de- ğildir. Yarının elit kadrosu ve "as"- ları için fidelik sayılan üçüncü, ikin- ci takımların, genç takımların sözü bile edilmez olmuştur. Türk sporuna geçen emekleri ve hizmetleriyle iftihar ettiğimiz Büyük Kulüplerimiz durup dururken bu ha- le gelmemişlerdir. Sebepleri elbet- vardır ve bilinmektedir. için geliştirmek, ona yurdu tanımayı, sevmeyi, koru”, mayı öğretmek amacını güden O- yun, cimnastik ve sporla meşgul ola- caklar, arkadaşlık duygusunu oyük- seltmeğe, içki, kumar gibi iptilalar- dan korumağa çalışacaklardır" der. Spor alanındaki varlığını o borçlanıp satın aldığı şöhretlerle belirten bir kuruluşu bu anlayışla ölçmeğe imkân yoktur. Kanun ve tüzük, Beden ve teşkilâtı için de şöyle söyler : - matör kulübün ve sporun yönetimin- den, düzenlenmelinden ve sinden sorumludur..." Ancak bu, sporun Milli Eğitimde yerini ve gerini anlamış bulunan kanunun söy- lediğidir. Teşkilâtın bu vazifesini hangi öl- çüde başardığını tespit için derinlere inmeğe ihtiyaç yoktur. Bunun için, sporun temeli olan küçük kulübe, mahalle kulübüne ve spor yapacak, oynayacak yer, imkân, malzeme ve öğretici bekleyen, adı kayıtlara geç- memiş amatörlere bakmak yetecek- tir. Vildan Aşir SAVAŞIR