Onlar ki verir laf ile dünyaya nizamat Kitâbe-i Seng-i Mezar EY RUHU KAYBOLAN YAZAR Hayat zannın gibi olsa bile batak Lazım mı yapmak onu insana yatak? Ama senin batırma niyetin aşikar Yılana saldırıma emelin var! Acıyoruz sana maddecilikten sıkıntı çekmişsin, Ama inan ki hiç hak yolundan geçmemişsin, Kendin ulvi pınardan içmemişin Bulandırma da hiç olmazsa çocuklar içsin. Sevenbige Türkeş Auckland House Okulu Sınıf 10 SI indistan (Yeni İstarikul - 26 Ekim 1962) Metre istemez mi? nemli üzüntülerle, az önemli olanları terazinin kefesine koya- tartmak suretiyle oönemsizleri bir yana ayırın. Bunları tek tek in- celeyin (Ulus - 30 Ekim 1962). Namevcut taklı (o konuşmasına (Atatürkün "Mevcut okluğun kudret damar- larındaki asil kanda mevcuttur" sö- zü ile son vermiştir. (Yeni İstan- bul - 30 Ekim 1962). Min-el Kahire Çakat bu nedense bizde böyle ola- mıyor, mahkemelerdeki batası, suç tarihi ile tecziye menzili arasına bu kadar mesafe... ..Ben tarizlerimi hâkimlerimize tevcih etmiyorum. Biliyorum ki, bataata sebep yüzde doksan mer'i mevzuattır. bi Fuad - Zafer - 28 Ekim | İnanmazsan say! Yer yüzünde 1700000 nebat var (Başlık - Dünya - 28 Ekim 1962). Vaziyet durum bundan ibaret İn Şahı Ankarada - Misafir Dev- let Hükümdarına Ankara halkı yol boyunca sevgi gösterisinde o bu- lundu. (Yeni İstanbul - Manşet - 28 Ekim 1962). AKİS/36 Büyük lokma ani demek isteriz ki; Sayın Baş- bakanın söylediği, Sabotör, tah- rikçi parmaklar, aslında bizim mu- hayyel yaratıcılığımız, basit (o özenti- mizden doğmuştur. Yaratıcı bir mil- let, hayali düşmanlarını yok edecek kadar kuvvetlidir. Ve hakiki düşman- larımızın yasında, birinciler daha tehlikeli, maneviyatımızın hürriyeti üzerindeki baskısı daha tesirlidir. (Leylâ Teker --Kudret - 30 Ekim 1962). Allah iyilik versin! B" hapishanede bir kadın memu- run mevcudu iyidir (Kudret-Man- şet - 30 Ekim 1962). Yaniya (men diyerim ki.. İstanbul sahnelerinin sayısı düzine- yi buldu. Eylül sonlarına doğru açılmaya başlayan perdeler birer bi- rer kalktı. (Ahmet Hisarlı - Tas- vir - 28 Ekim 1962). "Geçti sevdalarla ömrüm.." Bn sonra gelecek nesiller, bizim geçirdiğimiz siyasi ve içtimai fır- soğukkanlı bir tarih felse- fesiyle değerlendirilirken acaba diye düşünecekler acaba hastalanan de- mokratik rejimi sıhhate (o kavuştur- mak için Cumhuriyeti inkıtaa ratmıyacak bir başka formül namaz mıydı? (....) İktidar devril- miş, Hükümet sorguya çekilmiş, hat- ha bir kısım Parlamento üyesi hesap vermeğe mecbur edilmiş olabilirdi. Fa kat keşke Meclis devam etse, hiç ol- mazsa tatile girse, fakat Cumhuriye- ti inkıtasız idare etmiş olsa idik. (Gökhan Evliyaoğlu - Yeni İstan- bul - 29 Ekim 1962.) Yazarın gördüğü gibi! u farka dikkat edenler neden ba- tının demokrasiye doğru geliş- tiğini, doğu'nun da neden diktatörlü- ge mahküm olduğunu anlamış, üste- lik rejimlerin bir kültür seviyesi | işi olduğunu daha pratik bir açıdan bir kere daha göreceklerdir. (Tarık Buğ- ra - Yeni İstanbul - 31 Ekim 1962). Özel sözlük It ok C. H. P.'nindir, Mustafa Ke- mal'in tirkesindeki altın oklar iş- te sâdece bu dört prensiptir. (Tarık Buğra - Yeni İstanbul - 31 Ekim 1962). Eski kalem irincisinin ve ikincisinin sevilme- diğine şüphe edilemez. (Orhan Seyfi Orhon - Son Havadis - 31 E- kim 1962) Sereserpe ğer zaman zaman yirmi yedi Ma- ...(Nezihe Araz - Yeni Sabah - 31 E- kim 1962) Zekânızı bileyin! pöskan Kennedy'nin emri ile Krut- çefin iyi tutumu karşısında dün Küba üzerindeki abluka kaldırıldı. (Kudret - Manşet - 31 Ekim 1962). Akıcı bir tanıtma Tansız romancılarından Cecil Sa- nt - Laurent genç bir kızın haya- ün yaşdaşlarına itham edilmek üze- e kaleme almış ve akıcı bir uslüpla Surlar sunmuştur. (Kudret - 31 Ekim 1962). Sabahı şerifler hayrola! ütün memleketin, Meclisiyle, Hü- kümetiyle, basını ile ve zinde kuv- vetleriyle plânlama işine ne derece e- hemmiyet verdiği ve bunu yurdumu- zun geleceği için nasıl hayati saydığı bilinmektedir. Plâncılardan bazıları- nın istifaları memleket ölçüsünde bir fırtına koparmış ve gençlik teşkilleri bile -âdet olduğu gibi- söze karışarak plâncıları tutmuşlardı. (....) Bunlar- dan bugün okuyucularımıza bir oÖr- nek, hem de öyle tâli ve ikinci dere- cede ehemmiyetli bir konuda değil, bilakis kabine ve memleket için ba- yatı önem taşıyan mevzuda bir misal vermek istiyoruz. (Başyazı - Yeni Sa- bah - 30 Ekim 1960).