T I Kurumlar Her şey insan için Giy” Başkentte, memleket için büyük alemde bir kurum açıl- dı. Açılışta Cumhurbaşkanı ile Başba- kan da bulundular. Ama politikanın hep içinde bulunan ve bundan baş ala- mıyan Basın, hadiseyi ne yazık ki ge- değerlendiremedi. o Açılan, Radyasyon Tedavi ve (Araştırma Enstitüsüdür. Açılış töreni Tıp Fa- kültesinde yapıldı. Amerikan yardım programı içinde finanse edilen bu Enstitüde, radyoak tif izotoplarla yapılacak çalışmalar neticesi, bir çok hastalıkların kati ve doğru teşhisleri konulup, kötü huylu tümörlerin radyasyon tedavi- leri mümkün hale gelecektir. der tıp mesleğinde oönemli bir branşı teşkil eden radyoaktif ça- lışmaların memleketimizde başlama- sında ve bu Enstitünün kurulmasında en büyük rolü merhum Prof. Dr. Meh- met Ali Tanman oynamıştır. Prof. Tanman hayatının son senelerini, hat ta son günlerini bu konuya hasret- miş, fakat ömrü eserini görmeye yet- memiştir. Klinik ve poliklinik çalışmaları- na kısa bir zaman içinde başlayaca olan bu Enstitüde bir kobalt reaktö- AKİS/32 B rü mevcuttur. Bu cihazla bütün kan- ser vakalarının 96 80'inde derin rad- yasyon tedavisi yapılacak ve bu su- retle bir çok kanserli hasta tedavi maksadiyle yabancı memleketlere git meğe lüzum kalmadan, tedavi edile- bilecektir. Böylece bu yeni tesis, ma- It imkansızlıklar yüzünden yurd dı- şında tedavi olunamıyan ve nüfusun çoğunluğunu teşkil eden vatandaşla- rın ihtiyaçlarına cevap verecektir Bilhassa bazı tip kötü tabiatlı kan hastalıklarına musap hastaların da bu çeşit tedavi ile hayatları uzatıla bilecektir. Diğer taraftan, radyoaktif maddelerle birçok tecrübe yapılacak ve bu sayede tiroid hastalıklarının birçoğu, o kansızlıklar, karaciğer ve böbrek hastalıklarının bir ısmı, barsaklardaki absorbsiyon bozukluk- ları ve nihayet kalp hastalıkları yeni metodlarla tetkik edilerek kati teş- hisleri konulacaktır. koyma anlaşılabilmesi için radyo- aktif maddenin ne olduğunun bi linmesi lazımdır. Bunun için de ato- mun mahiyetinin kısaca bilinmesi ge- rekmektedir. Atom, her hangi bir cis- min bölünemiyen en küçük parçasıdır. Her cismin atomu birbirinden fark lıdır. Atom, pozitif elektrik oyüklü "Proton"lardan teşekkül etmiş bir çekirdekle, bu çekirdeğin etrafında hızla dönen negatif elektrik (o yüklü "Elektron" ve hiç bir elektriki yükü bulunmayan "Nötron"lardan teşekkül etmiştir. Elektron ve nötronlar çe- kirdeğin etrafında, gezegenlerin gü- neşin çevresinde döndüğü tarzda, bü- yük bir hızla, fakat ayrı yörüngeler üzerinde dönerler. Bütün bu sistem, birbirine sıkı bir şekilde bağlıdır. E- lektronlarla protonlar arasındaki mu vazenenin herhangi bir sebeple bozul- ması büyük bir enerjiyi meydana çı karır. Radium, Uranium vs. gibi, a- tom ağırlığı fazla olan maddelerin çe- kirdek ve elektronları kendi kendile- rine parçalanarak, daha az çekirdekli atomları husule getirirler. Bu hâdise, tabiatta kendiliğinden ve çok yavaş olarak cereyan etmektedir. İşte bu maddelere "Radyoaktif maddeler" is- mi verilmektedir. Bu parçalanma es- nasında Alfa, Beta, Gama gibi elekt- romanyetik dalgalar ortaya çıkmak- tadır. Tıpta Alfa, Beta dalgalarından ve nötronlardan istifade edilmekte- dir. "Radyoaktif İzotop" ise, aslında radyoaktif karakteri olmayan bir a- toma teknik metodlarla radyoaktivi- te kazandırmaktan ibarettir. Radyo- Dr. Mehmet A. Tanman Öncü aktif izotoplar, husule geldikleri ato- mun aynı karakterlerini taşırlar, fa- kat onlara ilâveten radyoaktiviteleri vardır. Bu konuda yapılan araştırma ve teşhis metodlarının esasını, vücuda, zararlı olmayacak miktarlarda radyo- aktif madde vermek teşkil eder. Bu maddenin hangi organda ve ne nis- petlerde toplandığı ve hangi yolla vücuttan çıkarıldığı hususi cihazlar- la araştırılmakta ve bulunan netice- lere göre hastalık teşhis oedilmekte- dir. Meselâ, guatrlı bir hastaya rad- yoaktif iyod vermek suretiyle, obu maddenin tiroid güddesinde birikme nispetinden, guddenin fonksiyonu in- celenerek guatrın mahiyeti öğre- nilmektedir. Görülüyor ki, Enstitüde yapılacak çalışmalar sayesinde teşhis imkânı artacak ve bundan hastalar büyük' ölçüde faydalanacaklardır. Ankrada kurulan bu Enstitünün, yurdun dört bir tarafından gelecek hastalara yardım edebilecek bir bü- yüklükte olmaması tek eksiğidir. A- ma burada yetişecek ve bu ilim saha- sında uzman olacak genç doktorlar, yapacakları çalışma ve neşriyatla Türk Tıbbının ilerlemesine hizmet e- decekler ve memleketimizin diğer böl- gelerinde radyasyonla tedavi merkez- lerinin kurulmasına önayak olacak- lardır. Ancak Türkiyenin üç veya dört bölgesinde radyasyon merkezle- ri kurulabildiği zaman kanser teda- visi problemini halletmekte büyük bir hamle yapmış olabiliriz.