3 Kasım 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 39

3 Kasım 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 39
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bana düştü. Zamanımı, bütün gücü- mü eve sarfettim. Ömrüm, pazar yerlerinde iyi, fakat ucuz gıda mad- deleri aramakla, mutfakta, temiz- likte, çamaşır leğeni başında geçti. Dikiş öğrendim, evin bütün dikiş- lerini diktim. Temiz, mutlu bir evi- miz vardı. Kocam geceleri, rahat köşesinde kitaplarına dalar, ben kö- şemde ya yün örer, ya gazete okur- dum. Fakat bir yıldan fazla bir za- Bir yıldan fazla bir zamandır o ev- deki çalışmalarını dışarıya onaklet- ti. Arkadaşlarıyla birlikte sinema ve- ya tiyatroya, hafta sonu tatiline gi- diyorlar. Beni bu toplantılara hiçbir zaman götürmedi. Halbuki bazı ar- kadaşlarının eşlerinin bu toplantıla- ra katıldıklarını biliyorum. Aramız- da bu yüzden çok üzücü, yıpratıcı münakaşalar geçti. Hatta kocam, bu toplantıların benim seviyemi aştığını yüzüme karşı söylemekten çekinme- di. Size, fikir danışmak, derdime ça- re aramanızı istemek için yazmıyo- m. Bu yaştan sonra hayatımı de- ğiştiremem. Fakat insanın kendi ken- disine karşı da bazı ödevleri olduğu- nutm malıdır. Adresimin açıklanmamasını rica ederim. vsiye (o istemiyorsunuz ama, ben gene de size bazı şeyler söylemek istiyorum. Birincisi, "hayat mekte- bi"nin sizi mükemmelen yetiştirmiş olduğuna olan inancımdır. Kitaplar- dan hiçbin şey alamıyanlar yanında, hayattan çok şeyler alanlar vardır, siz onlardansınız. Mektubunuzdan gerlendirmiyor görünmesi bundan olabilir. Üçüncüsü, bir konuda ken- di kendinizi aldattığınızdır. "Bu yaştan sonra değişemem" diyorsu- nuz. Aslında, değişik birşey yapmak istemiyor, eşinizin, kitaplarının ara- sına dönmesini bekliyorsunuz. O dö necektir, ama sizi aynı köşenizde, ço rap sökükleri başında bulmasın. Ço k olun. Amerikanın meşhur bir "Bü- yükanne Moses"u vardı. Bu kadın 101 yaşında öldüğü zaman, tanınmış bir ressamdı. Ama profesyonel ( ola- rak resim yapmaya 76 yaşında baş- lamıştı. "Hayatımız, onu döktüğü- müz kalıba göre şekil alır" derdi. Muhakkak birşeyler yapın, sevgili okuyucum, dünyanızı bir tek insana bağlamayın. Geç kalmış değilsiniz.. — Beni affet sevgilim!.. Arkadaşlara nişan haberini ulaştırmalıyım... O'nu iyi tanımalıyız Bınaldığımız, memleket meselelerinin çıkmaza girdiğini düşündüğümüz, yarınımıza endişe ile baktığımız günler yaşadık. İşte bu günlerde, hepimizin kafasını kurcalayan soru, "Atatürk olsaydı, ne yapardı?" sorusu olmuştur. Halbuki Atatürk bu sorunun ve bugüne ait bütün s0- runlarımızın cevabını bize vermiştir. Bunları "Büyük Nutuk'ta, "Ata- türkün Sövlev ve Demeçleri" adlı kitaplarda, Atatürke ait hatıralarda, ve Atatürkün vecizelerinde bulmak mümkündür. Cumhuriyet bayramında Ankara sokaklarını süsleyen "Her türk, Atatürkü sever" dövizine içten inanıyorum. Elbette ki her türk Atatürkü sever. Fakat O'nu kâfi miktarda tanımamaktayız. Eğer Atatürkü daha iyi tanımış olsaydık, O'nun bize söylediklerini bir bir belleseydik, bugün, bunca emek ve ıstıraptan sonra hala, "demokrasi bizde yürür mü, yürü- mez mi?", "millet buna layık mı, değil mi?" sorularını tartışır mıydık? Atatürk bu soruların cevabını Milli Mücadeleye atıldığı ilk günden iti- baren vermeye başlamıştır. O'nun tükenmez kudret kaynağı, millete olan inancı idi. İstiklâl Savaşını, devrimleri, büyük mucizeyi başaran, bu sar- sılmaz imandır. tatürk, insanların, adil olmıyan kanunlara, kaba kuvvete karşı direnme ve başkaldırma haklarına olan inancını bir İstiklâl Savaşı desta- nı ile dünya tarihine geçirmiştir. Ama, "yalnız mitinglerle, bu tip teza- hüratla gayelerin hiçbir zaman kurtarılamıyacağını" da söylemiştir. O. türke kılıç yerine sapan vermiş; bilgiyi, çalışma yolunu, ikna yolunu başarının tek anahtarı olarak tarif etmiştir. Atatürk ateşli bir ülkücü- dür, ama devrimleri hiçbir zaman bir zümreye dayanarak, kuvvete dayana- rak yürütme hevesine kapılmamış, onları dalma millete anlatarak, ona sev- direrek, ona kabul ettirebileceğini hesapladıktan sonra, açıklamıştır. Bu- nu Büyük Nutukta açıkca anlatır. Atatürk Cumhuriyeti kurduğu günden itibaren hep demokrasiyi gerçekleştirebileceği zamanı düşünmüş, halka, aydınlara hep bu telkinlerde bulunmuş, "gayemiz milleti, devlet idare- sini ele almak üzere hazırlamaktır" demiştir. Gerçek Atatürkçülük herşeyden evvel O'nu daha iyi tanımaya bağlı- dır. Atatürkü daha iyi tanımak, bugün bize, İnönüyü daha iyi anlamak fırsatını verecek ve müşküllerimizi (o halledeceğimiz yolu açık bir şekilde gösterecektir. Cumhuriyetin 39 uncu yılında O'na ait kitapları karıştı- rırken bu düşünceye vardım. AKİS/39

Bu sayıdan diğer sayfalar: