22 Ekim 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 36

22 Ekim 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 36
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Opera dinledim Operanın adı: İl Trovatore Operanın bestecisi : Giuseppe Verdi. Eseri sahneye koyan Aldo Vassallo Mirabella -konuk İtalyan rejisör-. Orkestra şefi Ottavio de Rosa Oynıyanlar ve söyliyenler Nicolae Herlea - Konuk rume bariton - (Luna Kontu), Ayhan Baran (Ferrando), Anna İde Gin onora) Oynıyamıyan : Necdet Biber (Azucena). Söyliyemiyen : Savni Subaşı (Ruiz). Hem oynıyamıyanlar, hem söyliyemiyenler : Aleksandar Ma- rinkoviç - konuk yugoslav tenoru - (Manrico), Vasfiye Çemder (İnes). Eserin konusu : Luna Kontunun sevdiği Leonora, saz şairi -truba- dur- Manrico'ya tutulmuştur. Manrico ile Kont aslında kardeştirler, ama bunu bilmezler. Kontun babası, yıllarca önce, yeni doğmuş çocuğu- nu büyüledi diye bir çingeneyi yaktırmış, çingenenin kızı Azucena da anasının öcünü almak için Kontun oğullarından birini çalıp aynı yerde ateşe atmıştır. Ama Azucena'nın, Kontun oğlu yerine yanlışlıkla kendi oğlunu yaktığını ve öteki çocuğu -Manrico'yu- evladıymış gibi büyüt- tüğünü kendisinden başka kimse bilmez. Luna Kontu, Manrico ile Azu- cena'yı yakalayıp zindana atar. Leonora, Manrico'nun salıverilmesi şartiyle Konta teslim olmayı kabul eder, ama daha önce zehir içmiş- tir. Son tabloda Leonora zehirin etkisiyle ölür, Kont, Manrico'nun ka- fasını uçurtur. Azucena da "anamın öcü alındı" diye haykırıp, acı için- de yere yıkılır. Bu operada dinleyicilerin, arap saçına dönen olayları çözmesi kolay değildir. Onun için konuyu bir kenara bırakıp Verdi'nin güzel müziğin den ve - gerek sahnede, gerek sahne gerisinde- Fransız İhtilâline bile parmak ısırtacak kadar bol akan kanlardan zevk almaya çalışmak akıllıca bir şey o Olur. Beğendiğim : De Rosa'nın ustaca yönetimi, güzel sesli rumen bari- tonun heyecanlı, etkili oyunu, Ayhan Baranın mükemmel kompozisyo- nu. Soprano Anna İde de sağlıklı sesi ve orta seviyenin altına düşmiyen oyunuyla dikkati üzerine çekti. Bir de yugoslav tenorun elli yaşında hâlâ sahneye çıkabilmesine ve sesini kaybetmemiş olmasına şaştım.. Beğenmediğim :... ama benim böyle bir sesim olsaydı hemen bir çu- kura atar, üstünü örterdim. Oyununu ise Bay Marinkoviç büluğa erdiği zaman kaybetmiş. Bir de Azucena'nın yüzündeki maske ile İnes'in bur- nundaki mandalı beğenmedim. Rejisör, kişiliği olmıyan bir sanatçı. Eserin sonunda Azucena'yı Manrico'nun ölümüne sevinmiş gibi göster- mesi çok yanlış. Libretto yazarları konuyu anlaşılmaz hale getirmiş ler ama, o kadar da değil. Sonuç : İl Trovatore'yi kaçırmayın, diyeceğim. Vakıa bu hafta Her- lea Rumanyaya dönmüş olacak ama, Marinkoviç de gidecek. Bir kö- tü haber, bir iyi haber. Faruk GÜVENÇ 30/AKİS MUSİKİ Orkestralar Ankara mhurbaşkanlığı Senfoni oOrkest- asını, bu mevsim, tanınmış alman orkestra şefi Otto Matzerath yöne- tecektir. Büyük bir sanatçıyla çalış- manın pek çok faydası olacağına, orkestranın çehresinin bir günde de- gişeceğine muhakkak gözüyle bakı- labilir. Otto Matzerath, çalınan e- serlere kendi damgasını vuracaktır, ana hatların nefes ve şahsiyet ka- zanmasını sağlıyacaktır. Ama Or- kestranın, küçük teferruatı çalıştıra- cak, çapakları temizliyecek, gruplar- la, hattâ gerekirse çalgıcılarla teker teker uğraşacak bir asistan şefi yok- tur. Otto Matzerath da bunun gibi küçük işlerle uğraşmak için fazla büyüktür. Ne olursa olsun, Cumhur- başkanılığı Senfoni Orkestrasının bu yılki konserleri her (o zamankinden daha çok ilgi çekeceğe benzemekte- dir. Mevsimin ilk konserine solocu olarak İdil Biret katılmıştı. Konser o kadar büyük bir ilgi gördü ki, er- tesi gün tekrarlandı. Gerek dinleyi- ciler, gerekse orkestra üyeleri, genç piyanistin tekniğine ve müzikalitesine hayran kalmışlardı. Ankaralı mü- zikseverler aynı sahnede İdil oBiret- ten sonra Halide Ahtyamova adında- ki Sovyet kemancısını dinleme şans- sızlığına uğradılar. ı gün ara ile Beethoven'in ve Mendelssohn'un ke- man konçertolarını çalan Athyamo- va, Moskovada Oystrah'ın asistan- lığını yapıyorduysa da, büyük kon- serler vermiye, dünya gezisine çık- maya yetecek kadar sağlam bir tek- niğe sahip değildi. Otto Matzerath Eli değnekli

Bu sayıdan diğer sayfalar: