DÜNYADA Doğu - Batı Berlin, Küba ve ötesi.. B: süredir zihinlerde dolaşan ve diplomatların kapalı kapılar oar- kasında dillerinin ucuna gelen bir konu bu hafta aleniyete intikal et- ti. Doğu ile Batı arasında bugünler- de bir krizin patlak vereceği | bilini- yordu. Bunun iki "çıban başı"ndan çıkacağı da malümdu: "Berlin ove Küba. Berlinin mahiyeti de meçhul değildi. Ama Kübanın bir yeni fak- tör getirmesinden o çekiniliyordu: Türkiye! Amerikan Dış Yardım Programının Kongrede müzakeresi sırasında senatör ve milletvekilleri meseleyi açık açık ortaya attılar. Böylece» bir ışık, kapalı kapıların ar- kasını aydınlattı. Amerika, Oo "Bağrına Saplanmış Hançer" saydığı Küba karşısında, Güney Eyaletleri halkının zencilere karşı duyduğu endişenin benzeri bir endişe duymaktadır. Yani (bunda gerçekler derecesinde hisler de rol oynamaktadır. Sıhhatli, çengin, rahat ve güven içinde amerikalı, kolay te- laşa kapılan, paniğe müsait bir tip- tir. Hemen ayağı dibine yerleşmiş Castro bu insanları fena halde tedir- gin etmektedir. Kübanın bir komü- nist üssü olması ve üstünde Monro- OLUP e'den beri yabancı rüzgarın bile es- mesi Washington'ca iyi okarşılanma- yan Amerika kıtasının düşman te- sirler altında kalması Amerika umu- mi efkârını dehşete (o düşürmekte- ir. Amerika bu psikoza kapılınca ve Kübayı mesele yapınca, Kübanın Bir- leşik oODevletleri tedirgin etmesinde menfaati olan Rusya bir çok "Ba- gıra Saplanmış Hançer"in de Mos- kovayı rahatsız ettiğini o söylemeye başladı. Bunların başında (o Türkiye gelmektedir. Amerikanın endişesinin gerçek olmasına karşılık (Rusyanın endişesi tamamiyle sunidir ve bir "mukabele-i bilmisil"dir. Zira Mosko- va, Batı Blokunun tecavüz niyeti ta- şımadığından emindir, hele Türkiye- den bir tehlike gelmeyeceğini mü- kemmelen bilmektedir. Ama "bir şe- söylemek lâzımdır. Rusya, Türkiyeyi seçti. Amerikan Kongresinde ele alı- nan husus bu oldu. Türkiye Ameri- kanın Küba konusundaki "hissi has- saslık"ını anlamış olduğundan türk armatörlerinin "Meşum Ada'ya se- fer yapmalarını engelledi. Bu dost- luk gösterisi amerikalıları ziyadesiy- le memnun etti. Kongredeki görüş- meler sırasında New York'un tesiri Kübadaki Sovyet senatörü Javits BİTENLER mevcudiyeti ile Türkiyedeki Ameri- kan Askeri Yardım Heyeti arasında Krutçefin iddia ettiği gibi bir ben- zerlik bulunmadığını söyledi. Sonra, Meri anlattı: Farklar şunlardır: o Evvelâ İihiyerlin, halkı temsil eden bir hükümeti vardır. Türkiye bir TO üyesidir ve NATO, saldırıcı değil, savunucu bir pakttır.." Javits ilâve etti : — Türkiye ile Kübanın durumla- rı arasında hiç bir benzerlik (o yok- tur." Bu, Moskovanın bilmediği obir a- çıklama değildir. Moskovanın bildiği iki diğer noktanın birincisi, Ameri- kanın Türkiyeyi "Amerikaymış gibi" savunucağı hususunda kati teminat vermiş olduğudur. Bir ay kadar önce Başkan Yardımcısı Johnson bu hu- SUSU Ankaraya, bir kaç defa önce Birleşmiş Milletler toplantısına katılmış dirayetli Feri- dun Cemâl Erkine temin etti. Mosko- vanın bildiği ikinci nokta (o şudur: Gürültüye pabuç bırakmayan Türki- ye değişmemiştir. Türkiye için mot- to, 1946'larda Rusya bize şartlar dik- te etmeye kalktığı günlerdeki mot- to'dur - zaten Türkiyenin kaderi de gene aynı adamın elindedir-: "Tür- kiyeye dostları yardım Oo ederlerse Amerika - Küba ve Rusya - Türkiye 20/AKİS .Masal ve ötesi