F N Televizyon Rafa kaldırılan proje Dünya basını ve radyolan, bitirdi- ğimiz hafta içinde, amerikâlıların birkaç ay önce fırlattıkları Telstar peykinin. yardımıyla Amerika ve Af- rika kıtaları arasında ilk defa doğ- rTudan doğruya haber ve resim ula- tarılmasinın sağlandığını o yaydılar. , Olayın, teknik yönden taşıdığı öneın kadar, sosyal tarafları üzerinde de durulmağa değer, Bu sayede Afri- ka kıtasının medeni dünyada olup bi- tenlerle daha yakından ilgisi sağla” nacağı gibi, meselâ Kongo, Kenya olaylarını hür dünyanın da- ha derinden izlemesine imkân sağlan mış bulunmaktadır, Böylelikle de; yeni kurulan ve gelişmekte olan Af” rika devletlerinin Batı. ülkeleriyle bağlantılarını sıklaştırmaları,, onları kendi cephesine çekmeğe uğraşan Demirperde gerisinin propagandala- rına taviz vermemeleri imkânı yara” tılmış olmaktadır. Olayın nekadar geniş etkiler yapa» bilecek bir güçte olduğunu bilen *a- merikalılar bu etkilerden faydalan mayı ihmâl etmemişlerdir, Bu ara da, tam tersine düşünen bazı kişi” lerin yarattığı bir durum, konuyla ilgilenenlerin zihnini kurcaladı. Bilin- diği gibi, 'Türkiyede uzun süredenbe* ri televizyon konusunda çalışmalar yapılmakta, yurdun bu medeniyet a rTacına kavuşabilmesi için gerekli şartların neler olduğu araştırılmak- tadır, Hattâ, bu çalışmalardan habe- Ti olan birtakım Alman, Japon ve Hollanda firmalarının hükümete etüd mahsulü ve incelenmeğe değer teklit- ler getirdikleri, bunların içersinde çok cazip Men de bulunduğu bilinmekted * Bütün — çalışmalar, Beş Yıllık Plânın bir hükmüyle, maalesef“ aka mete uğramağa mahküm bulunmak” tadır, Sonradan gelecek hükümetler bu hükme aynen uyarlarsa * ki bu” nun aksini düşünmek plânın uygu“ Janmıyacağını kabul etmek demektir. Türkiyede televizyonun gerçekleşme” si 1967 yılının da ötesine “atılmış o lacaktır, İşin en üzücü yönü, Devlet Plânlama 'Teşkilâtının bu hükme va” rırken öne sürdüğü gerekçedir. Bu gerekçeye göre, televizyonun Türki- yede kurulması hâlinde, hiç değilse #lk başlarda, bundan sâdece büyük şehirler faydalanacak, nüfusun bü yük kısmını teşkil eden küçük: şehir» * iler ve kasabalarda oturanlarla köy- Yüler bundan faydalanamıyacaklar- dır, Bu maksatla milyonların harcan- ması ise Anayasadaki “sosyal ada- 24 “dığını anlayabilmek için let” eninsipieiine AD .İlk bakışta haklı ve yerli gibi görünen bu gerekçenin nekadar çü- rük bir esasa dayandığını ve plânda” ki maddelerin işten ânlayanların gö” rüşleri kadâle alınmaksızın hazırlair televizyo” nun mahiyetine ve dünyüdaki geliş- mesine bir gözatmak kâfidir. Milyonlara hitap eden buluş Tasiliz Baird'ile Amerikada yerle- şen ZWorikin tarafından önce me kanik metodlarla" geliştirilmiş, son raları elektroniğin ve bilhassa tüp imalindeki tekniğin ilerlemesiyle ta- mamiyle elektronik metodların “uygu- lanmasına başlanmış olan televizyon yayınında taşıyıcı ortam olarak şok yüksek frekanslı -çok Kısa dalgalı- radyo dalgalârı kullahılmaktadır, Bu dalgalar saniyöde çok sayıda:gönde- rilen televizyon işaretlerinin, ulaştı” rılması için çok üygun'bir ortam teş- kil etmektedir. Ancak, vericinin an- teninden yayınlanmasındaki özellik- 1 normal: “radyo dalgalarına bu dalgaların mahzurları da bulun- maktadır. Bu mahzurların başında, televizyon dalgalarının sâdece birbi” rini görebilen iki nokta arasında a” lırıp verilebilmesi gelmektedir, Bu yüzden ancak büyük şehirlerin dış mahallelerine kadar iyi yayın' yapa” bilmek kabil olmakta, bu takdirde bi- le anteni çok yüksek: kuleler oÜze- rine kurmak gerekmektedir." Bilhas- sa memleketimiz gibi.ârızalı ve yük- sek dağlarla kaplı ülkelerde çok sık. ve güçlü televizyon röle istasyonları kurmaksızın, tadyoda olduğu gibi, memleketin en ücra kömlerine yayin EVDE YOLCULUKTA HER YERDE o D0rnEDEN MÜTEVELUT AĞRILAR, |, y KOÇUKV VE BÜYÜKTE AYNI TESİR HER EVİN MERHEMİ a ve EĞME GERE AKİS — 529 ' yonlar birbiriyle “yapmak imkânı yoktur. Bunun ise, bilhassa röle istasyonlarının tama” men dövizle sağlanabileceği düşünü” lürse, yüz milyonu bulan dövize ih- “tiyaç göstereceği âşikârdır, İkinci bir. husus, bir televizyon alıcısının, normal bir radyo alıcısına nisbetle dört - beş katı pahalı malol- masıdır, Bilhassa son yıllarda tele- vizyon gösterici ekran tübünde yeni imâl metodlarının bulunması; devre- lerin montajında daha çok “printed circuit”, 'yani izole bir levha üzerine fotokopi suretiyle basılmış devrels- rin “kullanılmasıyla alıcıların fiyatı geniş ölçüde ucuzlatılmışsa da, yine de bugünkü maliyetle 1500 - 2000 li- ranın altına inilmesi kabil olmamak- tadır, Bu durumda D. P, T. ilgilileri, bu fiyattaki cihazların -röle Istasyon” ları şebekesi kurulsa bile- pek az vatandaş tarafından satın . alınabi” leceğini. kabul etmişlerdir. "Oysa ki tatbikatta durum hiç de böyle değildir. Bugün radyo -pahalı- lığına rağmen” çok popüler ve yaygın bir ihtiyaç maddesi haline gelmiş” tir, Radyo ticaretiyle uğraşanların , ısrarla belirttikleri husus ise, Üstü başı yırtik pırtık, geçimi ancak bo- gazlarına yeten Kişilerin bile bir cihaz edinebilmek için . dişlerinden tırnaklarından para arttırdıkları, önce bu parayla ucuz modelde bir ci- haz aldıkları, aradan bir yıl bile ge” “ meden ellerinde radyolarıyla gelerek, daha pahalısını almak üzere değiş- mek istedikleridir, Diğer taraftan, normal.bir man- tıkla düşünülürse, televizyon şebeke- si yapılmazdan önce televizyonun yalnız büyük şehirlere; inhisar etti- rilmesinde de “sosyal adalet” yöntin- den önemi olan herhangı bir mahzur bulunmadığı anlaşılır, Çünkü, eğer mantığımızı öteki yönde Zorlarsak, meselâ birçok kasabalarda ve köyler- de kanalizasyon bulunmadığı için bü”, yük şehirlere de kanalizasyon yapıl” mâması gerekir. Bu tarzdaki bir dü- şünüş şekl ise çok yandı ve tehlik2 Tidir. Gerçekte bütün ileri ülkelerde de önce büyük şehirlerde televizyon 's- tasyonları kurulmuş, sonra bu istas- irtibatlandırılmış, nihayet şehirler dışındaki. bölgelere de yayın yapabilecek şekilde bir !e- levizyon şebekest meydana getirile- rek, televizyonun bütün memlekete maledilmesi sağlanmıştır. Buna Tağ- men bugün televizyonculuğun en ile- ri gittiği İngilterede, hattâ bu tekni” *&in vatanı Amerikada bile televizyon yayınlarının dinlenemeyeceği, “gölgs düşen” bölgeler mevcüttur. Ancak o ülklerde bu durum “sosyal adalet” il- keleriyle hiç karıştırılmamakta, olsa olsa tekniğin gerektirdiği sey yapıl- maktadır, AKİS, 1 Ekim 1962