Parisien - Parisli Kız"da hiç bir mas- rafa karsı koymamasının sebebi bu- dur. "Une Parisien - Parisli Kız", tah minlerin üstünde bir maliyete -1,5 milyon dolara- çıkmış ve getirdiği a tahminlerin üstünde oluşunda nun oynama hakkı olarak 75 bin dolar alması ve 250 bin doları aşkın bir reklâm kampanyası- na girişilmesinin de etkileri vardır. Üçüncü filminde Bardot-haklı olarak- ücretini artttırmış, (onunla birlikte Bardot filmlerine (o katılanlar-senar- yocu, rejisör ve teknikerler- da yük- sek ücrette dayatmışlardır. Üçüncü Bardot filmi böylelikle ucu ucuna 4 milyona çıkarılmış, getirdiği kar ise - 7,5 milyon dolar- yapıcılarını hayal kırıklığına uğratmıştır. Son filmi "La Verite-Gerçek'ten yarım milyon do- ların üstünde bir ücret alan Brigitte Bardot, yeni çevireceği filmleri için. istediği rakamı-1,5 milyon dolar- söylediği zaman Raoul-Levy genç ka- dının elini sıkmış ve hayırlı işler di- leğiyle şapkasını aldığı gibi evi ter- ketmiştir. Brigitte Bilinmeyen yanı kalmayınca Halbuki Brigitte Bardot yalnız Fransanın değil, dünya sineması- nın “filmleri en çok kâr getiren" yıl- dızı sayılmaktaydı. Deli fişek serü- venlerin kedi bakışlı yıldızının attık bu çeşit bir ünü yoktur ve Bardot adı normal kâr getiren normal sine- ma yıldızlarının listesine geçirilmiş- tir. Fevkalâdeden normale hızla ini- şin sebebi, prodüktör Raoul Levy'ye göre, Brigitte Bardot'nun özel haya- tının hiç birşey saklanmadan olduğu gibi halka açıklanmasındadır. Sak- imin güzelliğinden soyunan ve bilin- meyen bir yanı (kalmayan yıldızın filmlerine karşı seyirci çoğunluğunda ilgi azalmıştır. Bardot'nun asıl çeki- ci yanı olan özel hayatı bütün açık- lığıyla kocası, âşıkları yakınları ve kendisi tarafından. anlatılmış ve do- layısıyla da bu yanın hiç bir önemi kalmamıştır. Bardot çok bilinmiş, çok tanınmış ve bu yüzden de -bir çeşit- ayağa düşmüştür. Bugün da Brigitte Bardot'nun resimleriyle ve dedikodularıyla bezenmiş gazete ya dergiler satışlarından birşey kaybet - memişlerdir ama, Bardot filmlerinin seyircileri bu arada durmadan eksil- miş ve gişe hasılatları da o oranda düşme kaydetmişlerdir. Reklâm artar, gişe düşer Bi r yıldızın reklâmı arttıkça sine- ma gişelerini besleyen seyircilerin deilgi eyirci hemen hemen her yanıyla tanıdığı bildiği sinema yıldızı ile bundan son- ra ilişiğini kesmekte ve, filmlerine AKİS, 8 MAYIS 1961 gitmemektedir. Bu, çok tanınanın bıkkınlık getirdiği gerçeğidir ve a- ğızlarda durmadan çiğnenen sakız, sonunda acıyıp çürümekte ve başka sakızlar aranmaktadır. "Milli Anne- liğe kadar yükseltilen Brigitte Bar- dot, şimdi bu acı gerçekle karsı kar- sıyadır. Onu da, bir zamanların göz- de yıldızlarım birer birer alıp yutan eskime hastalığı bekliyor. Hakkında ciltlerle kitap yazılan, sayısız dedi- kodu çıkarılan ve toplum üzerindeki etkileri bakımından hakkında incele- meler yapmaya kadar o vardırılan Bardot, simdi çok tanınmanın cezası- nı çekecektir. Büyük yığınların dı- şında aydın seyircinin de ilgisini bek- leyen yıldız, bundan böyle deli dola filmler yerine kendi sanat kabiliye- tini ortaya koyacak filmler çevirme- yi istemektedir. Uzun tartışmalar sonu rejisör Henri-George Clouzot'lu "La Verite-Gerçek", bu isteğin ürü- nüdür ve Brigitte Bardot, en az pro- düktörü Raoul-Levy kadar bu filmiy- le kendi üzerine bir kumara giriş- miştir. Filmler Kadınlar Arasında" İştanbul Edebiyat Fakültesi Sinema übünün film gösterileri mında yer alan" Le Amiche-Kadın- lar Arasında", o tenkitçilikten sine- maya geçen Michelangelo Antonio- ni'nin dördüncü, yurdumuzda ise oy- natılan birinci filmidir. Bir zamanlar ' Corriere padano" da film tenkitleri yapan Antonioni, daha sonra İtalyan sinemasının öz ve biçim yönünden büyük değişikliklere uğramasını sağ- layan Yeni Gerçekçiliğin tohumları- nın ilk atıldığı ünlü "Cinema" dergi- sine' geçmiştir. Bugün için Yeni Gerçekçiliğin geçmişinde Antonioni'- nin enaz Rosselini, Visconti, De Sica ve Zavattini kadar önemli bir yeri vardır. Sağlam bir sinema geçmişine: sa - hip Antonioni herşeyden önce biçi- me önem veren bir rejisördür. "Le Amiche-Kadınlar Arasnda"nın daha ilk bölümlerinde bu, kendini duyur- maktadır. Buna karşılık, sinemada en zor bir yanı, öz ile biçimi bağdaş- tırma problemini hemen hemen çö- zümlemeye kadar varmıştır. Gerçi filmin konusu, rejisörün baş çabası, görünen öz ile biçimi bağdaştırmaya zaman zaman karşı duruyor, hatta engelliyor ama, anlatılmak istenen, kişilerin davranışlarıyla çevreleri bu- na ustaca eklenince, sözü edilen en- gelleme yer yer de olsa ortadan kalk- maktadır. Zavattini ayarı başarılı bir senaryo yazarı bellenen Cecchi D'Amico ve Anna De Cespedes ile SİNEMA ortak bir çalışmaya giren Antonioni, “L iche-Kadınlar (Arasında"da anlatmak amacım güttüğü kadınla- rın gerçek dünyasına büyük bir ra- hatlıkla inmakte, senaryonun çıkarıl- dığı romandan gelme kopuklukları, da kameranın son derece ustalıkla kullanılması sonucu örtmektedir. Zor bir dünya. Jime bir intihar başlangıcıyla giril- mektedir.. Rosatta, önceleri Clea'- nın kestiremediği bir sebepten dola- yı kendini öldürmeye kalkışıyor. Sosyeteden gelme bir kadın olan Momina, daha sonra ortaya çıkacak olan bir kadın topluluğunun dikbaşlı ve kendini beğenmiş o çevirgenidir. Alt katın insanını temsil eden Clea, Rosetta'nın İntiharı dolasıyla Momi- na'yı tanıyor ve har biri ayrı kişilik taşıyan o kadınlar topluluğuna giri- yor. Momina ile birlikte beş kişilik kadınlar topluluğundakiler şunlardır: Heykelci olan arkadaşı Nene'nin res - sam kocasına tutkun Rosetta, diledi- ği gibi kadınca yasamanın ardında koşan Momina, üstüste başarısızlığa uğrayan kocasını elinden kaptırmak raddelerine gelince güçsüzlüğünden aradan çekilme yolunu seçerek bir çeşit pasifist savunmaya geçen Nene, tam bir dişi ve erkeği herseyin üs- tünde sayan Mariella topluluğu ta- mamlıyorlar. Aralarına (tesadüfen katılan erkekler de kadınların elin- de birer oyuncaktan farksızdırlar. Kadınlar, hem sürekli olarak erkek- lere hükmetmekte ham de onları a- vuçları içinde (o kıskıvrak tumakta- dırlar. Sinema diliyle yani bir şiir yaz- manın Antonioni, rasında" ile bunun üstesinden pekâlâ, gelebilmiştir. Kadın dünyasının ger- çeklerine bütün boyutlarıyla inmek- te, kadındavranışlarınıda yine bü- tün olarak dıştan içe doğru ve başa- rıyla vermektedir. Bu, genellikle oyun yönünden de desteklenmektedir. Yyonne oFurneaux, Momina'da, bükmekle karşı duran Nene'de Va- lentine Cortesa, yasak aşkların on- mazlığındaki Rosetta'da Madeleine Fisher, cinsel duygularından başka birşey düşünmeyen ve ciddiye alma- yan Marielle'da Marica Pancani, Clea'da Eleonora Rossi Drago, Anto- nioni'nin elinde istenen kişiliklere gi- riyorlar. Erkekler bölümünde karar- sız ve karısının başarılarından ezil- miş ressamda Gabriele Ferzetti, yal- nızca erkek olarak yaşayan Lorenzo" da Franco Fabrizi ve yoksul işçide Ettore Manni yeterli bir oyun ver- mektedirler. 35