8 Mayıs 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

EŞLERİNİN AĞZINDAN GÜNÜN ADAMLARI Vehbi Koçu Anlatıyor beyin valdesi, büyük kızları Sema- hat, damatları, iki küçük kızları Sevgi ve Suna ancak sığıyorlar. Tabii Ankarada âdetlerine uygun olarak yatılı misafirleri hiç eksik olmuyor. Biz nazik ev sahibesiyle konuşurken iki beyaz önlüklü kız, kahve, portakal suyu ikram ediyor- lar. Evin bütün işlerini tabii Bayan Koçun nezareti kendi ye- tiştirdiği bu kızlar görüyorlar. Soh- betimize devam ediyoruz. Bir iş adamı yn beyin büyük annesinin geli- nine anlattığına göre birkaç ne- sil önce Rabia hanım isminde bir hanımın gürbüz bir oğlu varmış. Enine boyuna, yakışıklı bir çocuk- muş. Yaşıtlarının arasında güreşte onun sırtını yere getirebilen yok- muş. Annesi oğlunu Koçum diye severmiş. Zamanla çocuğu bu isim- le çağırır olmuşlar. Böylece aile- sine de Koçzadeler demişler. Soya- dı kanunu çıkınca aile hiç düşün- meden Koç ismini almış. Vakıflar- dan çıkan kayıtlara göre aile iki- yüz kırk sene evvel Ankaraya yer- leşmiş. Ankaradaki Sula Han ya- nındaki İbadullah Camiini de aile vakfetmiş. Vehbi beyin büyük babası son derece çalışkan, müteşebbis bir in- sandı. Zamanının hatırı sayılır İş adamlarındandı. Fakat oğlu kendi- ne çekmedi. O babasından kalan iş- leri devam ettirmekle yetindi. Veh- bi beyin ise büyük babasının yolun- da gideceği daha küçük yaşından itibaren belli olmaya başladı. Bir taraftan mektepte derslerine çalı- şırken, diğer taraftan da daha çok para kazanmanın yollarını arar du- rurdu. Vaziyetleri büyük babasının sağlığındaki gibi değildi. Eski var- lıklarından eser kalmamıştı. Bir çare bulunmazsa, zamanla daha da fena olacağı aşikardı. Küçük Veh- bi kafasında çeşitli planlar kurar, babasına hiç rahat vermezdi. Kü- çücük aklınla boş durmanın fayda- sı olmadığını, fakat çalışarak her- şeyin elde edilebileceğini idrak e- der, henüz sözü geçmediğinden içi içini yerdi. Orta mektep talebesi iken aile- nin israrı ile mektepten alınıp ba- AKİS, 8 MAYIS. 1961 basının mağazasında çalışmağa başladı. Bu onun için büyük bir darbe oldu. Tahsiline devam etme- ği çok istiyordu. Fakat çaresiz bo- yun eğdi. O zaman Ankarada, şim- diki Atlas mağazasının bulunduğu yerde oturuyorlardı. Evleri, orta- sında havuzu olan bir avluya bakan tipik bir Ankara eviydi, Ön tarafta, caddede dükkânları (o vardı. Vehbi bey teselliyi çalışmakta buldu ve babasının işlerine dört elle sarıldı. Mağazadaki tezgâhta işe başladığı gün annesi oğlunu karşısına aldı ve "Muvaffak olmak için bir masa, bir kasa, bir de kâtip yeter" diye nasihat etti. Büyük hanım hâlâ "Ben sana demedim mi" diye bu sö- zü tekrarlar durur. Yalnız bunları hatırlatırken artık sesinde bir si- tem hissediliyor. Vehbi bey annesi- nin sözünü dinleyip bir masa, bir kasa, bir de kâtip ile muvaffak ol- du. Fakat iş bu kadarla bitmedi. Masaların, kasaların, kâtiplerin a- detleri gittikçe arttı ve neticede üyük hanınım oğlu rahat yüzü gör mez oldu. Vehbi bey akşamlan yor- gun argın eve dönünce annesi hali- ne bakıyor ye oğlunun bir masa, bir kasa ve bir kâtibe kalmadığına hakikaten esef ediyor. Vehbi beyin ailesinde genç ada- mın halinden en iyi anlayan enişte- si Sadulah 2 Aktar oldu. Onun kafa- sını asını takdir eden, bu yolda ilerlemesi i için teşvik eden bir o vardı. Bayan Koç "Babam Sadullah Aktar, zamanının Vehbi Koçu sa- yılıyordu" diyerek hikâyesine de- vam ediyor. Babasiyle Vehbi beyin babası baçanak oluyordu. Her zeki iş adamı gibi Sadullah beyin insan- ları teshis ve ilerisini görüş kabili- yeti çok büyüktü. Yeğenine sonsuz itimadı vardı. Kendilerine isim yap- mış, para ve mevki sahibi bir çok talip arasından kızını ona vermeğe karar verdi. Sadberk hanım on altı yaşındayken nişanlandılar. Fakat ne yazık ki Sadullah bey kızının kendi eliyle hazırladığı omürvetini göremedi. Nişandan hemen vefat etti. Bu kayıp genç kız m büyük darbe oldu. Nişan iki sene uzatıldı. Ancak 1926 e ev- lendiler. Gelin, 18 güvey ise 26 ya- şındaydı. Düğün tam Ankara ana nelerine uygun bir şekilde yapıldı. Koç eşi ve oğlu ile birlikte Hakiki hazine: Sağlam aile 21