Bağdadı Beklemeyen Yanlış Hesap partiler, İlçe (kongre- lerini oteşkil edecek delegelerini köylerden se çebilecekler! Bu k basit bir gerçeğin kabul edilmesi için bir tartışmanın, bir sürenin ve bir müdaha- lenin lâzım gelmiş olma- sı karşısında evvela bir şaşkınlığa düşmemek im kansızdır. Bir sokakta üçüncü kat inşasına mü- saade veriliyor. Adam arsasına üç katlı bir bina yapmak için temel atı- yor, belediye yakasına yapışıyor. "Yoo /”diyor, “müsaade sadece üçün- cü kat için.." İlçe kon- grelerine izin çıktığında bunları teşkil edecek ele manların derlenmesine m Baykam Zeytinoğlu olmayan üçüncü katlar inşasını istemek kadar garip bir tutumdur. Ama daha garip olan, bu tezin, Badece C.H.P. nin işlerini güçleştireceği müla- hazasıyla küçük partiler tarafından monte edilmesi, sonra da bir takım “mâruf zevat" -Menderesten, Görülmemiş İmarı görebilmek için oto- mobil ithali müsaadesi isteyen profesör - yazarlar gibi.- tarafından ba- sında hiç fütursuz savunulması, hattâ zavallı C.H.P. ye hücum vesilesi yapılmasıdır Köye politikanın girmemesini istemek kadar manasız bir düşünce hatıra gelebilir mi, bilinmez. Politika, memleketi idare sanatından baş- ka nedir ki? Köylü elbette ki cemiyetin düzeni halikında görüş sahibi olacak ve bu görüşünü İfade edecektir. Bu görüşünü ise, partilerin kom- partımanları içkide geliştirecektir. Köylerde devamlı profesyonel politi- kacıların bulunmamasını istemekle, köylerde politika yapılmamasını talep etmek birbirinden akla kara kadar ayrı arzulardır. Birincisi, o korkunç "Ocak Başkanı Saltanatı"nın, kahvelerden camilere, hattâ me- zarlıklara uzanan ayrılıkların sonudur. İkincisi ise, milletten bir kısmı siyasi haklarından mahrum kılmaktır. Bundan, iki bakımdan alınacak ders vardır. Birinci dersi kudret sa- kipleri almalıdırlar. Demokrasinin bin çeşiti yoktur. Bin çeşidi olmadığı içindir ki her tahdit, bir zedelemeye yol açar. O bakımdan kudret sa- hipleri tahditler koymaya zorlandıklarında, adımlarını atmadan önce gösterilen yolun nereye çıktığını biraz daha İyi incelemelidirler. Hata- dan dönmek şüphesiz fazilettir ama, ondan da büyük fazilet bu derece fahiş hata yapmamaktır. Bu, Nasır Zeytinoğlunun İkinci "fos pozisyon" da kalışıdır. Birincisinde C.H.P. li Temsilcilerin yurt gezisine çütamaya- caklarını çalımla İlân etmiş, koyduğu tahdit mânâsız olduğundan kısa zamanda dönmüştü. İkinci bir adımda daha ihtiyatlı olması gerekmez miydi ? Hâdiseden faydalanacak bir başkası, C.H.P. dir. Liderinin tavsiye- siyle rakiplerine karşı tam bir sükünet ve serinkanlılık, onları hücum- larıyla başbaşa bırakma politikasını başarıyla güden, bu sayede de si- yasi faaliyete -bazı kimselerin ürktükleri gibi- bir horoz döğüşü manza- rası vermeyen eski ve büyük partinin genç ve ateşli idarecileri iktidarla münasebetlerinde insaflı davranmakta zarar olmadığını kabul etmeli- dirler. Eğer bir iktidar iyi niyetliyse, onun da nasırına basmak bir başa- rılı davranış değildir. Unutmamak gerekir ki yanlış hesabın Bağdata gitmeden dönmesi, "nasır hikayesi"nden çok ikna ve izahın sayesinde kabil olmuştur. 10 vam için Türkiyeden ayrıldı. 1936 da ikinci hukuk lisansı diplomasını Cenevre Üniversitesinden aldı. Fa- kat henüz yurda dönmek fikrinde değildi. Eline geçen bu fırsatı değer- lendirmek istiyordu. Üç yıl daha tahsiline etti. 1939 da doktora tezini hazır ki Neticeler"di. Tez, başarılıydı ve Recai Seçkini hukuk doktoru payesi- ne eriştirdi. Hukuk doktorluğu diplomasını da ötekilerin yanına e n Recai Seçkin, İkinci e Harbinin baş- lamasından bir iki ay kadar Önce yur İstarıbula "döndü, ilk işi, vatani görevini yerine getirmek oldu. Yedek Subay Okuluna yazıldı. Okul bitince Trakya Cephesine sevkedildi 1941 Kasımına kadar burada subay olarak vazife gördü. Askerliği biter bitmez Adalet bakanlığına başvurdu. İlk görevi, İstanbul Hâkim Yardım- cılığı oldu. Bu yeni göreve 1941 'in A- ralığında başladı. Ayrıca, iki de ek vi . Biri İstanbul Ticaret Mülkemelerime Üye Yardımcılığı, diğeri de İstanbul İcra Hâkimliğinde Yardımcı Hâkimlik olan bu görevle- rini de hiç aksatmadan devam ettir- Seçkin, mesleki görevi olan Hâ- kim Yardımcılığına başladığı yıl evlendi. Müteakip yıl, bir çocu- İstanbuldaki yılında Yargıtay Üyeli- ğine tâyini çıktığı için Ankaraya ta- sındı. 1954 de Yargıtay 4. Hukuk Da- iresi Başkam oldu. 1960 yılının 15 Haziranında da, şimdiki görevi olan Yargıtay Birinci Başkanlığına ge- tirildi. Recai Seçicin, bu görevleri dışın- da, 1946 - 47 yılları arasında Adalet bakanlığının kurduğu ve Hukuk U- sulü Muhakeme Kanununu çıkara- cak olan komisyonda ve gene Ada- let bakanlığı tarafından 1955 - 56 yıl- larında kurulan şimdiki Ticaret Ka- nununu gözden geçiren kurullarda çalıştı. Bu kurullarca hazırlanan Hu- kuk Usülü Muhakeme Kanunu ha- len çıkarılmamıştır. Ticaret Kanunu ise çıkarılmıştır ve yürürlüktedir. Recai Seçkin, Fransızca ve Al- manca bilir. Tez olarak hazırladığı “Taliki Şartın Tahakkuku ve Bun- dan Doğan Hukuki Neticeler" adını taşıyan eseri ile, Oser'in Borçlar Ka- nunu şerhi ve bu kanunun baştan iti- baren 109 maddesinin Almancadan tercümesi onun çalışmaları arasında mühim bir yer İşgal etmektedir. AKİS, 8 MAYIS 1961