naberlerin yayılmasına yol açıyordu. İlgililer bu sefer buna meydan ver- miyeceklerdi oOve sanki kazadan kendileri sorumluymuşlar gibi, onu olduğu gibi duyurma yoluna gidecek- lerdi. Bu zihniyetle yapılan çalışma- lar iyi netice verdi. Nümune Hasta- hanesi o gün hiçbir saman görme- diği bir gönüllü yardımcı hücumuna uğradı ve en iyisi, ertesi gün gazete- ler hiçbir sansasyonel haber yayma- dılar. Gönüllü Yardımcı Melekler o ge- ce sabaha kadar hastahanede hasta- ların başucunda beklediler ve ertesi günler de başka arkadaşlarıyla bera- ber vazifelerine devam ettiler. Moda Önemli olan: Yakıştırmak A vyerikadan Avrupaya ayak basar insan, modanın kadınlar e eli tesirini gözle görülür şe- kilde hissediyor. Vakıa Amerika da Fransız kadın modasını esas itibariy- le izlemektedir ana bu, halk kütlele- rine daha geç intikal etmektedir. A- merikanın kendisine has âdeta klâsik bir etek - bluz modası, bir şömizye elbise modası vardır ki, kolay kolay hiçbir tesir altında kalmaz. Amerika- lı teiniz giyinmeyi ve hoşlandığı gibi giyinmeyi, modayı harfi harfine ta- kip etmeye tercih eder. Kadınların her ne pahasına olursa olsun moda- yı takip etme hastalığından kurtul- maları ve daha ziyade kendilerine yakıştırarak giyinmeye o çalışmaları elbette ki iyi bir şeydir. Ancak, şunu da kabul etmek gerekir ki, modasız giyim tasavvur edilemez. Bir yeni elbise bazen bir yeni insan yaratacak kadar' insanı değiştirir. Modada ye- nilik ise gözün bir zevkidir. Mesele modayı bilmek, fakat ona esir olma- dan, onu yakıştırarak tatbik etmek- tedir Her yıl modanın ana hatlarında ufak tefek değişikliler olmakta ve HERKES OKUYOR 29 on yıl içinde bu, tam bir değişikliğe yol açmaktadır. Yâni herhangi bir kıyafeti senelerce modası geçmeden giymek mümkündür. Ancak, ufak de gişiklikleri takip etmek ve yeni yapı- lacak kıyafetlerde bunları gözönün- de bulundurmak lâzımdır. Nelere dikkat edilmeli? tekler: Düz ve dar eteklere bu yıl da gene pek çok rastlanmak- tadır ve bazı tayyörlerle ancak düz ve dar etek giyilebilir. Ama 1961'in ö- zelliği, aşağı doğru genişliyen etek- lerdir. Bu sekil, etek kısmına doğru açılan geniş mesafeli plilerle, düzden kesilmiş kloş düşüşü) biçimlerle elde edilir. Fakat bolluk, daima kalçanın çok altından başlamaktadır. Etekler- deki bu değişiklik, (o gelecek yılların modasında önemli bir rol oynıyacak- LEŞ Bel: Beller bu yıl gene yerini kay- betmiştir. Yüksek bel hemen hemen biç yoktur. Bel yerindeki bele ge- lince bu. hiçbir şekilde kemerle sı- kılmamış, bilâkis kabartılarak biti- rilmiştir. Bluzların çoğu etek üzerine düşmektedir ve kemer veya kuşak kullanılmaktadır. -. Umumiyetle bel yeri düşüktür. İç çamaşırları: Kabarık jüponların yerini daha ziyade kombinezonlar ve gene dar, fakat süslü, yazlık, yarım e. almıştır Kemeri r: Geniş, sert ve sıkı ke- merlerin yerini bağlanan, düğmele- nen tokasız, yumuşak kurdele ke- merler, bez kuşaklar almıştır. Renk renk yumuşak derilerden yapılan in- cecik yuvarlak kemerler ise bilhas- sa modadır. Bunların uçları ekseri püsküllüdür ve bazen birkaç rengi beraber takılabilecek kadar incedir. Ayakkabılar: Bunlar biraz daha az uzun topukludurlar ve biraz daha az sivri burunludurlar. 5 santimetre- lik ince topuklar, sandal biçimi ince ayakkabılar ve kare burunlular ge- lecek yılların ayakkabı omodasının öncülüğünü yapmaktadır. Ceketler: oOEn büyük değişiklik düğmelerde olmuştur. Klâsik şekil- de önden düğmeli ceketler çok azal- mukabil bir ince ke- kruvaze ceketler, yandan bir veya iki düğmeyle ilikle- nen ceketler, Önden düğmesiz, açık duran ceketler veya yandan bir fi- yonkla bağlanan ceketler pek çoktur. Teferruat: Beyaz yakalar, beyaz garnitürler de çok azalmış, bunların yerini dana ziyade "biye"lerle, renkli kurdelelerle yapılan garnitürler al- mıştır. Eşarp seklinde bağlanan pek çok yaka vardır ve emprimelerde bile bu, modadır. nk: Bahar ve yaz için az siyah kullanılacaktır. Kayısı rengi, şeftali ve üzüm rengi, çiğ bir pembe moda- dır. Bir açıklama AKİS Mecmuası Yazı İşleri Müdürlüğünne 17 - Nisan - 1961 tarih ve 355 sa- yılı mecmuanızın. Gençlik Köşe- si'nde, şahsımla ilgili bir takım İs- natlar yer almıştır. Sizlerin böyle bir hale yönelebileceğinizi asla ka- bul etmemekteyim. Ancak İstanbul uhabirinizin, aleyhimde yaratıl- mak istenen hava için, bilerek ve- ya bilmeyerek alet olduğu da bir gerçektir. Durumun aslını bilgini- ze arz ederken. Mecmuanızda aynı köşede aynen yer alması hususunu basın ahlakına istinaden, saygıla- rımla rica ederim "1 — 355 döl Mecmuanızda bahsedilmiş olduğu gibi, Milli Ta- lebe Birliğini idare etmek üzere, Ge gruba olarak vazife al- dık. Şumüllü bir teşkilâtın bü- tün kademeleri tarafından muş ve tanınmış bir komite olark vazife aldık ve çalıştık. Bu Komi- te'nin Başkanlığını şahsi emelleri- me değil, M.T.T.B. camiasına hiz- met için yaptım. 2 — Vilâyetçe tasdik edilmiş o- lan Komitenin karsısına çıkmış ol- duğumuz (seklindeki ifade doğru olamaz, çünkü vazifeye başladığı- mızdan yirmi gün sonra, o Komite kuruldu. 3 — Müseccel D.P. li olduğum yolundaki beyan, katiyyen asılsız ve maksatlıdır. 4 — Başkanlık'tan düşürülme- dim. Komiteyi sadece ben ayakta tutmadığımı, ben çekildikten sonra da M.T.T.B. ni Kongreye götürmek gibi bir dava uğruna, çalışmaların devam edeceğini göstermek düşün- cesiyle, istifa ettim. 5 — Başkanlığım sırasında yap- mış olduğum: Basın toplantıları, beyanatlarım ve çalışmalarım bah- sedilen bir gazete ve mecmuada gazete ve mecmualar da dahil ol- m; re günlük nesir organları- nın ekserisinde yer aldı. -Bahsedi- len nesir organlarının Mart 1961 lobideki sayılarına bakılabilir. - urumun aynen tavzihini, say- m rica ederim." p Turhan Fırıldak - İst. AKİS, 8 MAYIS 1961