KADIN İstanbul Yardımcı Melekler Djireksiyondaki kadın deniz kena- rında bir evin önünde durdu ye arka arkaya korna çalmaya başladı. Evden yeşil üniformalı, beyaz kepli bir kadın çıktı ve telâşla arabaya doğru koştu. Otomobilde aynı kıyafet te dört kadın daha vardı ve küçük Wolks - Wagen'e aığışabilmeleri için dışardan birisinin kapıyı hızla üzer- lerine kapaması icab etti. Hadise, bitirdiğimiz haftanın ba- sındaki pazar akşamı, saat dokuz sı- ralarında cereyan ediyordu. O gün İstanbullular akın akın kırlara, me- sire yerlerine gitmişler, tatlı bir ba- har günü geçirmişlerdi. Fakat akşam ajansında radyonun verdiği o acıklı haber neşelerim bıçak gibi kesti, yü- reklerinin ezilmesine sebep oldu. Kartal ile Maltepe arasında feci bir bilecekleri yardıma çağırıyordu. Si- nemalarda, eğlence yerlerinde de ay- nı talepte bulunulmuştu. Gönüllü Yardımcı Melekler, bu haber üzerine derhal harekete geç- tiler. Halide Ark, Erenköydeki Sü- merbank evlerinden arabasıyla yola çıktı. Şevkiye Balkır, Leylâ Isken- deroğlu, Kaime Dalkılıç, Nebile Ark ve Zinnur Aldoğanı da arabasına a- larak hep beraber Nümune Hastaha- nesine yardıma koştular. Gönüllü Yardımcı Melekler kurs görmek suretiyle ev o hastabakıcılığı diploması almış gönüllü hemşireler- dir. Kursu bitirenlerden istiyenler Gönüllü Yardımcı Melekler derneğine yazılmakta, haftanın belirli günle- rinde hastahanelere, yardım müesse- selerine gidip hastalara, yardıma muhtaç kimselere yardımlarda bu- lunmaktadırlar. Böyle kazalarda ya- pılacak pek çok iş çıkmaktadır. kalabalığı güçlükle yardı ve tam has OPERATÖR - DOKTOR MUZAFFER ARGUN Doğum ve Kadın Hastalıklar Mütehassısı Muayenehane: Meşrutiyet caddesi No. 1 ANKARA Tel: 12 7943 AKİS, 8 MAYIS 1961 tahanenin kapısında durdu. Polis an- cak vazifelileri ve gazetecileri bıra- kıyordu. Bir memur elindeki listeden yaralıların ismini okumaktaydı. Rad- yo, ölenler bulunduğunu bildirmişti. Trende yolcusu olanlardan bazıları meraktan bayılacak bir halde haber bekliyorlardı. Yardımcı Meleklere, derhal vazife verildi ve muhtelif koğuşlara gönde- rildiler. Birinci Hariciyede Kemahlı Mehmet Ali adında bir genç vardı. Trenin kazaya uğradığını görerek yardıma koşmuş ve üç kişiyi, sıkışıp kaldıkları tahtaların arasından kur- tarmıştı. Çıplak ayaklarından dola- Yardımcı Meleklerden biri, bul- duğu yastıktan Kemahlı Mehmet Alinin sırtına destek yaptı ve sonra du, ama adamcağız iki yaşındaki Zi- yasını pa yana yana onu S0- ruyordu, Küçük Ziyasına ne olmuş- tu? Birisinin kucağına fırlattığını kurtaran başka b m a geçilmiyordu. Fakat, er nabız sanki daha Vi saya başlıyordu. Yüzlere ya- vaşy bir ümit ve inanç ışığı ya- yılmağa başlamıştı. O akşam Numune Hastahanesine yalnız Gönüllü (OYardımcı Melekler Gönüllü hemşireler vazife başında Koruyucu melekler yı, hadiseyi oanlatırken sıkılıyordu. aha iyi oşmak, o kazazedelerin yardımına çabuk yetişmek için yol- da ayakkabılarım (çıkarıp atmıştı. Fakat oraya varınca hata ettiğini anlamıştı. Terler cam kırıklarıyla doluydu. Bir ara, feryat eden bir ya- ralıyı kurtarmak için heyecanla a- tılmış ve kırık camların üstüne bas- mıştı.' Sonrasını hatırlıyamıyordu. Saatlerce kan betmişti ve aya- ğındaki cam parçaları ameliyatla çı- karıldıktan sonra da şok geçirmişti duran bir adama, bılarım bana ver, şunların yardımına koşayım" demişti de, adam, kaçırır diye ayakkabılarını ona vermemişti. gelmedi. Birçok gönüllü doktor da vazife görüyordu. Elli kişi gönüllü olarak kan vermeğe koşmuştu. Te- lefon hiç durmadan çalıyor ve özel hastahaneler yardım teklif ediyor- lardı, Durumu Muavin odasından, Sağlık Bakanına telgrafla bildiren İstanbul Sağlık Müdürü vazifelilerin olsun, gönüllülerin olsun, gayretle- rinden çok memnundu. Hastahane de büyük bir ciddiyetle çalışıyor, isim- leri karşılaştırarak yanlışsız bir ya- ralı listesi çıkarmaya gayret ediyor- du. Bilhassa gazetecilere doğru ra- kam verilmesi hususunda büyük bir dikkat sarfediliyordu. Dünyanın her meğe çalışmak bilâkis Emi yöre 2/