TİYATRO Ankara 25.yıla güzel bir giriş 6 Mayıs akşamı Devlet Konserva- tuvarı, Devlet Tiyatrosunun kal- burüstü bütün değerlerini yetiştir- miş olan tarihi sahnesinde, kuruluşu- nun 25. yıldönümünü törenle kutla- mıya başladı. Kutlama en az iki haf- ta sürecek ve okul Müzik, Opera, Ti- yatro ve Bale bölümlerinin çeşitli gösterilerine sahne olacaktır. Devlet Tiyatrosu bu muttu yıldö- nümünü bu tören ve gösterilerden birkaç hafta önce, Oda Tiyatrosun- Konservatuvar (o öğrencilerinin oynadıkları dikkate değer bir temsille anmıştır. Yüksek devre son sınıf öğrencilerinden Ergin Orbayın sahneye koyduğu, Georg Bücnner'in "Leonse ile Lena"sı Or- ta ve Yüksek devre öğrencileri tanı- rından başarıyla oynanmıştır. "Dan- ton'un Ölümü" yazarının "idare e- denler"le "idare edilenler"i çok zeki- ce hicvettiği bu öncü tiyatro eserinin sayılı temsillerini kaçırmıyan me- raklılar, Ergin Oltayı yarının reji alanında dikkati üzerine çekecek sa- natçılarından Liri olarak selamla- mışlardır. Büchner'i yorumu, bütün gücünü "söz"den alan eseri değer- lendirmek için konuşmalar renkli ve müzikal akıcılık, arkadaş- larının oyununa kazandırdığı tesirli -ve güzel buluşlarla süslü- ifade, ay- larca süren fitiz bir çalışmaya delâ- let eden sahne düzeni rejisine örnek gösterilecek bir nitelik kazandırmış- tır. Bellibaşlı rollerden Leonse'de Ön- der Alkım, Valerio'da Sadrettin Kı- lıç, şimdiden, parlak birer kaabili- yet olarak sivriliyorlar. (Kalabalık tevziatta, iki ayrı grup halinde, va- zife almış olan bütün arkadaşları da itinalı oyunlarıyla elde edilen başa- rıya ortak, oluyorlar. Adalet Cimco- zun akıcı çevirisi zevkle dinleniyor, Damrau'ın sade ve zarif dekorları da eserin havasına pek uygun düşüyor. Bu güzel temsil 25. yıldönümü kutla- ma haftaları içinde tekrar edilirse, Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölü- münün yüz ağartıcı çalışmaları en iyi şekilde tanıtılmış olacaktır. İstanbul 0 Kaynananın " becerikli"si... | Oraloğlunun "6 Tiyatrosu" temsillerine başarıyla devam edi- yor. Şimdi Pangaltı sinemasuının -Tev- arkadaşlarından boşa- akşamları da kullan- maya bağladığına göre "9 Tiyatro- 32 su" haline de geldiği söylenebilir- Bu gelişme, mevsime bir hayli geç baş- lamış küçük kadrolu bir özel tiyat- ro için Ümit verici bir gelişmedir ve teşebbüsün "tuttuğunu" göstermek- tedir. 6 Tiyatrosu, "Evlilik Dolabı" ve "Bir Parmak Bal"dan sonra Andre Roussin'in "Becerikli Kaynana" ko- medisini çıkarmıştır. Bu komedinin kişileri İtalyan, o vakası da İtalyada geçiyor. Onun için programda Rous- sin"in adını görmeseler, bazı seyirci- ler, Eduardo de Filippo'nun bir ko- medisini seyrettiklerine hükmedebi- irler "Küçük Kulübe" yazarı bu sefer daha da cüretli davranmış. Kahra- manı olarak seçtiği Anne -becerikli kaynana- güzel ve zengin gelinine bir türlü evliliğin nimetlerini tattıra- mıyan büyük oğlunun o "beceriksizli- &i" yüzünden ailece uğradıkları mah- cubiyeti oOküçük oğluyla ogidermeğe kalkmaktan çekinmiyor. Bereket versin bu hayli komik -hayli de çir- kin- hazırlıklar (ogerçekleşme safha- sına girmeden mucizeden farksız bir- şey oluyor, büyük oğlu, küçük kar- deşinin yardımına lüzum kalmadan, kocalık vazifesini yerine Oo getirmiye, nihayet, muvaffak oluyor. Biribirle- rini esasen seven genç karı koca ge- cikmiş balaylarını yaşarmya başlar- larken, kızını bir türlü kendine layık göremediği kocasından ayırıp soylu ve zengin bir adama vermeyi tasar- layan kayınpeder, onunla işbirliği e- den Papaz, kurdukları planların su- ya düştüğünü görüyorlar. Tuttuğu- nu koparmaya alışmış, acar vs se- vimli Kaynananın da "becerikliliği"- ni isbat etmesine artık ihtiyaç kal- mıyor. Ssahnedeki oyun eyirciyi rencide etmesi pek müm- kün olan böyle "nâzik" bir kome- diyi sahneye koyup Oynamak, hele seyirciye durumun komik tarafından ötesini düşündürmemek, kolay bir iş değildir. Ama Lale Oraloğlunun tat- lı ve sevimli oyunu bu güçlüğü yen- miş ve piyesi oİstanbul seyircisine zevkle seyrettirmeğe muvaffak Ol- YASSIADA'DAN HATIRALAR Yazan : Yusuf Ziya Ademhan Yakında çıkıyor "Bir Parmak Bal" Bal gibi oyun... muştur. Becerikli Kaynana Rosarla'- daki başarısı, kolay unutulmıyacak kompozisyonları arasında yer ala- çaktır. Ama. doğrusunu söylemek gere- kirse, sahneye koyuşta, öbür rollerin oynanışında büyük bir başarıya ula- şıldığı söylenemez. Bir kere, esere hakim olması gereken "İtalyan" ha- vası, kişilerin İtalyanca adlarıyla ça- gırılmasından ve Becerikli Kaynana- nın sık sık rahmetli annesini veya Meryem Anayı imdada çağıran İtal- yanca "nida"larından başka bir şey- le verilmeğe çalışılmamış görü mektedir. Gelin -Barbara-, Lale Bel- kisin güzel fiziğine; Papa» -Giovan- ni- Erol Keskinin ölçülü oyununa: Barbara'nın Babası -Puglisi-, Senih Okanın renkli bir tip çizmek husu- sundaki gayretlerine rağmen sönül: kalmış, "İtalyan"lıklanm bulama- mışlardır. Yalnız küçük oğul -Aldo- da Erdinç Üstün, gerçekliği olan. inandırıcı bir hüviyet kazanabilmiş- tir. Bu bakımdan eseri haftalarca a- fişte tutan. Lale Oraloğlunun canlı ve renkli kompozisyonu Olmuş ve güçlü bir sanatçının bir eseri tek ba- şına ayakta tutabileceği, bir kere daha, anlaşılmıştır. “BirParmakBal" "6 Tiyatrosu "nun ikinci eser olarak çıkardığı "Bir Parmak Bal'"ı gö- rememiş, meraklı seyirciler, bu kayıplarını, hafta tatillerinde, ayni tophılugun verdiği temsillerle te- lafi etmek imkanını bulmuşlardır. İs- AKİS, 8 MAYIS 1961