14 Mayıs 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 7

14 Mayıs 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEŞRUİYETİN HUDUTLARINDA b on günlerde cereyan eden hâdl- eler karşısında D. P, idarecile- rlnln tutumu, hiç şüphesiz. psika- nailz mevzuudur. Hastalığın adına ister “İnönü kompleksi” densin. i&- korkusu” r ehem- Nedir şu Muhalefetin sucu ? İktida- ri çileden çıkarmak iç'n ne yap- mıştır Muhalefetin -Batılıların “hakiki G Hi $ Genel Baskanının en tahll hakkı 0- hi rt gezisine ç kmasından . Gezide xamnda.şıar tozahtl- KUÇU dileri, bu tezahitratı — “milletimizin olgunluğu ve hürriyet davasın n zaferi adına" sevinçle karşıl'yorlar- di. İşte Sayın Cumhurbaşkanı Ce- lâl Bavarın 1950 den evvel söyledi- Ki sözler: “Bu ne azim ve İmandır Ki yalnız böyle bir. toplantı için yüzbinlerce lira sarfederek, işleri- nizi güçlerinizi terkederek, onbinle- ri aşan kitleler halinde bu toplantı- ları yapıyorsunuz. Azim ve İmanım, kutvet va iktidarın gözle görülür ble ölcüsit olan bu m: ve he- sap karşs'ında müi'letimizin olgun- usu ve hürriyet davasının zaferi adına ne kadar sevinsek yeridir”. lar. hayal olan o yıllar "ua!dll" İnönünün idare adanıları- nın baskı—.ını önlemek maksadıyla, nde Muhalefet — temsilcile- rhle zeıllere çıktığı bir devirdi... Şimdi deniyor ki bu tezahürat kanunsuzdur. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununu ihlâ) ediyor. Pekâlâ ama, bu öyle bir kanundur ki bizzat D. idarecileri onu her fırsatta çlğnemışler. onun “gayri kabili tathik” olduğunun en inkâr edilmez delillerini werııılşlerdlr Sa- dece Muhalefete mahsus bir kanun, elhetteki kanunluktan cıkar. Muha- lefet liderleri böyle bir kanunun hü- kümlerina herşevs rağmen riayet etmrek isteseler bile, vatandaşın id- rakl I.ır_ıııı—ında bu kanun elbette ki hüküm Hikmenln Muhalefete — taallük ön İ ıakuı'eriı orlar, r faşist vürüy Ondan şoıı- vi km vese, bir sürü vehim... VA ceyabını vereceklerdi .cudele mk: ra da tanrmtızu pilskürtme — teşeh- büsleri müessif hadise ki, ldarr amirlerinin göZü önünde, D. P. rozetli Patrona Halil devşir- melerinin İnönüye saldırmalarıyla sahikasına eritiyor. diye bağıranların. asayiş v la nasıl alay ettiklerini teşebbüsler... gösteren Daha sonra da jandarmaya hal- k'ın uıerlno alteş Çaçınıa — selâhiyeti veren Tnphuıtı ve Gösşteri Yürüvüs- leri Kanunu ve savcıları gazeteci- lerin en çok gördükleri adamlar hali etiren Basın Kanunu kifu- yetsiz bulunuyor. skisinden çok daha şiddetli “şiddet tedbirleri” al- mak yi alsınlar. Akıl, iz'an, mantık. idrak bir defa Tafa kaldı- rılp sadeca şuuralt konuşunca heı'şey münikündür. Basını iğdiş meğe kalkışmak ta mümkün, si- wı—l partilerin ağrına bir kilit as- mayı k ümkün. Ondan sonra, ancak on:lun sontra seçim yaparız demek te mümküin... Peki ama netlice ne olacaktır? Meşru çalışma imkanları haldırı- lan Muhalefet “Eh, bizim de ka Fi t dünyanın en ileri dcmokrusllerlndeki muhalefet — 1l- derle Stevenson'a, bir Itakelle sorun, tereddütsüz “asla” ir, Meşru mü- ânları — kaldırıldıktan sonra, “kaba, kuvvetle karşı duru- lur” diyeceklerdir. Daha uzaklara gitmeye ne Jüzüum — var? yI Cumhurbaskanı — Celâ Bayar da muhalefet yıllarında bu dili kulla- n'yor, “Kanunlara riayet bahsinde, ilk önce bütün kanunların Anayu- saya, Milli Hakiimiyet esaslarına, vatandaş k v hürriyetlerinin masuniyeti prensiplerine riayetkâr bir zihniyetin mahsulü o! arı ha- tıra gelir” diyordu. a lı.ıl(lc-" Son şiddet tmlblrlorl projeleri, kanuna en savg lefeti blle kuwet denamesine doğ- rsee, bunu meoeşru müdafaa hatta yazife saymak gerekecektir. îluhale'!ntln karşı karşıya bulundu- ğu mesele şudur: Ya dilinin kesil- sine rıza göstererek milletin bütün üÜümit kapılarının kaııanmaıı- na seyirc! mak, va her ne pa- hasna olursa olsun dilini kcstırme mek ve milletin r16tirabina tercl- aa olmak... Böyle bir tercih ba- hismevzuu edilince Blbette ikinci gık ağır basacaktır ve basmalıdır. Simdi düşünmek lâzımdır. Hqıı Gia- Doğan AVCIOĞLU de vat:ınm. milletin menfaatleri gI- asta Hakla ı.'"lmc—-—l gereken meste Iclerî bir kenara b rakarak, en iptidai sekllde dılşunmek lâzımdır: Küvvet denemesi? Pek güzel! Fa- kat hangi kuvvete züvenerek D. idarecileri, )Iuhalofrn kuüvvet de- nemesine sürüklemeye mektedirler? Hanzi mandan kuvvet alacaklardır? 1946 ruhu mu? Geçelim. Din bağrağına sarılmak mı? Bir kuvvet deneme- sinde asıl küvveti — vücudunun Üüs- tünde bir kafa, kafan n içinde de bir beyin taşıyan insanlar teşkile- der. Beyin sahibi kimselerden de buna kim inanır ki... Kalkınma mı? Son yıllar herkesa öğretti ki kal- kınma btir masaldır. Türkiye en az yatırım yapan memleketler arasın- dadır. Yapılanlar d'ı ckıu'ri_uı lük» ve israf örnekleridt son dakikada olmusa, terecek otomobiller, traktörler du- racaktır. Ucuzluk ve refah vaadla rı -mesut bir ekalliyet hariç- küt- leye astırap Ve pahalılık getirmiş- tir. D.P. nin dayanacağı temel di- rekler yıkılımıştır. Na ekmek, ne de hilrrhı't Bunların ikisini de vermi- n insanların zerhlnde ne kuüvvet kalmrştı ki? Kırk l'ıkrhaîı k istedikleri Ierl meşrutiyetin|hudultlar'ını aşma- A sanki can atmaktadırlar. Sanki “kurtulıış'u ir vvet — deneime- sinde görmektedirler. Acaba İkti- darda bulunmalar na imı güveniyor- lar? Belki. Fakat harcı tutulmui- yan | vaadiar ve yalanla karılmış bir bina -zahiren mevcut bir bina- e€en çürük ı:emkondu gibi kendili- ğlmlen çöke P. idi ıredlerl re—ml rar mrları sis perdesin P ta cap kullanmakla uum—ıl poll—lerin. hiç değilse bir kısmının — neler şilm- düklerini bir — bilseler... Sokakları tutan askerlerin en kılcüğnııdeıı en büyüğüne kadar - kafalarının 1- çinden geçenleri bir !sltebllwlcr K şiktlü ıeya pamşlıtsuı düşmek... bir vehim âlem mek kelimesinden urker düşmcmek icin aklın ve mantığ n hudutlar nı aşan işleri yapar ve soltra... düşer. , ma insan mlkanallz raevzuu inde yaşarsa, düş-

Bu sayıdan diğer sayfalar: