SİNEMA bunlar gönderilmeğe başlandı. hattâ festival idarelerinden de tenkidçile- TİMizi dâvet edenler çıktı. Bu yıul, Basın - Yayın Turizim Bakanlığının kırkbir yarma gayreti olmasay- dı. Üstelik büyük bir festivale defa uzun bir filmle — katılacaktık, yani bu yılki Cannes Festivaline göstereceğimiz alâka daha — büyük elmalıydı. Halbuki işler tam tersi- Ne Cereyan etti, herşey başlangıçta- i duruma indü Festivalin ilk haftayımı sona erdiği halde, gazete- lerimizde bir iki artist resmi ve bir de açılış haberinden başka Cannes Festivali ile alâkalı hiçbir şey çık- adı. Bu, gazetelerimizin daha “cid- di” işlerle — uğraşmalarından değil, sadece döviz fiyatlarının Üç misli artınasından ileri geliyordu. Onikinci — Miltetlerarası Cannes Festivaline 23 memleketten biri mü- sabaka dışı olmak Üzere, 32 uzun film katılmaktadır. Bir o kadar da kısa filmı yer alıyor. Gecen yılki Cannes Festivalinin uyandırdığı ha- yal kırıklığına karsılık bu yılki fes- tivalde merakla beklenen filmler yer alnıaktadır. Nitekim Festivalin daha ilk yarısında gösterilenler bu Ümit- lerin boşa çıkmıyacağı duygusunmu uyandırmaktadır Bu yılki Cannes Festivalinin jü- Ttisi yYine gecen yılki başkan Marcel Achard'ın başkanlığında — calışmak- tadır, Yardımcılarından bri tanın- nuş Amerikan oyuncusu Gene Kelly'- dir. Öbürü, aymı zamanda kısa film- ler jüÜrisinin başkanı olan. — rejisör Philippe Agostini'dir. Uzttn film jit- risi dört rejisör -Fransadan Julien Duvivier, Yunanistandan M hail Ka- koyannis. Rusvadan Sergey Vasilvef, Polonyadan Antoni Bolidieviç-, iki sinema tenkidcist -Fransadan Max Favalelli, İspanyadan — Carlos Cu- . bir prodüktör İtalyadan Car- lo Ponti-, bir yazar -Fransadan Pi- re Daninos-. bir kadın ovuncudan —Fransadan Vlıchelıre Presle, mey- dana gelme ğ Festival '30 N'ıcan gecesi, Franaa İstihbarat Başkanı Roger Frey'i bir konuşmasıyla açıldı. Bunu festı- valin ilk filmi olan “Polycorpo” gösterilmesi takip etti. İ0 » ati'nin cevirdiği i basında bir elyazısı ustasının hava- Ündeki vyazı makinasına kavuşması- nr Anlatan bir komediydi. Başroldeki tenato Rascel'in dikkati ceken oyu- nu ve bazı neseli sahnelerine rağ- men “Polycarp>p”". — festivalin ikinci derecede eterleri arasında yer alı- yordu. Nitekim ertesi gliin gündüz seansında gösterilen Portekiz filmi “Rhapsodie — Portugaise - Portekiz rapsodisi' de ikinci — derecede bir eserdi ve tu ter olmaktan öteye geçmiyordu, İncgiliz başarısı W estivalin J!k hasarısı ve avnı za- Do mandailk ihtilâfı, — feativalin 1- kinci gününde auvsrede — göaterilen İngiliz filmi . 'Room at the Top - eki oda” ile başladı. Festival namea.ne gbre festivale katiı- lîâls u u.u'!s 1959 labilmek filmin daha önce, mey- £i memleketin dışında “Tepe- 'm. dı- nleketlerden törler fılmm daha önce İnqıltme di şında gösterildiğini leri sürerek iti- raz ettiler. İngilizler ise, filmin fes- tival jcin seçilmeden önce yabancı ülkelerde gösterilmediğini bildirdiler. Festival komitesinin kararıyla *'Te- pedeki oda” festival dışı bırakılmak- tan kurtuldu. Genc İngiliz rejisörü Jack Clayton'un ikinci uzun filmi o- lan “Tepedeki oda", vükselmek için her çareyi göze alan bir delikanlının hikâyesini anlatmaktaydı. İngiliz si- nemasının -sansür bakımından. şim- diye kadar meydana getirdiği film- lerin en atılganı sayılan filmde York- shire'deki kücük bir şehre gelen de- Pkanlı -Laurence Harvey-, zengin bir sanayicinin kızını -Heather Se- O. Welles “Comrulsion” da En İi oynuncu adayı ars. iğfal etmekte, sonra kendis:n- den yaşlı ve evli bir Fransız aktri- siyle -Siımone Signoret. sevişmekte, fakat somında., zenginliğe kavuşmak için sevdiği kazlını bırakıp veniden #anavicinin kızına dönmektedir. Bir yandan aşk sahnelerinin, Lotis Mal- le'in “Les Amants - Âşıklar"ını an- dıracak kadar citretkârlığı, diyalog- İarımır İngiliz sansüründen ş:mdiye kadar gecebilenin en gerceği olması, bir vandan oyuncuların basarısı -S. Siğgnoret daha şimdiden kadın oyun- cu milkâfatına en ktüvvatli namzet- tr>, bir yandan da filmin başından sonuna kendimni duvuran reji ustalı- Bi Ve “Tepedeki oda”, — İngilizlerin uzun zamandan beri — milletlerarası festivallerde kaybettiği yeri yen:den kazanmasına yol açabilecek bir eser- di. - reye girmeğe büyük ehemmiyît. 4 « Festivalin Üçüncü günü, b.r proğ- ram değişikliği he Arjantin mmi 4 ine alınan “Günah- Ü. Maresal Çan Kay - Şek'in For- moza aıdasından gelmişti ve oldukca iptida) bir eserdi. Çin - .kiPon Ga- Vaşı sırasında, çarpışmalara katılan bir vatanseverin geride kalan sşeht karısının, cetecileri kurtarmak için namusunu feda edışmt anlatıyordu. Film an b n artık rasttanmı- yan atkuyrutu sach eski Çinli tip- lerini göstermesivle seyircileri oya- 1 una karşılık suvarede göste- rilen Çek filmi “Touha - İstek", d- mulmiyan bir başarı kazandı. F'l- ntin uyandırdığı şüphe, dört ayrı hi- kâyeden meydana gelimesiydi. Fakat genc rejisör Votech Rasny, birbi:rin- den ayıı bu dört hikâayeyi aynı şiir havası icinde b rleştirmeğe muvaf- fak olmuştu. Hikâyvelerin ancak hı- rini seyretimek niyetiyle — gelen se- yirciler. hayatın sırlarını öğrenmiye calışan küçlik cocugım hayatın da- da çok suüni taraflariyle ilgilenen gencç kızın. bağımsızlığı ancak calış- mada bulan genç kadının ve çocuk- Jarını yavaş yavaş kendinden uzak- laştığını gören yaşlı annenin hikâ- yelerinin başından sonuna kadar seyrettiler bi Welles'in başarısı F estivalin dördüncü gününlün kah- ramanı, Orson Welles'ti. Oynadı- &1 “Compulsion” filmini sevretimeğe gelen Welles. filmin sonunda hay- ranlarının elinden güç kurtuldu ve ;ancak Darryi F. Zanuck, Françoise "Sagan ve Juliette Groco ile, selâme- ti arka kapıdan ııvısmakta buldu. Richard — Fleischer'in — çevird gi “Compulsion - Zorlama < Meyer Le- vin'in “asrın dâvası” diye adlandı- rılan Leopold , Loeh cınayet dâva- sını anlatan aynı addaki romanın- dan alınmıştı. Chicago'nun en Zen- Bin ailelerine mensup. son derece Ze- ki iki Üniversite öğrencisinin. "ba- sit" insanlara üstünlüklerini göster- mek icın sebepsiz yere işledikleri bir cinayeti -cıinayetin kurbanı yine Zen- &in bir aileden ve suchulardan birinin akrabası olan 11 vasında bir erkek çocuğuydu. anlatıyordu. — Filmin ilk yarısı cinayetin tasarlanışı, — işleruşi e meydana cıkarıhşını göateriyor, ilenei yarıdan itibaren, çocukları 1- damdan kurtarmak için zamanın en Ünlii avukatlarından Clarence Dar- row'un -filmdeki Aadıyla — Jonathan Wılkes. -ıarfettığı gayreti anlatıyor- Trow'un bu mahkemede yap- tıgı ve ölüm cezalarına karşı en kuv- vetli savunma diye bilinen uzun ko- nuşmasım Welles bilyük bir belâgat- le tekrarlıyordu. Welles'in Darrow"'u tanıması da -“Darrow aile — dostu- muzdu aynrı zamanda —Amerikanın görd! son humaniste'ti”. bir film (:) itin son derece güc olan bu uzun k9 nuşma sahnesini, soluk — kesici hale getirmekteydi. Prodüktârter'nin ditte bulunduğu -festivallerde #