İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Kalkınma “Külliyen uydurma” 3 alan haber yazanlara ateş püs- kürmekle vaz;felı Zaferde geçen haftamn sonunda Cuma günü, meş- hur yalanlama Iarda biri cıktı. Zafer, qelâhıwtlı zevat” ile temasx etmiş ve bir gazetelerde çıkan “Üç fabrikasının -ki Adana, Çankırı ve Ankara fabrika- larıdır- inşaatı durduruldu” haberi- nin “külliyen uydurma"” olduğunu bgrenmıştı Bu selâhiyetli —zevata tamonu fabrikalarının mşaaıı “sü- ratle” devam ediyordu “Sanıldığı ve yazıldığı gibi (_,unknıda şeker fabnkası inşaatı yo Bu topyekün tekup tabıı ki mu- tad “uydurulan bu yalanla hangi gayeye hizmet olunduğu v.s, v.s,” cümlesiyle son buluyordu. Yalnız İstanbul gazetelerinin haberine “kül- liyen uydurma” sıfatını kolayca ta- kıveren selâhiyetli zevatın — tekzibi, i. Evvelâ Ekim- am ziraatine müsait şartların — vÜcudu, şirketimiz tarafından senelerce Üe- vam ettirilen etüdler ve araştırma- lar ile tesbit edilmiştir” buyurmuş- tu. Fabrika 200 bin ton şeker ka- ışı, 100 bin ton pancar işliyebile- cekti. Maliyeti 8 milyon dolar dö- viz hil 55 milyon lira idi. Hattâ şeker kamışının “bagas” denilen ka- hntılarından selüloz. yapmak için Tarsusta bir kâğıt fabrikası kuru- lacaktı. Peki Adana ve Tarsus hal- kına seçimlerden evvel — vaadedilen ? Tekzipçi- ler bu hususu meskut gecmeyi ter- cih ediyorlardı. Zira İstanbul gaze- telerinin “külliyen yalan” i haberinin hic değilse Adana fabri- kası için doğru olduğunu cok iyi bi- liyorlardı. Gerek Adana Şeker Fab- rikası, gerek Tarsus Kâğıt Fabri- kası projeleri şimdilik dolaba kilit- lenmişti. Şirketinin 1959 raporunda bu husus lisanı münasiple ifade olunuyordu: “Adana Fabrikasının rantabi olabil- mesi icin, bidayette günde 1200 ton pancar ve 2000 ton kamış isl yerek yılda 26 bin ton civarında şeker ve kamışın “bağas”'ından da kâğıt is- r netice alınamadığı için, fahnkamn yalnız kamış işliyecek ge- AKİS, 14 MAYIS 1959 Ti ) Şeker Fabrikaları Anonim * Baha Tekant Anlat beyim, anlat!.. kilde tesisi hâlinde yılda — alınacak şeker miktarı 14 bin tona inhisar edeceğinden, bu miktar istihsal fab- rikanın tesisi için lüzumlu — 198.815 bin liraya -ilk maliyet tahmini 55 “milyon Lraydı. kıyasla cok — düşük olarak mütalâa edilmiştir. , pancar şekeri fabrikaları için düşünülen dahilf imalâtın kamış şekeri fabrikasında da ayni nisbeti muhafaza etmesi imkânsız — bulun- maktadır. Diğer taraftan, bu fabri- ka ile brlikte kurulacak kâğt fab- rikasının komple olarak hariçten ge- tiıilmesi zarureti dolayısile dış tedi- vevı 58. ceman 00000 lırahk bir yatırıma ihti- yac gösterdiğinden Adana fabrikası icin 313.915.000 lira — tutarında bir emestısmana ıhtiyaç bulunduğu tes- bit edilmiştir' İşte bu sebeple. Adana fabrika- sının ikmali -eğer tamamiyle vaz- geçilmemişse- uzun yıllar için tehir e- dilmiştir. Şimdilik kışlık pancar ye- tiştirilmesi denemeleri ve en iyi ka- miış cinslerinin tesbitiyle iştigal olu- nacak ve “cok y bir yatırım ile taahkkuk ettirilebilecek fabr.ka- nın tesisi itin Mmuktazi — finansman imkânlarının temini ve kati rantabi- lite hesaplarının yeniden tesbiti” dü- şiinülecektir. Yani tekrar başlangıç noktasına gelinmiştir. İşte kalkınma nutuklarında adı çok gecen Adana Şeker ve Tarsus Kâğıt Fabrikalarının" hıkâyoaerrmhı- dan ibarettir. Şimdi gok-lım ('an!un Ş rikasınıp hikây Tekzıpcıler bu hususta "samldığı Ve yazıldığı gibi fşbrlkası xer Fab« ker fabrikası hıkâyesı vardır. Masgee T de Adana fabrikasının teme- h atılırken Faha Tekânt bu mevzua dokunmuş ve “yakın zamanda inşa- atına gececegınvız Çankırı Şeker Fabrikası tâbirini kullanmış- tır. Meşhur Zafer, fabrikanın 1959 yılında hizmete açılacağını bile söy- Jemiştir. Fabrika 35 milyon liraya mal olacaktı ile "Boyle b.r inşaat yok” diyebil- mektedirler nra 1960 yılının sonbaharında on- sekizinci şeker fabrikasının tesisleriyle Ankarada çılması merasimin inayetiyle hep birlikte teııt edece- ğiz” dediği halde, a bu me.- rasim yapılamıyacaktır. Son duruma göre -yeni değişiklikler olmazsa- Ankara ve Kastamonu fabrikaları, “kademeli olarak 1961 yılında işlet- meye acılacak şekilde programlaştı- rılmıştır”. Hâlen bu fabrikaların “zi- mış ve buralarda bir kısım sosyal tesislerle, yollar, ler, su şebekeleri vesairenin inşası- na başlanmıştır”, Yalnız tesislerin vazgeçilerek tesislerin içeride im yolları aranmış, t Demir Yol- ları ile temasa xecılmıştır Tabii ki bir de- Ne netice verece- ği meçhuldür. Netice pek müsbet ol- azsa Ankara ve Kastamonu fabri- kalarının 1961 de dahi bitirilmesi mümkün olmiıyacaktır. İşte “külliyen yalan” — idJiaları görülmemiş kalkınma hikâyes sine bu- gün kalkınma nutukları çekenler bi le ınîmamaktadı '. İo—’