YURTTA OLUP BİTENLER Millet Laçka mef humlar | ktidar edebıyatçılarının lısanıyla bir müddetten beri memiş- ler Diyarı" halıne gelen Türkiyede bu hafta, dunyanın başka memleket- lerinde kik; hâdise cereyan etti. Başbakanından Muhalefet liderine gazetesinden rad- an milletvekiline yosuna, — Bakanınd. herkes "Ihtılal"den bahsetmeye baş- ladı. öyle imalı veya kapalı tarzda degıl Başbakan — doğrudan doğruya "Muhalefet ihtilâli tahrik edıyor dedi ve kelimesi kelimesine "yurdumuzda da bir serdengeçtinin harekete geçmesını kışkırtmak iste- mektedirler" diye devam etti. Zafer manşetinde, grena Adnan Menderese ızafeten Muhalefetın Iktıdar lıderlerı için "B 1 da öldürecek er- seri çıkmayacak mı'?" dedıgını ılerı sürdü. Radyo bir günde bir kaç de- fa, mukni sesli spikerler vasıtasıyla, idam sehpalarından dem vurı Mu- halefet — liderine — gelince, lsmet İnönü bunlara verdiği tok cevapta ihtilâlin bazen de insan hakları dı- şında iktidar sürmek isteyen siya- set serserilerinin eseri olabileceğini hatırlattı ve bir memlekette idam sehpaları kuruldu mu oralarda kim- lerin sallanacağının 'bilinemeyeceği- ni ihtar etti. İktidarın sözcüleri, Mu- halefetin sözcüleri, müstakil gazete— ler çarşaf çarşaf Turkıyede bir ihti- lâlin hazırlanmakta olup olmadığı- nın münakaşasına koyuld lar. İhti- mal ki tarihte böyle bir hâdisenin emsali yoktur ve laçka edilmesi ca- iz olmayan “"ihtilâl”, — "Suikast", "Serdengeçtilerin hareketi" mefhumlar hiç bir bol şekilde ağızlara sakız yapılma- mıştır Zira dünyanın her tarafında böy- le bir teşebbüs hakikaten varsa Par- ti kongrelerinde Başbakanlar değil, mahkemeler ve silâhlı kuvvetler ha- rekete geçer, hâdise bastırılır, mese- lenin hakiki mahiyeti anlaşılır Yoksa mesul şahıslar mesuliyetsiz lâflar sarfetmezler. Çünkü mefhumlar oynanması caiz olmayan tehlikeli ve ne şekilde tepeceği meçhul silâhlar- dır, onların duvarlarda asılı kalma- sı memleketlerin, — milletlerin men- faati icabıdır. Demokrasi Kuğunun şarkısı u haftanın basında salı günü. An- Bkara öğ emeğini Çiftlikte yemek ısteyenler İstanbul yolunun üzerine çıktıklarında son derece ga- rip bir manzarayla karşılaştılar, içi silâhlı inzibat erleriyle — dolu cipler ortada harıl harıl dolaşıyorlar, yol kavşaklarında polisler bekleşiyorlar. 4 ten — görülmeyen bir . a emniyetin trafik arabaları kenarda duran bir taksi gördüler mi hem onun yanına gidiyorlar ve şoforden yürümesini istiyorlardı. İşaret me- murları inanılmaz nısbette arttırıl- mıştı ve üstelik halleriyle "ben poli- sim" diye bağıran bir takım siviller halkın arasında göze çarpıyordu. Sa- 13'den itibaren tedbirler büsbü- tün sıkılaştırıldı. Yollarda âdeta kuş uçurulmuyordu Şehrin içinde ve dışında bu ha- zırlıklar tamamlanırken çiftliğin bi- raz ilerisindeki Etimesgut askeri hava meydanına Çubuk 05 işaretli uçak indi. Kapılar açıldığında, ,için- de Hava Yolları hosteslerinin hiz- met ettikleri askeri nakliye vasıta- sından Cumhurbaşkanı — Bayar ve Meclisten kongreye Her şey geçen haftanın son günü, gecenin oldukça ilerlemiş bir sa- atinde, Balıkesirdeki Emek sinema- sında başladı. Sinemada D. P. il kongresı yapılıyordu. Salonda dört yüz kadar delegenin yanı sıra çok kalabalık dinleyiciler vardı. O kadar ki geniş sinema büyük çapta bir ha- mamı andırıyordu. Her taraf doluy- du. İğne atsan muhtemelen yere düş- mezdi. Saatin dokuzu geçtiği bir sırada Başbakanın konuşacağından — artık ümidi kesen bazı kimseler salonu terketmeye başlıyorlardı ki ön sı- rada oturan Adnan Menderesin kür- süye çıktığı goı'uldu Başbakan salo- na bir müddet evvel gelmiş, konuş- Adnan Menderes Balıkesirde konuşuyor Konuşmasının esiri oldu Başbakan Menderes çıktılar. Başba- kan son derece yorgun ve endişeli görünüyordu. Resmi plâkalı otomo- biller ve bayrak direği taşıyan Cum- hurbaşkanlığı Cadillac'ı meydanda hazır bekliyord Devlet büyükleri refakatlerındekı “zevatla birlikte a- rabalara bindiler ve — sımsıkı tutul- muş yollardan süratle geçerek şehre girdiler. Tedbirler ancak kafile geç- tikten sonra kaldırıldı. Fakat bu ted- birleri görenler kendi — kendilerine sorma geri, kalamadılar: Bunlar, bazı İktidar büyüklerinin içinde bu- lundukları havanın sebebi midir, ne- ticesi mi? Bu hafta bu sual iç poli- tikanın büyük tartışmasını teşkil et- ti. ması için yapılan ısrarlar karşısında son derece yorgun, bitap olduğunu söylemiş ve delegelerin sozlerıne de- am etmelerini istemişti. ları din- leyerek, böylece dinlenecekti. Fakat kongrenin — kapanmasından — evvel kestane fişeği patlamasını andıran bir kaç alkış sesının arasında Genel Başkanın mikrofon başına geldiğini görenler çıkmaktan vazgeçip derhal yerlerine oturdular ve başlayan te- zahürata katıldılar. Başbakan konuşmasına sakin girdi. Evve gun, kendi tabırıyle bıtkın bulundu gunu anlattı. Kısa konuşacaktı. Va kit ilerlemişti. Hiç kimsenin taham mülünü suistimal etmek İstemiyor AKİS, 13 EYLÜL 1958 oldukça adar