meydana getiren unsurların tatmini, O topluluğun rahat işliyebilmesi için şarttır. Yoksa —aslında, — sakat ve yanlış kurulmuş, organlarına çahş, ması için gereken önem ye imkan verilmemiş bir makinenin çalışması mümkündeğildir. İleri sürülen bu türlü sebep ve türlü fikirlerden hep- sinin de haklı olduğu noktalar inkâr edilemeyecek kadar Islahatçı ne yapa S ehır tıyatroları gerçekten ıslah dilmek — isteniyorsa, işi geçici hal şekıllerıne bırakmayıp kökten bir tiyatronun gerek statü, gerek disip- lin ve gerek sanat anlayışının ob- jektif bir gözle incelenmesidir. Şehir Tıyatrolarındık belkı bir di- sıplınsızlık be bozukluk mevcuttur. Be lkı statunun eksik ve boş tarafları daha dogrusu tıyatro— li kifayetsizdir. Belki, fazlalıklar mizlenirse ışler iraz daha iyileşe- bilecek, oturduğu yerde maaş alıp dublaj salonlarında dolaşanlar kal- mayacaktır. man herkes provaya vaktin- de gelecek, rollerini iyi — ezberliye- cektir. Ama bu Şehir Tiyatrolarının düzelmesi, tutması gereken yola yö- nelmesi mi demektir? Tiyatro ken- di disiplin ve çalışma düzenini biz- zat idare etmeyecektir. Böylelikle bu tarzın mahzurları, yani karşılık- li 'kayırma ve müsamaha ortadan kalkacaktır. Beklenen disiplini ku- racak tek el bunların hepsini nasıl halledecektit? Disiplinsizliğin neden- lerini hangi esaslara göre ayıracak- tır? Hangi tedbirlerle yeni bir disip- lin, bir sanat disiplini kuracaktır? Disiplinin temeli olacak bu tek el kim olabilir? Sanat yeterliği ne dere- ceye kadar etraf ındakileri tatmin ede bilecektir? Eğer tiyatronun ıçınde böy ir kimse var idiyse uhsi tuğrulun ayrılmasından bu güne ka- dar geçen zaman içinde kendini gös- termeli değil miydi? Oysa bu süre- de her geçen gün devamlı olarak ge- riye gidilmiştir. Oynanacak — piyes bulamayıp vodvillerle vakit geçiril- miştir. Bir piyes oynanırken ondan sonra neyin oynanacağı bilinmemiş- tir. Çünkü pıyes bulmak zordur. İyi oyuncu olmak, iyi tiyatro idarecisi olmak demek değildir. Bir tiyatro idarecisinin vazifesi gazetelere "bi- ze piyes gönderin" diye ilân verip,, sonra bu zor, bu müşkül işin meyva- larını beklemek değildir. Bir tiyatro idarecisi piyes aramalı ve bulmalıdır. unun için de dünya tiyatrolarının gidisi ile ilgilenmek gerektir. Şehir Tiyatrolarının başına bu i- şin tecrübe bir zihniyet ve kültür meselesi olduğunu — anlamış, dünya tiyatrosunu ve meselesini bi- len, bir Şehir Tiyatrosunun -toplum ıçınde ve öteki tıyatrolar yanındaki durumunu kavramış bir insan geti- rilmelidir. İşte o zaman 80 kişilik kadronun az bile olduğu 10 se- nedir yapılan işlerin yetersızlıgı ve gülünçlüğü meydana çıkacaktır. AKİS, 13 EYLÜL 1958 n Er-, KİTAPLAR BELÂLI YER (Erkskine Cadwell'in romanı Çe- virenler: Halis Acarı, H. Lütfi Ak, Dost Yayınevı, Seçme ünya Ro— manları dizisi a İşik Matbı ası 19568, 194 sayfa cıltlı 600 kumş) E rkskine Cadwell Türk okuyucusu tarafından yakından tanınan bir yazardır. Dilimize — çevrilmeyen ro- manı yok gribidir. o kadar ki, Dost Yayınevi dahı onun bir kitabını oku- yuculara sunarken dilimize çevril- memiş bir eserini — bulamadığından olacak, vaktiyle de Halis Acarı ve Lütfi Ak tarafından tercümesi ya- pılmış bir eseri yeniden — yayınla- mıştır. Dılımıze "Belâlı Yer" adıy- la çevrilen "Tragic Ground"un bu ikinci tercümesi, — birinciye nazaran dilde sadeleşme bakımından hayli ileri bir Öörnek — maliyetini göster- mektedir. İngilizce aslı ve M. Edgar Coindreau'nun fransızca tercüme- siyle de — karşılaştırılarak — dilimize çevrılmış olan bu eser, türkçeye çev- rilmesindeki, — bütün — titizliğe rağ- men, ne kadar yazıktır ki Caldwell'- in hemen bütün eserlerinde olduğu gibi yüksek bir edebi kıymet arzet- mez. Zaten Aanerikada sıra ya- zarlarından bir gömlek daha yukar- da bir yer işgal eden Caldwell, ne- dense memleketimizde hak ettıgın den çok daha ileri bir mıştır. i cıları ile bir mukayese yapmak ge- rekirse Cadwell'i meselâ bizim. Mah- mutlarımızdan, — Kerime Nadırlerı— mizden daha ileri bir safta saymak haksızlık olur. nun tek avantajı, genış bir okuyucu kütlesinin var ol- uğu Amerikada bu okuyuculardan büyük bir kısmım kendisine çekebil- mesidir. Dilımıze Din Ticareti, Bayırdaki vs. gibi çeşidli adlarla çevrilen eserlerınde olduğu gibi Belâlı Yerde de Cadwell, daha ziyade fakir Ame- rikan halkının, alt sınıfın mecraları- nı anlatmaktadır. Bir hayli alaycı bir dille kaleme alınmış olan Belâlı Yer, bir Güney Amerika — şehrinde, bir gecekondu mahallesinde yaşayan bir ailenin hikâyesini dile getirmek- tedir. Bir anne ve baba ile iki geliş- miş kızdan teşekkül eden bir alla Kuzeyden sırf iş buldukları için Gü- neydeki bir kasabaya — gelmişlerdir. Ancak Güneyin sert havasına alışa- mayan ailenin dişisi kısa bir zaman- da hasta olur. Baba, harbin sona er- mesi üzerine çalıştıgı fabrika kapa- nınca işsiz ka u arada oturduk- ları gece kondu “mahallesinin günden güne düşen ahlâk — seviyesinin kur- banı olan Douthit ailesinin küçük kızı komşuları olan bir adam tara- fından iğfal edilir ve günün birinde e evden kaçarak kötü yola düşer. Büyük kız ise, zaten ailenin' yanın- da oturmamakta ve haftada bir defa gelerek kazandığı paradan muayyen bir kısmım' annesine babasına bırak- maktadır. Bayan Maud Douthit has- talığı dolayısı ile içkiye benzeyen bir cins kuvvet şurubu ile yaşamak- ta, şayet bu ilaç bulunmazsa krizler geçirmekte ve zavallı kocaya saldı- rıp etmediği eza ve cefayı bırakma- maktadır. Bu arada sefalet ve pa- rasızlık içinde geçen günler, Kuzey- den gelmiş hemen bütün aileler gibi Douthit ailesini de önü alınmaz bir gurbet acısına atmıştır. Günün birinde baba Spence Do- uthit kötü yollar: sürüklenen kü- çük kızını aramaya çıkar. Şeh- rin bir başka mahallesindeki kö- tü kadınların kamp kurduğu eylere gider. Ancak o ana kadar bu tip yerlerden uzak kalmış bir insan olan Spence orada, ne yapmağa geldiğini unutup cebindeki bütün parayı ye- dırır Kızını da bulamadan geri dö- arada küçük kızın kötü yol- lara duştugunu gören Toplumsal Yardım Kolu adındaki bir kadın ce- miyeti de küçük kız Mavis'in bu yol- dan çekilip kurtarılması için babayı tazyika başlamıştır. Tam bu şırada da kız kalkar eve gelir. Ama artık Maviş eski Maviş değildir. O tama- men değişmiş, yaşadığı hayatın şart- larına uymuştur. Onun evine dönüp annesinin babasının dizlerinin dibin- de oturmasını beklemek sadece bir safdillik olur. Nitekim — Maviş kısa bir zaman sonra yeniden evden ka- çar gider. Bütün bunlar olurken, be- ri yanda da büyük kız, kendısıne memleketlileri — olan bır koca bul muştur. Onunla evlenip, kalkar bü- tün Poor-Boy'luların — özlediği şeyi yapar, kendi memleketine döner. Bu ayrılış da geride kalan anne ve ba- ba için büsbütün bir yıkım olmuştur. Ancak bu' arada Toplumsal Yardım Kolunun iyi niyetli bir üyesi onlara elinden gelen kolaylığı gösterir. Kız- ları Mavis'i de alarak memleketleri- ne donebılmelerı için cemiyet kasa- sından bir para ayırtır. Fakat bu sefer de Spence'in bu parayı çar çur edeceği tutar, memleketlerine gidemezlei. Ancak Toplumsal yar- dundaki genç kadın bir kere daha -bu sefer kesesinden- yol parasını verir de Douit'ler, Mavis'i arkada bırakarak da olsa— memleketlerinin yolunu tutarlar. Hayli basit olan mevzuu son de- rece canlı bir şekilde islemiş olan Caldwell'in bu romanı, denebilir ki romanlarının en guzelle inden biri- dir. Hele tercümesinin de son dere- ce dikkatle hazırlanması ve Dost yayınevinin bu kitap için hususi bir itina göstererek. Belâlı Yeri nefis bir cilt içinde piyasaya sürmesi ese- rin okunma şansım büsbütün arttır— mış. Can sıkmayan ve — okuyuc yormayan bir roman olarak Belalı Yer, her cins okuyucu işin çekinil- meden tavsiye edilebilecek bir eser- dir. 33