MUSİKİ Besteciler Vaughan Williams öldü V aughan Williams'ın yenı bitirdi- i dokuzuncu — senfonisinin, Sir Adrian Boult idaresinde ilk defa ola- rak plag kaydedilmek üzere çalı- nacağı gunden bir gün — öncesiydi. Besteci o gün çay vaktini, tavsiye almak için kendisini ziyaret eden bir İsrail bestecisiyle, — Londranın Regentf Park'ındaki — evinde geçir- mişti. Ertesi gün, plâk alma stüdyo- sunda bulunacaktı. kşam yemek vaktinde, bir fenalık geçirdi. 80 ya- şındayken evlenmiş — olduğu, ikinci karısı Ursula'ya, kısık bir sesle, ne- fes almakta güçlük çektiğini söyledi. Az bir zaman sonra, İngilterenin en değerli çağdaş bestecisi sayılan 8 yaşındaki Ralph Vaughan Williams hayata gözlerini kapamı Vaughan Williams, Gloucestershıre da — doğmuştur. Bir papazın udur. Varlıklı bir ki- şi okluğu ıçın hiçbir zaman, profes- yonel hayatında hızlı hamleler yap- ma ihtiyacım duym Ö Lo rada Kraliyet Musıkı Kolejınde, son- ra da Almanyada Max Bruch'un ya- nında musiki eğitimi gördü. Genç Va- ughan Willams, kendine has bir mu- siki dik arayan bir besteciydi. Musiki çevreleri, dünyada — Ralph Vaughan Williams adında bir besteci olduğu- nun ancak, 1907 yılında -3Syaşınday- ken- Walt Whitman'ın metinleri ü- zerine yazdığı "Bilinmeyen Bölgeye Doğru" adlı kantat ilk defa icra edil- diğinde farkına vardılar. Bestecinin ilgisi, eski İngiliz musikisine bilhas- sa İngiliz folkloruna — bağlıydı. şti. 1872 yılında Tuba ve armonika konsertoları V aughan Williams'ın — musikisi bir yandan yirminci yüzyılın şivesiy- le konuşurken, öte yandan -bilhassa modal grameri bakımından- ortaçağ havasım aksettirmekten — geri kal- maz. İngiliz geleneklerine ve yurdu- nu temsil eden herşeye olan baglılı— ğı, yalnız İngiliz halk ve eski sanat musikisini üslübuna sindirmiş olma- sı bakımından değil, eserlerine seç- tiği konularda da kendini — hissetti- rir, İngilterenin tabiatı, tarihi, Lond- ra sahneleri, sokakta çiçek satan bir. kadın, bir köşebaşı — meyhanesi eserlerinin konulan — arasındadırlar. Fakat Vaughan "Wiliams, bu gibi sahneler, olaylar ve durumlar karşı- sındaki , intibalarıni, duygularını, şahsına ait bir anlatışla dinleyiciye sunar. Anlatış uslubuyla çağdaş İn- giliz sanatından çok. Romantik İn- giliz şairlerine yaklaşır Vughan Williams. ağız armoni- kası ıçın Romance, yahut bas tuba için konserto gibi alışılmamış çal- giılar için de eserler, yazmıştır. Son Yıllarda kulağı ağır işitmeğe başla- mıştı ve eserlerinin icralarını işitme- yi kolaylaştıran bir aletle dinliyebi- liyordu AKİS, 13 EYLÜL 1958 Operamız Yeniden Doğacak mı? İlhan K. MİMAROĞLU F rtmna dinmiştir. Gök berraklaşıyor. Güneş doğmakta. Yeni bir gün başlıyor. Musiki hayatımızla ve lirik sahnemizle ilgili çevre- lerde yıllardır beklenen duruma artık varılmıştır. Devlet Operası ile Devlet Tiyatrosu ayrı birer Müdürlüğe bağlanmış, operanın başına meslekten bir sanatçı -Necil Kâzım Akses- getirilmiş, opera ve bale sahnelerimizi düştükleri uçurumdan kurtarmak için ehil yabancı us- taların yardımına nihayet başvurulmuştur: İngiliz Krallık Operası rejisörlerinden Peter Potter Ankaradadır; Krallık Balesi idarecisi Da- me Ninette de Valois ile günümüzün en ünlü opera adamı Carl Ebert bugünlerde, kısa bir süre için olsa bile, Ankaraya geleceklerdir. Yeni opera müdürünün vazifesi, hem pek kolay, hem de son dere- ce çetindir. Necil Kâzım Akses gerçi, gevşek davransa bile, ilk ağız- da operamızı, son altı yıl içinde düştüğünden daha yukarı bir duruma yukseltebılecektır ne de a, opera dilinden anlıyan bir musikişinas- tır ye ustelık, iyi bir idareci olarak tanınmıştır. Ne var ki Bay Akses- ten beklenen yalnız, yaraları sarmak, delikleri yamamak degıldır Her halde yem mudur, ilk mevsimini, daha çok bu işlerle geçirecektir; al- tüst edilmiş bir temeli sağlamlaştırmadan yeni bir bina çakılamaz elbet. Fakat Bay Aksesten ilerisi için asıl beklenen, Türk Devlet Ope- rasını, Batının ileri gelen opera kumpanyalarının sevıyesıne yükselt- me amacını gözeten, en ufak, teferruatına kadar titizce hazırlanmış uzun vadeli bir plâna bağlı, ıhtıyat ile cüreti birleştiren kesif bir çalışmadır. Öyle gorunuyor ki Bay Akses, opera idareciliğinin — meselelerini, repertuardan gişeye, sahneye koyuştan prova programlarına kadar, yeni baştan ele almak zorundadır. Bir mevsim boyunca — oynanacak eserlerin listesini en geç bır yıl önceden kararlaştırıp ilân etmeyi, bir opera teşekkülünün kültür yayma vazifesiyle alâkalı olarak bu listenin imkân nisbetinde çeşitli okulları ve çağları temsil eden eser- lerden meydana gelmesini herhalde göz önünde tutacaktır. Umuyoruz ki "Tosca", "Rigoletto", "Cavalleria" gibi repertuar operaları yanında bir yandan çağdaş opera, öte yandan normal repertuar dışı eski opera konularım da ele alacak, bu ara normali repertuar operaları arasında bugüne kadar sahnemizde tek bir Wagner, ya da Richard Strauss oy- nanmamış olduğuna hesaba katacaktır. Herhalde Anadolunun yıllar- dır operadan mahrum kalmış olduğunu da unutmayacak, imkân ve za- man uygun olduğu takdirde büyük kadrolu .operaları Anadoluya gön- derecek fakat daha çok. Devlet Operası kadrosunun "yedek şarkıcı ' nden faydalanarak, küçük kadrolu, çoğunlukla modern "oda operaları yla sık sık turneye çıkılmasını sağlıyacaktır. Güveniyoruz ki Necil Kâzım Akses, bilhassa repertuar operaları- nın yazıldıkları dilde oynanmasını da teşvik edecek, bunu hem kadro- sundaki şarkıcıların dünya piyasasında geçer birer profesyonel olarak gelışmelerı için, hem dış ülkelerden artık daha sık gelmelerini diledi- ğimiz şarkıcıların bizim sahnemizde karşılaşacakları dil uyuşmazlığı- nı ve bir operanın yarı Türkçe yarı Italyanca oynanması gıbı konuk durundan önlemek için, hem -en öne mlısı eserlere saygı için ya- pacaktır. Türkçe opera yoluna ancak, rda sözünü ettiğimiz, kü- çük adrolu, modern "oda" eserlerınde gıdılmesımn doğru olacağına ınanıyoruz Yi müdür, dış ülkelerde dikiş tutturamamış, zevksiz ve bece- riksiz rejısorler dekoratörler ve orkestra şefleri yerine büyük şöhret sahibi olmasalar bile, güvenilir sahne adamları ve musikişinaslar ge- tirtmek, bunları seçerken de -diyelim ki Ebert gibi- piyasayı tanıyan kişilerin tavsiyelerine dayanmak lüzumunu şüphesiz ki hissedecek, he- le muayyen bir milletin sanatına karşı körükörüne sempatilerden ka- çınacaktır, öte yandan operanın tiyatro olduğunu herhalde unutmıya- cak, başlıca Türk tiyatro rejisörlerine -şüphesiz ki musiki idarecile- rinin yardımıyla- opera sahneye koyma fırsatım verecek, ileri gelen ressam ve mimarlarımızın dekor hazırlama — hususundaki — işbirliğini sağlıyacaktır. Necil Kâzım Akses bir bestecidir. Bestecilerimizin dertlerini çok kişiden daha yakın tanır. Bir memleketin resmı opera teşekkulunun o memleketin bestecilerine seslerini duyurma imkânını verme mından ne derece faydalı olabileceğini pek ıy bilir.. Umuyor kı Türk opera besteciliği Akses çağında gelişecektir; bestecilerimiz lirik sahne için eser yazma yolunda teşvik göreceklerdir, hattâ — sipariş alacaklardır Operamız yeni bir çağın eşiğindedir. Necil Kâzım Aksese, Türk operasını yemden hayata kavuşturma yolunda başarılar dileriz.