SS <M E M A Yazarlar Üçüncü adam Ütün dünyada olduğu gibi Türkli- ye'de de en yaygın eğletnce vasıta- sı sinemadır. Her yıl, otuz milyonu aşkın bir seyirci kütlesi, iki yüzden fazla yerli ve yabancı filmi seyretmek için sinema kapılarını aşındırır. Fa- a bundan yedi yıl kadar önce “Vatan” gazetesi - yine dünyanın her yerinde olduğu gibi - bir film sadece bir eğlence olarak sayfalarında yer ılgılenmez şmiş olmalı ki, hez: zaman bırbırlermı taklitte yarış c- filmler arasında bir seçme yapma- sı için kendisine yardım edilmesi- ni istiyecekti. Bir sinema seyircisi- nin günlük gazetelerdeki film tenkid- lerinden beklediği ilk vazife buydu. Sinemayla yakından ilgilenen seyir- ci ise, gördüğü film hakkında ken- di fıkırlerıyle tenkidcininkileri karşı- laştırmak, birleştikleri ve ayrıldıkla- rı noktaları anlamak isterdi. Sinema eserini meydana getiren yaratıcılar!a bu eserleri seyredenler arasındaki köprüyü, sinemanın üçüncü adamları olan bu film tenkidçileri meydana ge- tirmekteydi Çetin Dir meslek ündelik gazetelerdekı kidleri, fılm ten- kollarıyle bııleştıklcn ve ayrıldıkla- .__F &. İ ae | * 4 96 Şi İ K VN Pkr v 5 Halit Refiğ ve Nijat Özön Tenkidde işbirliği den gazeteler bu sefer hiç bir ha- rekette bulunmamışlardı. Bunun Ü- &a “tek başına bu işe am etmenin mânasızlığını” belir- terek film tenkidleri sütununu tatil etti. Fakat çok geçmedi. Bu hâdise- den birkaç yıl sonra, film tenkidle- ri yavaş yavaş gazetelere yerleşme- £e başladı. Geçen sine mevsimin- de ise film tenkıdlerı ıcm yer ayırmı- yan belli başlı gazete, henen hiç yok denecek kadar azdı. Aslında da bun- dan tabii birşey olamazdı. Zira gün- ük gazetelerdeki film tenkidleri ha- kiki bir ihtiyacı karşılamaktaydı. Bü- yük şehirlerdeki halk, her hafta bir düzüneden fazla yeni filmle karşı- Jaşıyordu. Bunların hepsini birden görmesi imkânsız olduğuna göre, S, ? EYLÜL. 1957 j * — rı noktalar vardı. Gündelik gazeteler- de film tenkidiyle uğraşan yazar, ba- zı noktalarda öbürlerinden daha e verişli bazı noktalarda da elverişsiz durumdaydı. Gazete tenkidcisinin en büyük avantajı, hiç şüphesiz, okuyu- cuyla daha yakın, daha sürekli bir temas halinde olmasıydı. Her hangi bir sinema eseri, bir sineme hâdisesi üzcrinde. sıcağı sıcağına durabilir- di. ptığı iş bakımından. çok kere, seyırcıler arasmda daha “dikkatli se- s“ı kında daha geniş “bılgıll seyırcl" olması, onları sinema tenkıdcilerlnm hepsın n daha hitabettiği kitleyı yaklaştmyordu Gazetelerde film tenkıdi n vezar sinemanın Şşiinlük gelişmesmı daha yakından takibedebiliyor, z'ün"ık nemayla daha çok “haşır neşir” olu- yor, bunun sonucu olarak da ortaya daha 2anlı bir sinema tenkidi çıkı- yordu. Buna karşılık, gündelik — gazete tenkidcisinin işini güçleştiren birçok hususlar da sayılabilirdi. Meselâ ye-< rinin darlığı; meselâ yazılarında is- ter istemez “aceleye gelmek” tehli- kesiyle karşılaşması; bazan arasında güc bir tercih edilmemiş olması da eklenebilirdi. Doğrudan doğruya bütün sinema tenkidlerine has güçlilkler ise film tenkidciliğinin hem cetin hem de za- ruri bir meslek olduğunu ortaya koy- maktaydı. Film tenkidcisinin uğraş- mak Zorunda olduğu birkaç meseleye göz atmak bunu anlamaya yeterdi: Bugün dünyada film çevirmeyen he- men hiçbir bağımsız memleket yok gibiydi. Her yıl ortaya 1500-2000 a- rası yeni film çıkıyordu. Öte yandan sinema dilinin milletlerarası bir dil o- luşu bu 2000 e yakın filmin er veya veren h birkaç düzüne (leğerli film yer almak- taydı. Hemen her yıl yeni ma yaratıcıları kevfedılıyordu rü , her rejisörün kendi mil- n sıneması içindeki durumunu, her filmin rejisörün öbür eserleri arasın- da tuttuğu yeri belirtmek bu ba- kımdan hayli güç bir işdi. başka sinema devamlı olarak bir tek- nik gelişme içindeydi. Gündelik ga- zetelerde film —tenkidi — yazanların sağlam bir sinema bilgisi yanında bütün bu gelişmeleri, baş döndürilcü bir hızla ilerliyen bu yepyen; sanatı hiç fasılasız takibetmeleri, meselele- ri basitleştirerek en can alıcı noktala- riyle seyircilere izah etmeleri gerek- mekteydi. Bundan başka, film tenkid- cisine düşen en mühim vn>ifelerden biri, bütün bu gelişmelerden, ilerle- melerden.çıkardığı neticeleri kendi sinemasınınkilerle karşılaştırmak, mill! sinemanın kalkınmasına, ilerle- mesine yarıyacak hususları bulup or- taya koymaktı. Nitekim İngiliz sine- masının harbin arifesine doğru dün- yanın en canlı dokümanter filmcili- gine sahne olması, sonra y vaş milli karakterde bir i doğmasında en büyük pay. harekete ön ayak olan John Grierson, — Payıl Rotha gıbî rejisörlerin herşeyden Ön- ire ema nazariyatçısı, film tenkıdcısı olmaları GC p", “Seguence”, — “Documenta uüme A L.ettbr" gıbı mecmualarda canlı bır > A 2 a