“emlekeumııde ilk işçi teşekkir- iünün kı uğu 1871 yılından bu yana bir hayli zaman geçmiş ol- nrvasına rağmen, bugün hakiki mâ- nasıyla bir Türk sendikalizminden bahsetmeğe imkân yoktur. Memle- ketiimizde Ondokuzuncu asırdan be- ri çeşitli İşçi teşekkülleri kurulma- ğa başlamış; bunlar siyasi ve ikti- 2 mev kllerlnl 'al- mışlardır. l-“ııka( ürk — sendikaları sinesinde yüzbinlerce lqchi topla- mış olmasına rağmen Türkiyede ma- esef “sendikalizm”den bahsetmek zordur. Sendikaları ve sendikacıla- rTı harekete getiren ve onlara istika- met veren bhir “fikir disiplini” mev- cut değildir. Halbuki sendikalizm bir hareket olduğu kadar bir fikir- dir de, Öyl fikir ki, asırlar bo- uını—n ııılhımları—a İşçiyi ve aydını meşgul etmiş ve gittikçe gelişmiş- t erin hareketleri îaklıı etti- $i dnğruılur Başka bir deyişle sos- yul hayatta. herhangi bir hareket bir hareket başladıktan sonra bu. sadece teşkilât yani şekil safha- hasında kalır da onun sebep ve ga- yeleri araştırılmaz ve tâyin edil- mezse o hareketin uzun zaman de- vam etmesine imkân yokt im kacılar kendilerini sadece hâdisele- üzerinde stikamet ver- mezlerse nendlkaoılığımmn geliş- mesine imkân yoktu Batı sendikalarını lnnelpdlğ'lmlı zaman bun'arın muayyen sayıda İş- çileri bir arayva getiren kıırıı tp—ek- küllerden iharet olmavıb “sendika- lizm” adı verilen hir fikir cereyanı yaratabildiklerini ve bunun etrafın- da toplandıklarını görürüz. Sendi- unlar, nayileşi me karqmnda gittikçe fakitr- leşen halk tabakalarının İsçi — sını- fı olarak doğması ve çiğnenen iktisa- milyonlarca işçiyi toplayan sendika- ların bir fikir etrafında birleşmele- ri ve mücadelelerini ona göre yüritt- meleri Zzaruüreti de kendini vavaş yavaş göstermiştir. Ağır iktisadi L'ı.ı'tl.m'ın altında ezilen işçilerin hal- * -TÜRK SENDİKALİZMİ lerinden şikâyet etmeleri ile veya bazı iyi niyetli iİnsanların wefalet icinde yüzen milyonlarca işçinin ha- line üzüntü dmıııaları ile meselenin halledilemlyeceği anlaşılmış ve h xebeple sendikalar "Iılwllllk"l bir ta- rafa bırakıp İşçi sınıfının kurtülüşü için müsbet çareler araştırmağa buaşlamışlardır. Tabiatiyle sendikalizm — çeşitli politik ve felsefi gürüşlerden fayda- Janmış ve memleketten memlekete farklı bir mahiyet ve istikamet al- mıştır. Bü ına rağme esak hatları ütün meınl ki itibariyle bi eketlerde sen- dikalizm hiç olmazsa — başlangıçta aynı prensipler de ha t etmiş- tir. Bunlar sınıf mücadelesi, ücret- çılizln ve patronluğun ilgası, devi tin ortadan kalkması gibi fikirlerden ibaretti. Sınıf mücadelesi fikrini bir- kaç yüzyıldan beri — gelişmekte olan sanayileşmenin sınıflar arasın- da meydana getirdiği büyük iktisa- di ve sosyal fark ve tezatlarda a- ranmak lâzımdır. Sanayileşmenin bir netlı—esı olarak bir tarafta mahdut zümre gittikçe zenginleşirken nılh mılıırca insan her gü falete dlıqüuırdıı Tabiatiyle bıı ekıınııııılk ve yal farklar siya- si netlceler dıığurııınklaıı geri kal- mıy ıenzl ve varlıklı — sınıflar nıenılı—kotln siyasi hayatına ve mu- kadderatına servetleri smeslnde hâ- kim oluyorlardı. Bu nan içindir ki, İşçi sınıfının “kıııılta- lizmin bağlarından ve esaretinden kurtulması” parolası ve “sınıf mü- cadelesi” tezi revaç bulmuştu. Dev- letin iktisaden kuvvetli olanların e- Nnde bulunması ve iktisadi faaliyet- lerin gittikçe devletin hayatına hâ- im olması sebebi lİP işçi sınıfı dev- lete düşman kesilmiş ve siyasi ce miyet yerine lk(lıadi cenıhvlln geç- mesi ve bu suretle evlet yerine atölyenin hâkim olması flkrl ne bhağ- Tanmıştı. Bu suretle ücretçilik ve patronluk ortadan kalkacak mem- leketin iktisadiyatını doğrudan doğ — Tuya İsciler idare edecekti. Bütün bu fikirler ihtilâlek — sendikalizmin malıydı. Görüldüğü Üüzere sendika- lizm bu hall ile pasif olmaktan çıkı- yor ve faal bir duruma geçiyordu. Sınıf mücadelesi de üç faraziye- ye dayanıyordu. Bunlardan birincisi işçi sınıfının ilânihaye genişlemesi ve bu suretle diğer sınıfların orta- dan kalkması gibi sosyal bir mahi- yet tasıyordu. İkinci faraziye İse si- yasi idi ve devletin ortadan kalk- masından ibaretti. Üçüncü faraziye işçilerin. kendi — mukadderatlarını kendi ellerine almak gibi insani bir esasa davanıyordu. Bi da tahlativle değişikti. Bazıları icin grevler en iyi metoddu. Diğerleri ik. tisadi mücadelenin bir şekli olan Âdil AŞÇIOĞLU grevler yanında siyasi mücadeleye di ftardılar. Bütün bu gayelerin millileştirme yolu ile gerçekleşebile- ceğini düşünenler de vard Buza kimseler için, Anglo-Suk- son meinleketlerinde gendikalizm sudece bir reketten ibaretti. Güyesi de İşçi si- nifimia iİktisadi durumunu düzelt- mekten ileri gitmemeliydi. Sımf mücadelesi ile devletin ve ücretçili- klıı ilgası gibi formiıller hüdiselerin l olayca gerçekleşemiyeceği atöl- lamıyacağı diktatörlüğüne dayanan bir sistem kurmağa muvaffak olan Sovyetler Birliği bile gene işçi diktatörlüğüne ve İşçi sınıfına dayanan Yugoslav- yada atölyelerin ve fabrikaların ida- resinin doğrudan doğruya işçilere bırakılmasını tenkit edivor ve hu fark iki devlet arasında anlaşımuaz- lıklara sebep olu, u tıda ise İ$ŞÇİ Ssınıifi, zam tefrikellikten vazgeçip kendisini milletin blr par- çası olar: görn etle İş birliği yapmağa baş Bu suretle sendikalizm yeni l—(lkamotlı—r aldı. Millileştirme hareketleri de geniş- edikçe sendikalizme tesir etmekten geri kalmadı ve millileştirme — poli- tikası bazı sendikalistlerce kabhul, diğerlerince reddedildi Hareket noktası, takip ettiği me- todlar ve vardığı neticeler ne olur- sa sendikalizm hiçbir zaman sadece bir miktar işçiyi bir araya getiren bir “şekil”'den ibaret kalmamıs sos- yal bir hareket ve fikir halinde he- lirmiş ve gelişmiştir. Sendikalizmin bu şekilde fikirleşmek suretiyle bir nıeıııleketln siyasi, iktisadi ve sos- yal h. iında - ehemmiyetli o_vnadığı görülmü ştür Mesi d çin — gayret Halbuki. sendikaların İşçi sınıfına ve millete faydalı olabilmeleri için memleketi- mizin ölçüleri ve imkânları nisbetin- bazı prensipler etrafında — birleş- eri, vyani Türk işci hareketine sağlam bir hareket noktası bulma- warılu-ak hedef- eri ve bu lıede. em recek va- esbit etmeleri lA- halde Tllrk Işcl-ılııı sen- dikalar Mrafındu toplam lmayacak ve bu & © j: Ş K sosyal ve iktisadi hayatının en e- hemmivetlli megşelesi halledilmemiş bir şekilde dahd uzun yıllar askıda kalacaktır. ; AKİS, ? EYLÜL 1957