Geçmişe Mazi Derler,.. Bütçe müzakereleri sırasında D.P. cephesi, Muhalefetin bütün hücumla- koymaya çalıştı. Bu arada iktidarın bitmez tükenmez bir hazineye sahip bulunduğu da ortaya çıktı. Bu hazinede D.P. nin ağır, if, n bataryalarının Senelerce ateş puskurtmelerıne “yetecek mik- tarda muhımmat bulunduğu aşikârdı. Bu hazine, " . Bütçe komisyonunda mazbata muharrirliği yapan D.P. li millet- vekilinden tutunuz da Maliye Baka nına, hatta — Başbakana kadar bütün İktidarı savunanlar biraz sıkıştılar mı, hemen 1950 duvarının gerısıne koşuyor ar Ve ellerine geçırebıldıklerı irili ufaklı bütün taşla- Mu etin başına yağdırıyorlardı. İnsan düşünmekten kendini ala- mazıdekı hatalar mevcut olmasaydı D. P tenkitleri acaba nasıl cevaplandırırdı diye.. Hoş, mazideki hatalar olmasaydı, de iktidarda bulunamazdı ya .. Bereket mazideki hatalara.. Hem D.P nin iktidara gelmesını sağlamıştı bu hatalar; hem de şimdi aynı bu hataları kendi icraatının delik yerlerini yamamakta kullanıyordu Üniversite muhtariyetinden şeker fabrikalarına, zirat kredilerden imara, barajlardan hâkim teminatına, basın hürriyetinden dış politi- kaya kadar bütün mevzularda Muhalefetin bütün beyanlarına mazi- den misaller, hatıralar ve çok çok da rakkamlarla cevap Verıhyordu Muzakerelerı dinliyenlerin D.P. iktidarının 1957 bütçesinin görüşü ğünü değil de, eski iktidarın hatalarının bir muhasebesinin yapıldıgı— nı sandılarsa onları ayıplamamak geri Bütün muzakerelerde İktidar hatıplerının ağzından "C.H.P. dev- rinde şöyle yapılıyordu, böyle oluyordu. Şimdi ise.."” misillü sözlerden başka şey 1şıtılmıyor gibiydi. Iktıdar partisi milletvekilleri — Muhale- fet ileri gelenlerine hep bu şekilde hücum ettiler. Fakat bu taktik iyi netice vermek oyle dursun, her defasında geri tepti. İnönü vaktiyle şöyle yapmış boyle yapmış; Çelikbaş şunu demiş, bunu demiş; filân- ca el öpmüş mü, öpmemiş mi?.. Hulâsa 1946, dan bu yana kullanıla kullanıla eskitilmiş, ama gene de vazgeçilmemiş usuller P4 Hai lerinin bir başka yol bulana kadar bu sozlerı ısıtıp isıtip ortaya koy- maktan bıkmıyacakları anlaşılıyordu. Ama halk bu sözleri dinlemek- ten usanmıştı. Çok partili hayata gırışımızın onbirinci yılında, hâlâ 1946 havası içindeki bir zihniyet, teessürden başka ne uyandırabilirdi ki.. teessür uyandıran bir başka nokta da bu tarzın şampiyonluğunu bizzat D.P. lıderının yapmasıydı. Adnan Menderes maziye müracaat- larında çok defa, tek partinin bütün —müesseseleriyle hâkim olduğu devirlere kadar uzanıyordu. Bunun sebebi herhalde çok partili hayata geçtiğimiz 1946 - 1950 arasında — mukayesesi için — elverişli — olayların i, mevcudiyeti, olmalıydı Meselâ Başbakan sözü, hurı'ıyet mevcut mudur bahsine getiriyor ve Muhalefet sıralarına seslenıy "Sizler de dahil, hepinizi ellerınızı vicdanlarınıza koymağa ve su sualime cevap vermeğe davet ediyorum: Hürriyet bugün mü mevcuttur? Yoksa 1945 de, 1940 da, 1935 de mi mevcutta" Bugünkü hürriyeti be- ğenmiyorlar? 1945 de; 1940 1935 de de Büyük Millet Meclisi vardı. Fa kat o tarihlerde bir muhalefet mevcut mu idi? O zamanlar hangi me- us bu kürsüye çıkabilir, zamanın başvekiline bu sözleri iade ediyorum, senin yüzüne atıyorum diyebilirdi? Değil böyle konuşmak, o zamanın başvekılının semtine bile ugrayamazdı O zamanlar buranın kâtipleri- nin bile önünde rüku edilirdi". Ama insaf etmek lâzımdı. İnsaf, etmek lâzımdı ve elmalarla armutları cem etmek gibi hem bir netice verme- de oldukça tuhaf bir vaziyete düşmemek lâzımdı. Çok partili hayata geçilmesinden tam onbir yıl sonra bir hükümet şefi, kendinden vvelki devri tenkit ederken, misal dıye gözlerin Önüne serme- ye çalışırken o kadar gerilere mi gitmeliyd C.M.P. devrinde memleketin iyi idare edılmediğine bir mütearife getirmeğe çalışmak.. Sonra tenkit yağmuru karşısında kalın fakat C.H.P. de böyle yapmamış mıydı dıye sormak- Bu iki zıhnıyetı telif etmek harekat çok güçtür. Yok eğer D.P. bu hareket tarzı i n de CEAFP, i memleketi ıyı idare edemıyorum demek 1st1yorsa bunu anlayamadığımız için utanmalıyız. AKİS kâyet etmesin.. Bazan Muhalefet li- di?_H_i_ç...'. Zira, İktidar Muhalefet derinin de bu iyi niyetli temennile- gerginliğini giderme — çaresinin kar- re, hazır bulunanların göğüslerini şhlğhhserelrlıal larl (1) uıl'na(lî ]Ğ[)lmadı— rikkat ve muhabbetle dolduracak gü- emahat AAŞIMAINCI. VMümnase- llikteki b larl kabelede b betlerın iyi yola girmesi, çatışmaların ZCNİ tue 1 bDeyanlarla mukabelede DU- hafiflenmesi cidden arzu — ediliyorsa lunduğu oluyordu. Fakat değişen ney- AKİS, 2 MART 1957 YURTTA OLUP BİTENLER İsmet İnönü Olgun devlet adamı yapılacak iş, süslü cümlelerle hitabet Omegı teşkil eden. konuşmalar yap- k değildi. Herşeyden önce ve sü- ratle şikayete mevzu olan kanunla- şikâyet imkânı — bırakmıyacak, de- mokratik nizamin ı'caplarına uygun nlar getirilince, halefet -İk- tıdar zıddiyeti diye bir meselenın ken- diliğinden ortadan kalktığı görüle- cekti. Bu da, itiraf etmeli ki, Muha- lefetin degıl, ancak ıktıd rın yapa- Li, : üz b kanunları değiştirmekle eğil, sers- nadlar okumakla meşgul görünüyor- du.. F. Lütfi Karaosmanoğlu Hassasiyetin - bedeli...