ya ve İtalya da, Fransanın Afrika topraklarında hıç bir tahdide maruz kalmadan mallarını satabileceklerdi. Bundan başka, arzu eden memle- ketler - mesela İngiltere - Müşterek Pazara katılabıleceklerdı Ingıtere- nin Müşterek P: memleketlerin- den n tarifesini tatbık etmek — zorundaydı- lar. vrupa hukumetının gosterdığı bel İn- rai maddelerin serbest ticaret bölge- sine ithalini de hoş karşılamıyordu. Ingıltere, Commonwealth memleket- lerinin zirat mahsulleri için imtiyaz- h bir tarıfe tatbik ediyordu. Diğer A mleketlerine de aynı imti- yazların tanınmasına Commonwealth olmıy caktı. Bununla beraber mıyorlardı. Mademki İngiltere Avru- r tesindeki komşularını endişeleriyle başbaşa bırakarak Muşterek Pazarı kuracaklardı Fakat Küçük Avru- üçü a" fikrinin şampiyonları daha heni işin başlangıcındaydılar. Kat edılecek yol çeti zundu. B n ku- lakların dalıa bir müddet muşterek vrupa Pazarı hikayeleriyle pişirile- ceğine muhakkak nazarıyla bakmak icap etmekteydi. M U S İ Kİ Opera A. Gün ve S. Aydan Bu bir aşk sahnesidir Ressam ve bestekâr Nevit — Kodallının "Van Gogh"ü, bü- tün ümit ve tahminlerin otesınde bir başarıya ulaştı. Geçen hafta, Sa- hı gecesi Verem Savaş Derneği yara- rına verilen ilk temsilde, gala gecele- n sahneden çok salon ve fuayey- le alâkalı seyircisi sahnede ve orkest- di ra çuku bitenlerin daha alâka çekici olduğunu — keşfetmişe benziyordu. Her çeşit çağdaş mu- sikiye kulak tıkamış olanlar ve -ne sebebledir. bilinmez- Türk bestekâr- larının opera yazmağa hazır olma- dıgını duşuneııler bile ınançlarını de- M ş zz z B e ve peşil netsiz degıldı dılen eserlerinde bu lıes- tekâr ılerısı için fazla vait vermi mişti. Senfonisi, bır talebe ıçın bıle fazla acemiceydi. nıe ta"sı, u- izlerce eser- O u", böyle bir eserden beklenenin pek azım verebiliyordu. aman- dan beri birkaç yıl g Bu fa- edilebilirdi. Hatta dikkatli dinleyiciler, Kodallı- nın tiyatro için yazdığı bir iki ehem- miyetsiz musikiden bir gelişmeye işa- ret edecek sezgiler çıkarabilirlerdi. Öte yandan, Hollandalı ressaı Vincent Van Gogh un hayatını opera haline getirmek ve böyle bir tasav- vuru Amerikalı yazar Irving Stone'- un "Luat for Life" adlı biyografi ro- manına dayandırmak, başarı ihtimal- lerini daha başlangıçta asgari hadde indirmekti. Bir Tressamın hayatını ele almak, başından birtakım ralar geçen, bir iki defa aşık olan, nihayet çıldıran ve intihar eden her- hangi bir adamın hayatım işlemeğe enzemezdi. H m, hayali bir tip değil de Vincent Van Gogh sa... Bir sanatkâr olarak onun inançlarını, mücadelesini, sanatına getırdıgı yenilikleri, muhi- çevesi iç_ınde bile bunları anlatmalı_ı e ü kelimelerin notalar tarafından örtüldüğü opera- da... İkincisi, Stone'un romanı Van gh at — safhalarını etme gayesini k yerde geçen, muhafaza edilse, birkaç akşamda temsil edilmesi gereken uzunlukta bir opera meydana gelirdi. Bunlardan başka, peşın olarak ak- la gelen bir itiraz da vardı: "Niçin Va ogh?" Bu itirazı ileri sürenle- muhak- a ait bir mevzuu ele sima mecburıyetını yük- lemek istiyenlerdi. Onlara göre Ko- dallı mesela "Yusuf ile Zuleyha diye bir opera yazmalıydı! İlle anlatıla- cak hayat, bir ressamınki olması ge- rekiyorsa V Gogh'dan önce Levni vardı ! Hatta, Kodallı'nın "Bedri 'yüboğlu" adlı bir opera bes- telemesının daha doğru olup olmıya- cağını ciddi ciddi münakaşa edenlere rastlandı. Gerçi "Niçin Van Gogh ?" sualini sormayan belki yoktu; fakat böyle bir sual ancak, biyografi ope- rası yazmanın ve bilhassa Van Gogh gibi bir sanatkarın hayatını ve sana- rin çoğu, Türk bestekârına kak yerli, veya tını opera haline getirmenin güçlükle- riyle alâkalı olabıl rdi. Yoksa bir aratıcısının, cihanşumul bir mevzua el atması şovenlerden başka herkesi memnun etmeli le bir teşebbüs, bütü rağmen, başarılı sayılabılece bir ne ticeye ulaşırsa, o zaman suali kendiliğinden silini ukı "Van Gogh" operası, lıırçok bakım- an, -ve kusurları men- ayak- da durabilen bir eser ı Libretto'da kusur ve vasıflar Van Gogh", ikinci Türk operasıy- 1 ve ilkinden, Adnan Saygun'un "Kerem" ınden dana tesirli bir eserdi. "Kerem" her nekadar renkli,ve ha- reketli bir musiki taşıyorsa da, tü bir libretto üstüne bestelenmek talihsizliğine uğramıştı. İkinci Türk operasının, piyes yazarı Orhan Ase- AKİS, 2 MART 1957