BASIN Müdafaa avukatları. T. Feyzıoglu ve M Aksoy 'dianame hakkında yazdığı yazıdan dolayı dâ- va açıldığını soyledı Turhan Feyzi- oğlunun okere sahiplik sıfatı izafesi suretıyle her üç mağdur için de dava açılmış olduğunu hatırlatma- sı Üzerine duruşmaya devanı edildi. Prof. Feyzioğlu Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa uygun olmayan, usulsüz bir 1ddıaname karşısında mü- dafaa imkânlarının ihlâl edilmiş bu- lunacağını belirterek konuşmasını Diğer müdafaa avukatı Do- çent Muammer Aksoy da arkadaşı- nın fikirlerine tamamen iştirak etti- ğini söyliyerek modern ceza hukuku- nun iddia prensibi Üüzerine müesses bulunduğunu izah etti ve bu sebeble noksan ve usule aykırı bulunduğun- da şüphe etmediği iddianamenin sav- cıya iade edilerek tamamlatılmasını talep etti. Savcı, iddianamesinin Ceza Muhakemelerı Usulu Kanununun 198 uncu maddesine uygun olduğunu İleri sürdü: Suç neşren hakaretti. Suç un- surları, zikredilen yazıların mündere- catında mevcuttu. Fiile uygun kanun maddesi iddianamede zikredilmişti. Sübut delili, yazıların neşredıldıgı 140 dosyada n mecmuanın ha— kiki sahibi olduğuna dair delillere gelince, bunlar sırası geldiği zaman mahkemeye ibraz edilecekti. Esasen aynı mevzu, Metin Toker aleyhine açılmış diğer birçok dâvanın dosya- sında da yer almış bulunuyordu. Bu dâvaların duruşması sırasında delil- ler mahkemeye arzedilecekti. Kasıt unsurunun tesbitine gelince, bu savcı- ya değil mahkemenin . takdirine kal- mış bir işti. Muammer Aksoy savcının iddiala- 12 usulsüz. ve noksandır" rını kısa fakat hukukı bir şekilde ce- vaplandırdı: "Hakar suçlarının maddi unsuru kullanılan elfaz ve unların mânalarıdır. İddianamede bunlar belirtilmemiştir. Savcının nok- tai nazarı mesnetsız, iddianamesi noksandır. Manevi unsur ise kasıttır. Kastın belirtilmesi ve rlığı veya yokluğu hakkında karar vermek baş- ka şeylerdir. Savcının vazifesi, 1ddıa- namesinde kasti belırtmektır Diğergâm]ık Üstad Seyfi, — geçen hafta Zaferdekı köşesinde kaleminin bütün cerbezesini or- taya koyarak Abdülkadir rahanı müdafaa etti. Şu derste karet ettiği iddiasıy- tahkikat açılan Doçent Abdülkadir Karah Herkes Üstadın Doçenti muda— faada gösterdiği gayrete ve di- ğergamlığa şaşıp kaldı. Ertesi gün İstanbul gazetele- hayranlık derecesine varan bir ürmet beslermiş ve derste söylediği hakaretâmiz — sözler kendisine ait değilmiş. Doçent meğer derste talebelerine Or- han Seyfinin bir yazısını nak- letmiş! . Desenize, Ustadın telâşında haklı bir sebeb varmış! hususta karar vermek elbette mah- kemenin hakkıdır. Eğer bu belirtil- mezse, suçun unsurlarından biri nok- san olur. Hele Metin Tokerin mecmu- anın hakiki sahibi bulunduğu iddiası münasebetiyle diğer dâva dosyaları- na, bazı makalelerde olduğu gibi fi- lânca Kitaba bakınız misillu atıflar yapılmasını, itiraf edeyim ki ilk defa duyuyorum. Metin Tokerin mecmua- nın hakiki sahibi olduğunu iddia e den savcı, iddiasının delillerini ıddıa— namesinde belirtmek mecburiyetinde- dir. Bu yapılmadığı ıçındır ki iddiana- me noksan kalmıştır” "Siyasi hesaplaşma" üdafaa avukatlarının — usul hak' kındaki mütalâalarım serdetme- lerinden sonra Metin Tokerin ıstıcva— bına . Kendisine iddianame hakkında diyecekleri sorulan Metin Toker şunları söyledi: "İddianameyi iki kısımda mütalaa etmek kabıldır 1) Sahiplik iddiası; 2) Erim hakkındaki yazı.. Sa- hıplık ıddıasına cevabım şudur: Muhterem savcı, Temmuzdan beri eyhine açtığı her dâvanın ha- zırhk lahkıkalında beni de çağırıp âdetindedir. Ben 1956 Haziranında sattım. Bu husus resmi makamlara intikal eden muamelelerle de sabittir, bunu her defasında anlattıysam da muhterem savcı beni çağırmak ve ifademi al- mak âdetinden vazgeçmedi. Halbuki savcının beni AKİS'i sattığım halde sahiplik iddia ettiğim veya AKİS a- irmecmua çıkardığım takdır— de takibata maruz bırakması lâzım gelecegıne inanıyorum. Zira kanunlar imin ve ne şartlarla bir gazetenin sahibi sayılacağını gayet açık olarak göstermektedir. Ben kanunlar cek durumda değilim. Sahıplık 1ddıa etseydim 0 zaman suç nurdum m savcı benim yakama sarılmakta haklı olur- vaziyet yoktur; esnetsizdir. Nihad Erim hakkındaki yazıya gelin- ce, iddianame bana tebliğ edildikten sonra, mevzuu bahis yazıları tekrar tekrar okudum; muhterem heyetini lütfedip aynı yazıları burada bir defa daha- okuttular. Yazılarda Ni- had Erimi kuçultucu bir tek cümle olsun, göremedim. Eğer ma bir hesaplaşmaysa, savcının iddiana- mesine diyecek yoktur. İddianame mükemmeldir. Ama bu takdirde de bu neviden hesaplaşmaların yeri muh- terem Türk adliyesi olmamak lâzım gelir. Yok eğer, huzurunuzda kan: lara karşı gelmekten dolayı bulunu— yorsam kendimi müda faa edebilmem için suçumun ne olduğunu bilmek be- nim hakkımdır. İddianamede hangi kelime veya cümlenin suç teşkil etti- ği — belirtilmelidir". Toplu Basın Mahkemesi başkanı Metin Tokere mevzuubâhis yazılarda suç görüp görmediğini sordu. Metin AKİS, 2 MART 1957