na, İrving Stone mütercimi Bülent Sokollu ve Devlet o dın Gün tarafından hazırlanan libret- tosu, il erasınınkinden kı- yas ölçüleri dışında üstündü. Libretto geleneklerini takıp eden bu metnin yazarlarının, — eski nekle den iyi faydalanmış oldukları duşunulebılır- di. Tiyatro hareketi fakat her iyi libretto gibi- başlı başına bır ir MÂân: n romanı a larak kullanılmış ve romandaki lar -çaresiz pek çoğu atlanmak s tiyle- beş tabloya ustaca sığdırılmış- ti a Londra ve Ursula kısmıyla de enen ve sanat kolonısı vs) fasılları bir köşe- ye atılıyor, üçüncü ve dördüncü per- deler Arles'da cereyan ediyor, Maya, chel, Gaugum, genelev ve -opera- nın heyeca zirvesi larak kulak kesme hâdisesi ele St Remy (tımarhane) bahsı geçıldıkten sonra opera Auvers'de, ressamın in- tihanyla bitiyordu. Çıkartılan kısım- ların en mühim sayılan olay, fikir ve gelişmeleri, hatırlatma şeklinde be- lirtiliyordu. azarlar, Van Go; n anatkarlıgına ve sanat hayatına da imkânlar nisbetinde yer sulıyetını hıssetmışlerdı. Gene de o- peranın baş karakteri, kadınlar ta- rafından reddedilen, sonra çıldıran, kulağını kesen ve ıntıhar eden, aynı zamanda resim de yapan, ısmı de te- sadüfen Vincent Van Gogh o hangi bir adam intibamnı yorsa, buna sebeb bir opera libretto- sunun sınırları ıçınde daha ötesini anlatmanın zorluğuydu. Bazı karak- terleri daha iyi ışlemelerı de yazarlar- dan beklenirdi. Van Gogh'un hayatın- da çok, mühim bir rol oynayan kar- deşı Theo fazla silik bırakılmıştı, Bil- hassa operaya uygun bir tip olan Dr. Gachet, herhangi bir insan olarak i ndaki h budala" demesi, bu kadını matik tesir uğruna aşikârdı. Fakat sahne de her zaman istifade edememişlerdi. Van Gogh kulağını perde ge rısınde esseydi dün değil, sahnede . döri tablonun tesiri çok d h iyük lur- du. Bu tabloda, genelevin bir odasın- da Van Gogh usturayla kıı_lağını ke- . Kulağını kesiyor" ve kaçarak uzaklaşması mantıksız gö- rünüyor auguin'in niçin buna en- gel olmadıgı sualini akla getiriyor- du. Genelev sahabesinin satın aldıgı iki tablo hakkında Gauguin'in fikrin sorması ve Gauguirv'in tabloları gor- AKİS, 2 MART 1957 Kapaktaki bestekâr MUSİKİ Nevit Kodallı Necil Kâzım Aksesin "Ankara Kalesi" adlı senfonik şiirinin çalınması bittiğinde bir genç, şım ağrıdı". Akses içerledi. "Git, al a_s_pirinini. Bir daha da gözüme gö- Tünme'> Hoca bu sözlerini kastederek soylemış olamazdı. Çünkü, fikrini apaçık söylemekten çekınmeyen ve hocasına takılmaktan zevk a lan bu delıkanlı, en sevdıgı talebe- si Nevıt od em, rak W' başağrısı reçetesı yerine geçeci eserler yazmağa başlıyacaktı. Bu bir odern bestekârla kaderiydi. Her halde Necil Kâzım Akses, favori talebesının gecen haftaki büyük başarısını ogr endiği z e yaslanac ak ve "Ben dememiş miy- dim?" diye duşunecektr yuzlerce Ankaralı opera seyırcısı— nin, Koda mın ilk operası "Van Gogh"un — musikisini, başağntıcı olmak şoyle dursun, bazan okşayı- cı, bazan heyecanlandırıcı bulduk- larını da hesaba katarsa, tellı be- lirsiz bir gıpta duygusuy a. "Gali ba devirler değişti" diyecektir. Gerçekten Nevit Kodallı, şöhre- tin bestekârlara pek geç ulaştı- ğı çağımızda, henuz 33 nday- ken, birdenbire dünya çapında bir isim yapmayı beklıyebılecek duru: ma gelmiştir. ir 'ürkün Van Gogh'a da bir opera yazması!. Dünyanı h er yerınde böyle bir 0- s değeri taşır ve sanat- la, musi ye alâkası olmayanlar bile böyle bir operayı seyretmek, dınlemek ister. Eser, dış diyarlarda seyırcılerınde bıraktıgı tesırı bırakırsa, Kodallı için hiçbir kapı kilitli kalmaz. Ondan sonra şöhret yolunda artık bütün Jeanne d'Arc'ları, Kral arı musiki sahnesine çıka- ran ikinci hocası muteveffa Aıt- hur Honegger'in orneg e- derek iinlu şahsiy lerın adını, kendi adının yanına yazmaktır. evit Kodallı Mersin'lidir. takım istidatları ve beceriklili le tanınmış bir aileye mensuptur. Ağabeylerinden biri amatör musi- <<-ı' T dugunde, kahkahalar rec'in malları! Hem de al uis" nın evınde' Nasıl da yerlerini bul- muşlar?" diye haykırması maksatsız bir tahrifti. Romanda bu tablolar La- utrec'e değil, ale Bouguerau'ya aıttır, dolayısıyle Gau— içinde, "Laut- Madame Lo- kişinas, bir başkası amatör mucit tır Fakat Kodallı, amator olmadı- gıbı, beceri ederken daha ilk ölçüde degnegı kırılmış, bir parçası havaya uç- muşta. Seyırcıler bütün temsıl bo- unca, genç şefin el ve kol hare- ketlerindeki acemiliği farketmiş- ini en İ (avuşturmak için gösterdiği titiz- ik ve bel prova sayesinde kestra, hem de solistler -belki bes- tekâr hariç- herkes için tatmin, e- dıcı olabilen bir neticeye varmış- lardır. Kodallı herhalde hiçbir za- man iyi bir şef, ya da iyi bir pıya- nist olmayacaktır. Zaten bu hede- fi de gozetmemekt dir. İddiası ve hayali, bütün bestekârlarınkinden başka birşey degıldır ve lııçbır za- z B an da bugünki yaklaşmamıştır 1980 yılında Dev- Konservatuvarı kompozisyon bolumune giren Kodallı, 1947 yı- lında mezun olduğu sırada açılan Avrupa imtihanını kazanarak Pa- olaral anger ile çalışmıştı. 1953 yılında yurda dön- düğünde memleketi onu, ilk iddialı eseri "Atatürk Oratoryosu nun icra edilmesi imkânını saglayarak k serleri yurt dışında, Türkiye'den daha çok çalınmış, bu ara Hermann Sch rchen, Hans Rosbaud, Karel Ancerl gibi ünlü şefler tarafından idare edilmiştir. Ebert'in 70 yı münasebe- tiyle anıldığı bir sırada sahneye onan n Gogi di dallı, aşırı bir tevazuyla 'Herde ye sanat pera- sının ne hale gırdıgınden haberdar değilse, gel n Gogh"u seyret- me fırsatını buldugunda, bu mües- sesenin kurulmasında ve gelişme- sinde sarfettiği emeklerin boşa gitmemiş olduğunu sanır ve gön- lü rahat eder. guin'in tepkisi bir nükte değeri kaza- Bırçok eksikliğine, şüpheli tarafla- rına, ıfadesındekı bozukluklara, ra- © sına rağmen e de Sokoliu-Asena- Gün uçliısunun hazırladıgı metin, işe 23