İKTİSADİ Türkiye, Osmanlı Imparatorlugıı- nun son yıllarında her bakım dan olduğu gibi endüstri sahasında son derece ihmale rinden. rek dün dığer bır çok yerlerınden geri bıra- durumu düzeltmek olmalıy- dı Nıtekım bu ıstıkamette epey gayret sarfedildi. Fakat memleketin dd’“ kalkınması yolundaki bu ça- neticeleri vere- '. Tabit kaynakların ve madde- erin bolluğuna rağmen, istihsal va- sıtalarının ve sermayenin kıtlığı, teknik bilginin yokluğu bu netice- nın âmili olarak gosterılebılır Bun- dan başka yeni devletın siyasi bü- tünlüğünü kuvvetlendi a büyük ilerlemeler sağlanması işini ikinci plana itti. Dünya sıyasetındekı degışıklıkler, Cumhuriyet hükümetlerini iktisadi problemlerden çok, dış politika ve güvenlik meseleleriyle uğraşmaya sevketti. Komşu devletlerle dosta- ne münasebetler tesisi sayesin memleket içinde sağlanan elverişli kalkınma şartları, Faşist İtalyanın genişleme ve saldırma hareketlerıy- le yavaşladı ve nihaye ci Dün ya Harbinde tamamen durdu : a - © Esasen Türkiye Milli kurtuluştan sonra, İktısad” kalkınma sahasında çol im — ba: şarılar saglayan 5 yıllık l nlara rağmen, ıktısad’“ polıtıkanın tatbıkatçısı ola- mamıştı. Bu husus da kalkınmayı baltalayan bir unsur olarak nazarı dikkati çekiyordu. İşte 1950 de vuku bulan siyasi de- gışıklıgın başlıca bir sebebi de bü- yük halk kitlelerinin iktisadi dert- lerıne bu suretle bir çare bulunabi- leceğı umıdıydı Rejim meselesinde bugün dünü ok geri ılerınde bu- lunmamıza rağmen, yükselen şikâ- yetlerin büyük bir kısmının hâlâ ik- tisadi mevzular etrafında - toplan- ması bu görüşe hak kazandıracak bir müşahededir. Diğer de de —ne kadar elem verici olursa lsu iyenin içinde bulundu- ğu ıktısad” problemlerı halletme yo- lundaki itik. mpa- J .H.P. nın 1950 yılına kadar tatbık ettiği ve yeni ıktıdarın ilk icraat olarak terkettiği "müdahalecilik", iktisadi politikanın temel prensıplerını de- ğiştirememişti. P. İktidarına ge- lince, memleketin iktisadi problemi ne bir hal yolu göstermek, ortay: bır ıktısadı polıtık ile çıkmak mevzu- aalıyet göstermiş de- ürkiyenin ziraatçı mı, yok- sa endüstrici mi olması gerektiği, AKİS, 2 MART 1957 POLİTİKA VE GÖRÜLMEMİŞ endüstride ağır veya hafif sanayıın mi tercihi lâzım geldiği, devle tin iktisadi faalıyetlerdekı rolünün ne ması icap ettiği, iktisadi f ali- yetlere büyük halk kitlelerinin işti- k şekli ve nisbeti, nihayet bu fa- alıyetlerden elde edilecek milli hası- lanın dağıtımı gibi meseleler Tür- ede bâlâ kilde cevap ver- meden, tutulacak olu tâyin et- i istiklâl savaş"n- dan zaferle çıkmanın imkânsız oldu- üşünmek istememek- tedir. iktidarı sathi bir değişiklik olarak iktisadi polıtıkada liberaliz- me ilti ıfat e tıgını i. unun için de abrika ye tesisleri satılığa çıkarıldı' liberasyon yoluy- memleketin ıthalatı arttmldı İk- tisadi faalıyetler e evlet hemen hemen kaldırıldı. Bu suretle yıllar boyunca ve bin guçlukle biriktirilen yabancı para- -dövizler-, kalkınma için fayda- lı olmaktan zıyade zararlı olan is- tihlâk maddelerının, lüks eşyanın it- hali için sarf edildi. Elindeki paray- la bir tezgâh kurup para kazanaca- ğı yerde buz dolabı alıp safa süren bır mirasyediye döndük. Halbuki kalkınmadan murad buz dolabı sa- hibi olmak ve naylon çorap giyebil- eğil, geniş h: kitlelerinin gelirini artıracak sabıt sermayeyi çoğaltmaktı. Nihayet yabancı paralar ve altın stokları tukenınce - kalkınamadıgı- mız rafa- görüldü ki artık buz dolabı, radyolar ve avizeler alacak ız da kalmamıştı. Mesele ba- sıttı Fakat bunun anlaşılması için uzun yı geçmesini bekleme icap etti: Sanayileşmeden kalkın- ma olmazdı. Ancak bu defa da yeni yeni meseleler ortaya kıyordu. Kalkınmak için yatırımlar yapmak lâzımdı; yatırımlar için de tasar- kredi bulm: zaruriydi ve bılhassa yatırımları ânlaştırmak gerekiyordu. Yatırımlar bahsindeki bılgısızlık bu politikayı da iflâsa götürdü. Filhakika Türkiyede ne devlet sektörünün, ne de hususi sek- törün sağladığı kârlardan -yeni te- şebbüslere girişmek için bir yatı- ma adeti yoktu. Her iki sektördeki teşebbüsler ya kâr getirmiyor, ya da sağla- nan kârdan envestisman arı ayrılmadan, bunlar lâk ediliyor, seyaha lar, apartman- Bu yüzden de de vlet sektorunde olsun, sektörde olsıın yatırımlar için p 'ordu. lanmalar yoluyla mümkün du. Memleketimizde iktisadi haya- KALKINMA Adil AŞÇIOĞLU n bütününü kaplayan bir iktisat, bılhassa istihsal ve İstihlâk lanı- uğu, borçlanma yoluyla ya- pılan bu yatırım arda klenen faydanın tahassülünü imkânsız kı lıyordu Devlet borçlanarak sagla- dığı paralan iktisadi baş ardan zıyade siyast başarılar için sarfedı 'ordi ertlerin tutumu arkl degıldı, iktisadi maksatlar için borç- lanıp şahst masraflar - için sarfedi- yorlardı. Köylüsünden — tüccarına kadar herkes, ıstıhsal sahasına de- u. Böylece köylünün ev eşyası ve radyo, şehirlinin de otomobil ve kürk alması memleketin kalkınma- sına delil olarak gösterilmeye baş- lanı d evlet envestısman ve plasman- lar nın hedef ve gayesini bır taraf— tan sıyasıleştırırken, diğ araf- n da bun larn milli gelırle olan ha larını göz önünden uzak tutu- ordu Düşük bir milli gelırle yatı- rımlar yapmaya imkân yoktu. nun ıçın evvela gelirin ziraat, sana- yi, ulaştırma v.s. gibi faaliyetlerin rasyonel bır şekılde hızlandınlması suretıyle artmasına çalışmak lâzım- u gelirin ücret, faiz, kâ ğişi sırasında yalnız istihlâk gi yatırım gideri olarak kullanılması- na dikkat etmek gerekirdi. Bütün mesele, milli gelirden paylarını üc- ret, faiz, kâr ve rant olarak alanla- n bunları sarfederken yatırım gi- derı olarak bir mıktar ayırıp ayır- mamalarına, bağlıydı. devletin dikkatli Her memleket kalkınma için geli- rının bır kısmını yatırımlara ayırı- elbaum adında bir Ingiliz ıktısatçısının geri kalmış memleketlerin sanayileşmesi hak- kındaki kitabında bu neviden mem- leketlerde sanayie katılan beher işçi için, amme hizmetleri ve-lojman mas- rafları dışında, takriben 5 bin lira- Hık teçhizat yatırımı yapılması ge- rektıgı belırtılmektedır Bu hesaba göre yllda in kişinin ziraattan sanayie geçmesi kalbide, bunların emegınden bir fayda saglayabılmek için en az 3,5 milyar lıralık techi- zat yatırımına zaruret lı gelırın % 25' nısbetındekı yatı- mlar mleketleri ıçın normal sayılabılırse de, geri kalmış memleketlerin kaldıramıya- cakları bir yuk eşkil eder ve enf- lasyonu arttı olması — lâzımdı. Netice ıtıbarıyle Türkiye, ilim ışı- ği ile aydınlatı! lmış bir yatırım poli- tikası tesbit ve tatbik etmedikçe bugünkü ıktısad” çıkmazdan kurtu- lamıyacaktı 21