SANAT lığı balığa, adamı adama benzetmiş olan ressamlar bundan çok memnundular. Rönesans sanatında ihtisas yapmış sanat tarihçilerinin, — tutup ta aanlaşılmaz» «deli saçması», modern eserlere deri Vereceklerıne ıhtımal bıle vermıyorlardı m Tör'le birlik- te, yarışmaya katılan 36 tablonun bu- lunduğu Spor ve Sergi Sarayına gitti- ler. O Şark Kahvesinde, UNES- CO'nun Kongre delegeleri şeref'ıne ter- tiplediği bir kokteyl vardı. Ressamlar, neticeyi — bu kokteylde ogrenebılecek— lerini umuyorlardı. — Fakat yeleri konuşmadılar. Daha kararlarını vereme— mışlerdı Bunun üzerine sabırsızlık büs- bütün ün, Serginin açılacağı sa- atte asaplar büsbütün gerılmıştı Sergi açılıp ta Junnın karan ilân edildiği za- man len bütün asaplar infilâk eder- cesıne boşan erdi. iz umanlar çoktu ama, bu kadarını da kimse beklemıy rdu. Birin- ciliği kazanan tablo, amatör Tressa- mın ilk yağlıboya tablosu ıdı Belkı en İkincilik Fethı Karakaş'ın, — üçüncülük Hakkı Anlı'nın, dördüncülük te Ferruh Başağa'nın tablolarına verilmişti. Man- siyon alanlar arasınd ancak bir tek Akademi profesörü vardı. Birçok başka Akademi profe rlerinin — Öğrencileri arasında mansiyon alanlar olduğu hal- e, kendilerinin — tablolarının üzerinde hıçbır işaret yoktu. Pamuğu pamuğa, balığı balığa, adamı adama benzeyen tabloların sahipleri ya isyan halindey- dıler ya da şaşkınlıktan dilleri tutul- muştu rmn sanatı bir hesap - kitap ye takım üçkenler, çaprazlar, daireler çizi- yor, bir takım hesaplar yapıyor, sonra hayretler içinde bırbırlerıne bakarak, «nasıl olur» diyorlardı, «tutmuyor»).. enç ressama göre, bu tablo yanlıştı Bır başkasına göre, resim bile değildi. tinde boyalar meydan gelirdi. rada jürinin kararını anlayışla karşılıyanlar da vardı ama, onlar da Balaban'ın harman resmının mansiyon bile alamamış olmasını anlıyamıyorlar- dı. Bunun si bebını Herbert Read'e sor- «haklısınız,» dedi, karışınca — kendiliğinden bu r büyük bir sergıyı bir. defa gezmekle 1nsan doğru hüküm Veremıyor Berger'in Tesmini ise, Sir l—lerber[ Read kısaca şöyle müdafaa ediyordu. «Sergide klişe olmıyan, ve gerçek bir sembolizm taşıyan tek resim bu- ur.» 32 Aliye Berger'in, insanı güneş gibi çarpan resminde tabiatın yalnız ana un- surları vardı: Guneş toprak ve su!... Bunlar arasında yer yer, harman yerle- ri, köyler ve sungerler belirir gibi olu- yordu Sergide, tabiatın yaratma gücü- nü olduğu kadar bir sanatçının yarat- ma heyecanını da belirten belki tek eser bu idi. n için modern sanatı bir he- sap itap işi olarak görenlerin ölçü- sune gelmıyen bu tabloya, jürinin bi- vermesi anlayışla karşılanabi- Modern sanattan başka hemen her konuda geniş tolerans sahibi bir insan olarak — tanıdığımız Vedat Nedim Tör bile bu anlayışı göstermişe — benziyor, "bu jürinin görüşüne saygım var,"'di- yordu Öte yanda, hem bu anlayışı gös- teremiyen, hem de jüriyi yetkisizlikle itham etmeye dillen varmıyan bazı sanatçılarımız ve sanat yazarlarımız ara- sında yepyeni bir fikir belirmişti: «Efendim,» diyorlardı, <<zaten jüri haddi zatında, yanlış bir şeydir.» Afişler arasında S rgi ve Spor sarayının bir büyük s; lonu, yine Yapı redi Bankasının ıkıncı sanat hareketıne tahsıs edilmişti. salon iki orun arasına geliyor- du Ve korıdorları doldur an panoları geç- tikten sonra insan bir hafiflik hissede- rek rahat çizgi ve canlı renklerin hâkim bulunduğu yere giriyordu, Rahat çiz- giler ve canlı renkler bankanın afişleriy- di. Daha doğrusu, afiş müsabakasına katılan eserler. İçlerinde hakikaten gayet cazıplerı vardı. Tabii son derece saçmalan Afışçıler bilhassa bankanın ev he dıy ele- ri üzerinde durmuşlar, <<her aileye bir yuva» prensıbını belirtmeye gayret et- mişlerdi kazanan eser inşa halinde bi a çizgilerile gösteri- yor, altında da bank anın ismi aynı eda- da harflerle yazılı bulunuyordu. Afiş- lerin içinde leylek de muhım bir yer tutuyordu. Afiş müsabakası da aynı Avrupa ölçülerle degerlendırılmıştı ve propa— ganda kısmı ikinci derecede kalıyordu, jüri azası, sanatın sanat için olduğu ka- naatinde olmalıydı. Zira derece alama- yan eserler arasınd leleri m ki memlekette duvarları süslediği tak- dirde daha ziyade alâka çekeceğinden şüphe yoktu. Bu da eriyordu ki resim ile afiş bırbırlerınden farklıdır. Afişç mek, mutlaka ressal m demek degıldır hitap ettiği kutlenın seviyesine inmeli, ona bir şeyler demeli, sevdiği renkleri kullanmalı. İstediği havayı ver- melidir. Buna' mukabil ressam bu gibi kayıtlardan tamamile — azadedir. Beğe- nilmek, hoşa gitmek gibi bir mükelle- f'ıyet altında değildir. Boyle duşununce kolaylıkla goru— r ki müsabakaları nda Jurını beynelmılel şahsıyetlerden teşekkil olm doğruysa, af'ış müsaba- e kadar kalarında «bizden» kimselerin yer al- ması ve bir muayyen ihtisas beklenmesi o derece faydalı olacaktır. Sanat Sanat tenkidleri kongresi 4 milletin 120' yi aşkın sanat ten- lkıdcısı 8 Eylül Çarşamba — günü, Yıldız Sarayının Şale Koşkunde yapılan açılış töreninden sonra, saat 14 te top landılar. Kongre toplantıları Bogazı nin Avrupa yakasındaki Güzel Sanatlar Akademisinde oluyo Karşı kıyıda Asya toprakları va rdı ünyanın çeşitli bölgelerinden ge- len sanat tenkidcileri, Asya ile Avrupa' , Şarkla Garbı, bıç birbirine bu ka- d yakın görmemişlerdi. Avrupa top- raklarındakı kongre salonunun yüksek pencerelerinden, bir kaç yüz metre ile- ride ya topraklarını seyredebılen delegeler Şark Garp atları ara- ındaki asebetlerı ıncelemek için daha elverışlı bir yer bulamazlardı. «Şark ve Garp», Beşinci Milletler- arası Sanat Tenkidcileri Kongresinde goruşulecek konuların ilki idi. Garp sanatları arasındaki munasebetlerı, Avusturyalı nesch, Fransız Françoise Henry, Alman Franz Roh ve Will Grohman, Amerika- li J. J. Sweeney, birer A merika'lı gözüyle, Suut Kemal Yetkin, Nurullah Berk ve Bülend Ecevit te bi- rer Türk gözüyle incelediler. Wi rohman'ın «Klee ve Kan- dınskynın sanatında Asya ve Avrupa» Sweeney'in <<Çagdaş Avrupa resmındekı grafik unsurlar» konuşmala- rı bilhassa ilgi çekti. Suut Kemal Yet- in, <<Garp san atındakı Şark tesirleri», Nurull Berk «Çağı ürk resminde natı gelenegı» Bülend Ece- Vıt te <<Şark sanatında ve modern sanat- ta perspektıfîn tahrifir» konulu tebliğ- lerini okudular İkinci gun «Sanat tenkidi ve fel- sefe» ve «Plâstik sanatlarda Kalite ve Stib temleri bir arada ele alındı, ve tebliğlerin okunmasından sonra bu ko— nuda uzun tamşmal r oldu. Bu tartış- maları, Kong en sevimli delegesı oldugunda herkesın birleştiği Lionello Venturı ıdare amlı gozluklerının altında gozlerı daıma gülen, iyi yüzlü, sivri sa- kallı, iri yapılı ltalyan sanat tarihçisi Venturi çagımızın en ünlü sanat ya- zarlarından biridir. Milletlerarası Sanat — Tenkidcileri Bırlıgı Başkanı Belçikalı Faul Fierens' şkan Yardımcılarından İngiliz Sir Herbert Read'in de şöhretleri Venturi'- ninki kadar yaygındır âle n bu üç ası, toplantı- lar açıldıgı gun Başk anlık kürsüsünde- kı yerlerım alır almaz ceketlerini çıka- iskemlelerinin arkasına astılar ve kollarını sıvadılar Baş n Fierens kür- ğzında ile çıkmıştı. Pıposu ıle sıgara paketını de cebinden çıkarıp önüne koydu Bunlar, Kongreye, daha açıldıgı andan itibaren samimi rahat bir ha- va — gelmesini saglamıştı. Tebliğlerini AKİS. 18 EYLÜL 1954