yet mevcut değildir!». tta, kendi iç işlerine bir dettıler ve kıyameti koparmaya başla- dılar. İki memleketin arası adamakıllı açılıyordu ve Pariste Avrupa Ordusu- nun taraftarları bile seslerini çıkaramaz hale geliyorlardı. Hisler bir kere siya- sete âlet oldu mu, onlardan kolay ko- lay kurtulunamaz. u sırada Mendes - France kabi- nesinden yeniden üç vekil istifa etmış Camiası Fransızlar bu- müdahale ad- altıya yükselmişti. Başvekil bunların yerine yenile- rini getirmişti, —daha doğrusu kabine- sin bazı terfiler yapmıştı— ama ne de olsa hâdise Fransada geniş akisler yaratmıştı. Andlaşmayı - imzalayan hü- kümette hâkim vaziyette bulunan M. R. P.' ciler tasarı lehinde harekete giriş- mişler, kabinedeki vekillerini çekmişler, andlaşmanın aleyhinde bulunan azala- rına karşı tedbirler' almışlardı. Pariste vaziyet kelimenin tam müânasiyle bir Arap saçı idi. N e olacaktı? Atlantik Paktı Konf ruya Rusların kucağına atmak mânası- nı taşıyacaktı. İşte bu sırada Sir Winston sesini duyurdu. İngilterenin teklifi ve akıslerı i diyordu ki Camiaya dahil o]acak altı dev]et temsilci- durumu müza- irse, —Fransa veya Rusların kucağına düşmekten de kork- muyor ğildi. ncak Kanadadan bir ses yukseldı kendisini nün bildirdiğine göre Kanada h ti N. A. T. O. devletlerine müracaat ederek Konseyin ya vekiller, ya tem- silciler seviyesinde toplanarak durumu müzakere etmesini Atlantik Konseyi kontroluydu. Fakat madem ki İngiltere 8 devletin toplanmasını istiyordu, bu- na Kanada da katılmalıydı. 8' ler 9 oluyordu Kanadayı Hollanda ve Danimarka takip ettiler. Bu iki memleket de Av- Bu suretle rupa ordusu ile yakından alâkalı bu- lunduklarını — bildiriyor ve uhtemel toplantıya katılmaları gerektiğini ileri sürüyorlardı. 9 'lar bu 11" & yükselmişti. İş yavaş yavaş — Atlantik, Paktı Konseyi haline geliyordu. Zaten bir kaç âza fazla vardı. Bu sırada Manilla Konferansı gelip Amerıkan Hariciye Vekılı Foster yapılması lâzım geldiği hususunda tam AKİS. 18 EYLÜL 1954 bir mutabakat yoktu. Amerika-— silâhlanma işinin biran ev- vel başlaması taraftarıydılar. Ustelik, tecrübe göstermişti ki konferanslardan bir netice çıkmamakta, lâftan başka ne- tice vermemektedir. Hattâ konferans- larda varılan neticeleri ya hükümetler, ya da parlâmentolar tanımıyordu. İş, çocuk oyuncağına dönmüştü. Dr. Adenauer, hükümetinin görü- şünü açıkça anlattı. Dedi ki: Almanya- ya tam istiklâli tanınsın. Yâni Almanya, silâhlanmak hakkını elde etsin. Ama bu silâhlanma ölçüsüz olmıyacaktır, ihti- yaçlara göre adım atılacaktır. O, işin teferruat tarafı! Her şeyden evvel, Al- ânasiyle müstakil bır dev- let halıne getirilsin. Hâttâ Alman Baş— vekili memleketinin silâhlanma hakkın Almanya —ve kullanmasına karşı bazı kontrollerin bi— Almanya Muhaliflerinin duvarlarında iddiası: DÜNYADA OLUP BİTENLER le konulmasını kabul ediyordu. Bağımsız Wessekurier gazetesinin — açıkladığına göre Londra konferansı toplandığı tak- dirde Batı Almanya bu konferansta şu teklifleri yapacaktır Almanyanın teklifleri 1 atı Almanya 2 milyon nü- fusa bır tümen hesabiyle silâhlandırıl- malıdır. Bununla beraber, — yukardaki hesaba istinaden — kurulması gerekecek 24 tümen yerine muvakkat bir devre için 12 tümen teşkil edilmelidir. zamanında Alm or- dusu abırleştırılmış bir kumandanlık» emrine — verilecek, barış zamanında ise NATO teşkilâtı üyesi memleketlerinkine müşabih bir statüye sahip olacaktır. 3 Almanya'nın doğrudan doğ- ruya NATO ya alınması Fransanın ve- tosuna maruz kalabileceğinden bu hu- Adenauer Yeni bir Hitler!