Amerikanın Can - Kay - Şek miştir.. Buna mukabil komünist Çin resmi tebliğinde de sahil topçusunun yeniden hırpalama ateşine başladığı ha- ber verilmektedir. Bunlardan daha iyi harp tebliğleri elbette ki bulun: Dünya sıyası çevrelerının bu ha- rekâta fazla ehemmiyet vermemelerin- deki sebep basittir. Harp, yeni değildir. Komünist Çin ile Milliyetçi Çin uzun zamandan beri harp halindeydi. Yal- nız, kendi kendine bir Ateş Kes tahad- düs etmişti. — Silâhlar susmuştu. Milli- yetçi Çinin lideri Mareşal Çan Kay Şek Formoza adasına sığınmış, 7 Amerikan filosu da adayı bir nevi hı— maye altına almıştı. Milliyetçiler ada- da biraz kuvvetlenmişler, komünistler- den yedikleri darbelerin — verdiği ser- semlik — ve şaşkınlıktan kurtulmuşlardı Kendilerini toplayınca da ilk işleri kü- çük adadan hareketle bütün Çini yeni- den idareleri altına almak olacağım saklamamışlardır Yalnız, bunun bir ha- yal olduğunda da herkes müttefiktir, Zira boyle bir işin, yeni bir dünya har— bi çıkmadan cılız Çan Kay Şek kuv- vetleri — tarafından herkes bilmekteyd' Bun: n Kızıl Çinin Birleşmiş Mılletlere kabulu yolunda kuvvetli bir cereyanın — başladığı şu sırada emekli bir şeyler yapmak lüzumunu hissetmiş — ve sesini top sesleriyle du- yurmak yoluna gitmiştir. Fakat Komü- nistler uzun zamandan beri 7 nci Ame- rikan filosu — müdahale etmezse adayı yutacaklarını ileri sürüyorlar, bunun Çi- ne ait dahili bir mesele olduğunu bil- direrek Amenk nın karışmaması gerek- tiğini söylüyorlardı. Bu bakımdan hâ- başarılamıyacagını AKİS. 18 EYLÜL 1954 dev uçakları bunlara güveniyor dise, onlara da bir fırsat veriyordu. Karşıdan karşıya ateş teati edilir ve iki taraflı Çinliler muvaffakiyet te- raneleri okurken durumu en ziyade me- rak uyandıran kuvvet ve hakiki faktör elbette ki Boğazda bulunan Amerikan filosudur. Bir sözcü filonun ne yapaca- ğını ancak Eisenhower'in bileceğini ifade etmiştir. Tabii, donanmaya karşı doğrudan doğruya bır sataşma olmaz- sa! Komünist Çinliler bu hususa şımdı— lik azami derecede riayet ediyor ve iş- lerini Sam Amca karışmaksızın halle çalışıyorlar. Hareketin hakiki mahiyeti bir de- neme, bir yoklamadır. Bakalım karşı ta- rafın kuvveti ne? Baka efkâ- rı umumiyesi işi nasıl karşılayac ak A- sıl teşebbüsün, bu suallerin cevapları alındıktan — sonra Verılecegıne şüphe yoktur. Eğer Amerika, Komünist Çinin Birleşmiş Milletler Teşkilâtına alınma- sına itirazını bir kenara bırakır ve A- merikalı iş adamlarının arzularına uya- rak Çinle ticarete kalkışırlarsa Mareşal Çan Kay Şek'in bütün hülyaları For- moza — boğazının sularına dökülecektir. Bu takdirde Kızıl kuvvetlerin adayı is- tilâ etmeleri o kadar Zor olmıyacaktır. Yok Amerikanın Kızıl Çine taviz vermeye niyeti yoksa, o zaman eri- kan donanması ergeç müdahale edecek, belki "de kıvılcım alev alacaktır. Uzak Doğu hiç bir zaman tekin bir bölge ol- mamıştır. Harpler en ziyade kolaylıkla oralarda çıkmıştır.. Kore ve Hindiçini bunlara en son iki delildir. Belki bu yüzdendir ki Amerika, dünya yüzündeki barış zincirinin oradaki — halkasını ta— mamlamaya bu kadar büyük ehem yet vermiş, S. E. A. T. O. (tâbir caizse DÜNYADA OLUP BİTENLER Uzak Doğu N.A.T.O.'su) iki gün içinde Manillada imzalanabilmiştir. S.E.A.T. O. F ilipinlerin merkezı Manilla'da top- lanan konferans bir rekor kırdı ve iki - üç gün 1çınde koca bir paktı tahak- kuk ettiriverdi. nferans Amerika- nın teşebbüsiyle Uzak Doğuda N.A.T.O.' ya benzer bir teşkilââ kurmak gayesiy- le toplanmıştı. Gerçi konferansın aktin- den evvel paktı teşkil edecek sekiz devlet, aralarında bir anlaşmaya var- mışlardı. — Hariciye Vekilleri gelmeden önce yardımcıları veya temsilcileri Fi- lipin başkentinde toplanmışlar, istişare- de bulunmuşlar, bir metin de hazırla- İmzalanan andlaşma hemen emen bu metnin eşidir. Ancak bazı ta- diller vardır ki, - bunlar ehemmiyetsiz görünseler bile 'aslında son derece ma- nalıdırlar. Meselâ Amerikan Hariciye Vekili John Foster Dulles, «Komünist tecavüzü» kelimesinin çıkanlmasını ka- bul etmiştir. Paktın içine giren sahanın tayini sırasında oyle arz ve tül daireleri kullanılmıştır ki, Formoza ve Hanoi ta- biatiyle dışarda kalmışlardır S. E. A. T. O. sekiz devlet arasın- da bir pakttır. Bu devletlerden bir kıs- mı Uzak Doğudadır, bir kısmı da Uzak Doğu ile alâkalıdır. Sekiz devlet şunlar- dır: Birleşik Amerika, İngiltere, Yeni Zelanda, Avustralya, Tayl and, akis- tan, Fılıpın ve Fransa. Fransa Hindi- çini dolayısiyle andlaşmaya imza atmak- tadır. Muahede ile bu sekiz devlet bir- birlerine karşı taahhüde girişmektedir. Eğer bir tecavüz vuku bulursa, bu müş- terek tehlike olarak kabul edilecektir. Foster Dulles, tecavüzün mutlaka ko- münist tecavüzü olacağı hususunda faz- la ısrar etmemiştir. Paktın bölgesi ise. şöyle tanf edilmektedir: Asyı alı devletlerin — bütün toprakları dahıl umi Güney - Doğu Asya kesimi ile umumı Guney Batı Pa- sifik kesimi. Bölgeye 21 derece 30 da- kika Kuzey arz dairesinin kuzeyine dü- şen Pasifik kesimi dahil değildir.» Bu uzun cümle, komünist Çin ile Mıllıyetçı Çın arasında bir ihtilâf mev- ormoza adasının sekiz dev let temınatı altında bulunmadıgım ifa- de etmektedir. Diğer taraftan müzakereler sırasın- da Foster Dulles bir açıklamada bulun- muştur. Bu açıklamaya göre Paktın şâ- mil olduğu saha dahilinde de bulunsa bir toprakta mahalli vakalar — cereyan ettiği, hattâ tecavüzler yapıldığı zaman bu, mutlaka tarafları harekete geçirmi- yecektır Mahalli tecavüzler, tecavüz sa- yılmıyacaktır. Hattâ mahallı harpler, meselâ filân memleketin idaresinde bu- lunan bir milletin ayaklanmı rşısın- da S. E. A. T. O. ha reketsız kalacaktır Bu da, bilhassa Uzak Doğu memleket- lerinin arzuları üzerine kabul edilmiş- tir. Paktın zayıf tarafı otomatik olma- masıdır. Yâni bir tecavüz, tecavüz ola- rak kabul edıldıgı zaman bile tarafları mutlak: harekete — getirememektedir. Her devlet ne şekilde hareket edeceği 17