KADINLARARASINDA Kadıninkılâbı ne vaziyette Günün kadını © Betty Crocker kimdir? Betty Crocker kadını 1r]eşık Amerıka devletlerinde — ge- Hayallerin den şirketlerin reklâm uğruna biz vekâlet bütçelerine yakın meblâğlar sarfettikleri cümlenizin malümudur. Bununla — beraber bazı şirketlerin bu uğurda tahsis ettikleri paralar ger. çekten her türlü tasavvuru aşmakta- dır. Pillsbury unlarını imal- eden fabrikanın senede bir kere ter- tiplemiş olduğu yemek tarife müsaba- kasında birinciliği kazanan talihli ev kadınına tam 50.000 dolar, yani 150.000 lirası Verılmektedır' Pillsbury i musabakanın yapılacağından kendilerine en muvaffak olduk- ları tarifeyi göndermek hususunda teşvikte bulunur. Hususi bir jüri gön- derilen — reçeteler arasında bir eleme yapıp, bunlardan 250 tanesini müsaba- kaya girmeğe değer hale getirmekte- dir. Sözü geçen 250 tarife sahiplerinin her birine New York'a gidip gelme ile kocaman bir havagazı hediye edilmektedir. Nihayet müsabaka günü geldiği zaman, dünya- nın en muhteşem ve sayısız kral, cum- hurbaşkanını misafir etmiş olan Wol- dorf Astoria Oteli, balo salonunu azzam bir modern mutfak haline tirmektedir. Cicili bicili önlükler miş olan ev kadınları ise bel bagladık— ları tarifelerini tatbike koyulurlar. Amerikanın kalburüstü yemek müte- hassıslarmdan müteşekkil jüri, bu tat- e_ WWS hanın hayranlığını ve taktirini kazanmış olan Atatürk inkılâpla- kavran- yapmağa kalkışmak ağır bir hata veya ihma- le sebep olabilir. Bununla beraber bir tercih k gerekirse, tered- dütsüz birinciliği harf ve kadın inkı- lâbma tanımağa taraftarım. Biri ko- yu bir cehalet ummanında ömürleri- ni tüketen kütleleri aydınlığa ka- vuşturmuştur. Diğeri düne kadar şahsiyetsiz birer eşya sayılan m cinslerimizi — lâyık oldukları insani seviyeye ulaştırmağı hedef edinmiş- Inkılap mevcut durumdaki nizam rilmesidir. Bu gereken nokta inkılâbın bir kereye mahsus bir hâdisenin — olmamasıdır. İnkılâp durmadan yemlenen hayat şartlarına paralel olarak devam ede- bilmesi için her zaman teyit ve tak- viye edilmeğe muhtaçtır. Kadın inkılâbımızın bugüne gerçekleşip gerçekleşmediğini edelim. Evet, İstanbul, Ankara ana gibi şehirlerimizin so- ki okullarımız değerli menlerin elindedir, hastahanelerimiz- de çalışan doktorlar arasında erkek- leri kabliyet, mukavemet ve şefkat bakımından kat kat geçen — meslek kadınlarımız mevcuttur, kadın hâ- kimlerimizin adalet duygusuna tam bir itimat mevcuttur, hattâ araların- da Temyiz Mahkemesine üye seçil- me şeref ne nail olanlar mevcuttur. diplomasi alanında dahi — yiğitliğini isbat eden genç Türk kadınlarımız eksik değildir. Türk kadını sadece zekâ ve ıstı— ğımızın yaratıcı ne kadar zengin olduğunu daha ortaya çıkmasına vesile olmuş- a büyük şehirlerden uzak- lastiğimiz anda kalblerimizi bir endişe sarmağa başlıyor. iki saat mesafede büyü mektedir. Buralarda garip bir mâ- Nermin Abad nevi tazyik hüküm surmekledır Sanki Allah tarafından kadın olarak yaratılmış olmak bir ay ıhmış gibi ... Sokaklar artan Ölçüde birer Umacı- dan farksız siyah hayaletlerle dolup boşalmaktadır. Bununla yetin- meyin i vuranları iki, on üç yaşlarındaki genç kızları mıza kadar, sirayet ettiğini müşahe- de etmek ne kadar acıdır. Zira çar- kadınlığın müstakil şahsiyetinin inkârıdır. Bu kapkara bez parçası, tıpkı o libayı teşvik eden — kapkara zihniyet gibi, milletimizin yarınını yetiştiren annelerine eşit hak ve me- maalesef gün geçtıkçe azalmaktadır. Neden? Çünkü “"elinin hamuru ile erkek 1ş1ne karışmağı" ayıp — sayan bir zihniyet kızların fazla okumasını hayırlı olacağı yerde zararlı addet- mektedir. . Medeni kanunumuzun "kadın, ailede müşterek saadeti te- min hususunda gücü yettiği — kadar kocasının uavin ve müşaviridir" demektedir. Acaba pazara giderken ayağı fotinli efendisini mevcu tek eşeğe bindirip, onu kundaklı çocuğu ile yalın ayak takip eden köylü ba- cımız bu haklardan ne dereceye ka- dar — haberdardır? Türkiye bugün hiç değilse üç bin hemşireye muh- taçtır; — hemşirelik mesleği kadınlık için en şerefli ve haysiyetli bir meş- galedir. Acaba kadını kapalı arkasında muhafaza etmeğe' çalışan bir cemiyet her yıl artan bu ihtiyacı giderecek fedakâr kadınları yetiştir- meğe muktedir midir? Halen Tür- kiyede faal vazife gören diplomalı hemşire bu mesleğin ne- den inkişaf edemediğini beliğ bir şekilde anlatmaktadır Kadın inkılâbımız bugün her za- mandan daha büyük bir takviye teşvike — muhtaçtır. —Hür milletler aılesı arasındakı mevkıımız yüksel- meşru bir haremlik imkânsızdır. Fakat müeyyideler kâfi değildir. Haremlik, selâmlık — zihniyetini kaldırmak için her gün yeni adımların atılması ge- rekmektedir. adın inkılâbı bugün urum Türkiyede l tmekt uÇAtaİtTharll( bc]lea lerine razgımeolzşn cesur mesleki kadınlarımızın elinde bu nebat her gün yeni çiçekler ver- mektedir. Azim ve feragatin nelere kadir olduğunu anlamak için Anado- lu köylerinde genç kızlarımıza defile AKİS, 19 HAZİRAN 1954