OY İZİN MEDE — « Ayaklarına kapanarak » Jazon| JAZON — Ne var? Yine ne istiyorsun ? MEDE — «Tekrar kalkarak » hiç. geçti.... Ulularım, ey Kolkidanın mağrur ilâhları! Kendi kendimi sefil, sizleri de zelil ettim. İlâhi bir gaye mevzubalıstı. Şimdi onu benden geri alıyorsunuz. « Jazon gitmek için geri döner » MEDE — Jazon! JAZON — Yumuşayacağımı zannetme | MEDE — Öyle bir iddiada değilim. Bana çocuklarımı ver. JAZON — Çocukları mı? Hiç bir zaman MEDE — Onlar bana ait! JAZON — Onlara babaları- nın adları verilir. Jazon adı bar- barlara şeref olamaz. Burası medeniyet diyarıdır. Ben onları burada büyüteceğim. MEDE — Üvey anadan ve üvey kardeşlerden hakaret gö- rerek mi? Onlar benimdir. JAZON — Merhametimi nef- rete çevirme, sakin dur. Yalnız bu senin mukadderini tatlılaş- tırabilir. MEDE — Pek âlâ, öyle ol- sun | Yalnız yalvaracağım!.. Ko- cacığım! Oh, hayır, artık değilsin, aziz dostum! Hayır, hayır hiç bir zaman öyle olmadık.. İn- san!.. İnsan denilebilirdik mukaddes sözünde hanis olmasaydın, Jazon!... Pe! Öbür hainin adıdır. Sana nasıl hitap edeyim alçak?... İyi adam, tatlı adam ! Bana çocuklarımı ver ve bırak gideyim. JAZON — Sana yapamam demedim mi? Ya- pamam. MEDE — Bu kadar zalimsin ha! Karısını ko- casından aldın, şimdi'de anadan evlâdı ayırı- yorsun... JAZON — Pekâlâ, hakka riayetimi bir daha görmek için çoçuğun birini seninle gönderiyo- rum, MEDE — Biri, yalnız birimi? JAZON — Uzatma! Bundan fazlası teca- vüzdür. GRİLPARZER MEDEE'NİN MEDE — Peki, hangisiniş? JAZON — Onlar bizzat kendileri seçsin)ve hangisi isterse o seninle gitsin. MEDE — Oh, binlerce kere teşekkür ede- rim. İyi adam, tatlı adam, sana hain diyen ya: lan söyler. « Kral girer » JAZON — Ey kral! Buyurun. KRAL — Herşey bittimi? JAZON — Gidiyor, çocuklardan birini ona veriyorum. « Kralla beraber gelen bir esire» —Git küçükleri buraya getir.. RAL — Ne yapıyorsun ? İkiside burada kalmalı. MEDE — Taş yürekli adam! İlâhlardan çekin. Bana gayet az görünen sana çok geliyor. KRAL — İlâhlarda mücrim- lere karşı taş yüreklidirler. MEDE — Onlar yapılan iş- leri yapmıya bizi sevkeden se- bebepleri de bilirler. KRAL — Nefsi emmare daima fenalığa götürür. MEDE — Masiyete düşenle- ri hiç hesaba katmıyor musun ? KRAL — Ben, bana karşı sert bir hakimim; bu başkaları için de tabiidir. MEDE — Sende bunu cürümlere ceza ve- rerek işliyorsun. JAZON — Bana zalim dememesi, elem ve iztırap içinde çırpınan anne ruhuna tatlı bir teselli olması için çocuklardan birini ona veriyorum. « Creuse çocuklarla girer » KREÖZ — Çocukları istediğinizi söyle- diler, ne oluyor? Oh bakınız işte geldiler. San- ki senelerdenberi elimde büyümüşler gibi bana sokuluyorlar. Yıllardır göremedikleri güleryüze ve işilemedikleri tatlı söze muhtaç ruhları kalbi- mi onlara mal etti. Onlarda beni öyle seviyorlar. KRAL — Çocuklardan biri anasile gidecek. KREÖZ — Bizi bırakıyorlar mı? KRAL — Evet babaları öyle isteyor. « olduğu yerde harap ve perişan duran Medeye »