AGAÇ /ANAT < FiKİR s AK/İYON KENDİMİZE DAİR Bu zamana kadar, ana meselelerimizi ortaya koymaya çalıştığımız bu sütunlarda, bugün, doğrudan doğruya kendimizden bahsedeceğiz. Açık bir sıra takip etmese de, gene bir hesap altında birbirine zincirleme giden, bir hedef kolluyor gibi duran ve bazan iddialı tavurlar takınmış olmaktan mahçup görünmiyen umumi bir söz revşini, birdenbire değiştirip nefsimize irca etmemiz, okuyucumuza sevimsiz gelmemelidir. Eğer ( AĞAÇ), kendince bellibaşlı görüşler ve inanışlar kaydeden bir aletse, bu aletin işleyişindeki intizamsızlıklar, randevularında yaptığı saat hataları, kalıp ve maddesi üzerindeki kararsızlıklar, onun iç hayatını yakından bilmiyenlerce, gözü, o aletin kaydettiği şeylerden ziyade oletin kendisi üzerine çeker ve kimbilir ne düşüncelere yol açar. Buna rağmen maksadımız, asla kendimizi bu muhtemel tefsirlere karşı müdafaa, zaman ve mekân kıymetleri üzerinde düştüğümüz karışıklığın sebep ve mazeretini bina etmek değildir. Hiç bir harp müdufaa ile kazanılmamıştır. Bizse bu kaideye uyalım diye değil, vaziyetimizin ruhunu müdafaadan ziyade, müdafaanın aksile uyuşmuş gördüğümüz ve herkesin zaafımıza hükmedeceği noktalarda kuvvetimize şahit olduğumuz için bu rolü ele alıyor ve böyle bir hakka malik olup olmadığımızı gösterecek bir tarafımıza ışık tutmak istiyoruz. Bu tarafımız, bizce her şeyden evvel bellenmesi lâzimgelen bir makanizma sırrıdır. İşe başlamadan evvel de malik olduğumuz, işi bıraksak da sahip olmakta devam edeceğimiz bu hususiyeti, başlangıçta nazari bir iddia halinde ortaya atamaz, onu bir tecrübe çevresi içinde gövdeleştirmeden açığa vuramazdık. Bugün, 16 sayılık bir tecrübe devresi ve üstelik bu devre içinde, dilimizi dön mekten ve ayağımızı atmaktan alıkoyan bir kaç arıza, bu torafımızı göstermek için üzerimizde tam bir tenbih tesiri yapmıştır. Ankarada çıkmaya başlıyan, altı sayı sonra İstanbula taşınan, taşınma zaruretile bir müddet ortalıkta görünmiyen, sonra tekrar çıkan, bu defa fiyatında alıcı lehine ufak bir fark ve kabında, eskiden sadelik ve vekarı şiar edinmişken şimdi onu resmileştirmek suretile zevk aleyhine başka bir fark getiren, böylece çıkmıya devam eden, derken arada bir sayı kaydırıveren, gene bir kaç sayı çıkan ve nihayet birdenbire üç dört haftalık bir dinlenme ihtiyacile bugüne kadar,ses seda vermi- yen (AĞAÇ)ın bütün bu karışıklıkları, onun bünyesine ait bir istikrarsızlığa, bir gev- şekliğe değil, her ne pahasına olursa olsun yaşamıya olan iştiyak ve iradesine delâlet eder ve ondan başka hiç bir şeye delâlet etmez. Eğer, kendi ağacımızın değil, fakat tabii bir ağacın yaşamasındaki hikmet, onun bünyesine ait bir uzviyet cevherile, toprağına ait bir besleme kabiliyetine bağlı 1 Aa