16 Mayıs 1936 Tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 5

16 Mayıs 1936 tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tiyatro: TİYATRO KÜLTÜRÜ Tiyatrocularda: Gerçi tiyatro sanatı için de öteki sanat şu- belerinde olduğu gibi doğuştan hususi bir is- tidat lâzımdır. Bu muhakkak | Fakat unutmıya- lım ki bir ihtisas ve teknik devresinde yaşıyoruz. Bütün güzel sanatları sinesinde birleştiren tiyatro gibi büyük ve mürekkep bir sanat için yalnız mizaç ve istidat sahibi olmak eksik bir sermayedir. Bu işin okuyarak öğrenilmesi lâzım gelen taraflarını tiyatro kültürü öğretir. Bu asırda tiyatrocu olacak adamın, her medeni ferde zaruri olarak hayat için icap eden umumi kültürden maada, sanatın ve mes- leğin ietediği hususi bilgileri edinmesi şarttır. Mektebin öğreteceği nazari ve umumi dersler müstakbel artiste estetik bilgileri verir, zevkine incelik ve istidadına metodik bir inkişaf temin eder. Bu suretle yetişen sanatkâr, lisanına ve söy- lemek sanatına hâkim olur. Tiyatroda her ne- vin icap ettirdiği temsil tarzlarını bilir, karak- ter etüdünü öğrenir, bir fikir piyesi bir karak- ter piyesi nasıl tahlil ve temsil edilir? Bir tem- silde ahenk ve tecanüs nasıl temin edilir? Bu- . nu anlar, sahne adabına, sanat disiplinine sa- hip olur. Sahnede sesin nasıl musikileştiğini, vücudun nasıl heykelleştiğini sezer, bir aktö- rün halk üstündeki yüksek rolünü takdir eder. Bizde, şimdiye kadar, aktör kendi kendini yetiştirirdi. Ona, iyiyi, temizi ve güzeli hakiki vasıflarile gösterecek kimsesi yoktu. Onun reh- beri sadece (görenek) ve (rutin) di. Fakat bun- dan sonra (Hüdayi nabit) tiyatrocunnn Türk sahnesinde yeri olmamalıdır. Tuhaftır, bizde diplomasız, izinsiz ( icrayı sanat) eden biricik meslek erbabı tiyatro- culardır. Aktörlük dülger kalfalığı mıdır ki o- caktan yetişsin, ve ustasından gördüğünü yapsın ?. Aktörlük, tıpkı mimarlık. musikişinaslık gi- bi bir sanattır. Halbuki diplomasız mimarlık, hattâ dişçilik, baytarlık, berberlik bile yasak- dır da aktörlük değildir ?. Halkın zevki ve duygu terbiyesi üstünde müessir olan böyle yüksek sanat erbabı öte- kiler kadar nizam altına girmeye lâyık değil midir ? R Cümhuriyet idaresi memlekette hiç bir şe- yin ihtikârına müsaade etmiyor. Halbuki, alay- dan yetişmiş, iptidai zevkli tiyatro tacirlerinin halkın zevkini bozacak temsiller vermesi bir nevi sanat ihlikârından başka bir şey değildir. Ekmeğin, yağın ve sütün karışık satılma- masına, talebenin kahvelere gitmemesine, tram- vay firenlerinin bozuk olmamasına dikkat edil» diği kadar, bundan sonra, tiyatro esnafının da genç nesillerin bedi! zevkine kasdeden bozuk düzen temsillerini kontrol altına almak, bir gün bile geciktirilmemesi gerek olan bir memleket | borcudur. Bu da ancak, bir yandan mektep- İerde tiyatro kültürüne lüzumu kadar ehemmi- yet vermek ve kurulacağını işittiğimiz devlet trupu ile temsil akademisinin biran evvel te- melini atmakla temin olunabilir kanaatındayım. İ. Galip ARCAN BEZGİNLİK Artık yollarım sapa ve kilitlidir. Açmaz bu kilidi ne dua, ne şiir; İşte yayılıyor odamıza fecir, Tüterek Meryemin pişirdiği çorba ! Ah, omuzlarıma urba ağır gelir | Serp anlara anbardan bir avuç arpa: Kuşlarım geliyor kanat çarpa çarpa. Madem bütün yollar kilitli ve sapa, Oku, Genç Yusufu öven bir “Mezamir. Ey gece kapını üstümüze kapa | Ahmet Muhip DRANAS

Bu sayıdan diğer sayfalar: