18 Nisan 1936 Tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 9

18 Nisan 1936 tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AĞAÇ T E R Ç U M E ROMAN Marcel Proust, eserinin yalınız bir ye- rinde, romancı Bergotte'un ölümünü anla- tırken, bu dünyadan tamamile başka, iyilik ve fedakârlık üzerine kurulmuş bir âlemin varlığına, inanını belli eder. O halde, ma- demki biz romancıların, insanı bütünlüğünden kavramak, gölgede hiç bir şey bırakmamak emelimizdir, bilelim ki bu iman ve bu işti. yak da en bayağı ibtiraslar kadar yüreği- mizi tamamlamaktadırlar. Feragat, saffat, ve kemal aşkı, adalet aşk ve susuzluğu, bunlar da beşeri servetlerdendir. Romancılar! Bunlar hakkında da şahadet etmeliyiz. Ne. den, insanda sadece asli olarak, ihsaslarının kıvranmasını ve karanlık irsiyetleri alalım? Cani kadınlar ile orospularda da düşmüş fa- kat gene hidayete varmış mahlüklar gördü- ğü içindir ki, dindar Dostoievsky'nin eseri Proust'un eserine o kadar üstündür. Bir gün (Marcel Proust'un eserlerinde Allah kor- kunç bir surette yokluğunu belli ediyor,) demiştim. Biz, onun, alevlerin, Sodom ve Gomore enkazının içine girmesini ayıplayan- lardan değiliz. Yalnız, zırhsız girmesine acını- yoruz. Bu kusur, edebi bakıştan, eserin cılızlığı ve siniridir; beşeri şuur burada yoktur. Bu eseri dolduran şahısların hiç biri, ne ahlâki endişeyi, ne vicdan rahatsız- İiğını, ne kemal arzusunu düşünüyor. Hemen hemen hiç bir saffet nedir bilmiyor. Yahut kahramanın annesi veya büyük annesi gibi saf ve temiz olanları, öteki şahısların far- kına varmaksızın, tabii kirlenmeleri gibi, onlarda kendiliklerinden, o kadar tabii, saf ve temizdirler. Burada hüküm veren, dine inanmış adam değildir. Ahlâki perspectif'in yokluğu, Proust tarafından yaratılan beşe- riyeti (o fakirleştiriyor, ve onun kâinatını daraltıyor. Dostumuzun büyük yanlışı, bizce eserinin bir kısmındaki bazan galiz olan cüretten ziyade, bir kelime ile anlatacağı- mız noktada, Hidâyetin mevcut olmamasın- dandır. Kendilerine, bilinmedik ülkelere doğru yol açdığı ve ölü denizlerin altındaki kıtaları, sabırlı bir cüretle su yüzüne çı- kardığı, arkasındaki yoldaşlarına kalan va- zife, bu yeni dünyaya Hidâyeti katmaktır. nn Flaubert, ahlâk bozanlıktan başka bir ün dilemiyordu. Her gün, gençliği bozmakla itham edilen yeni romancılar kendilerini o kadar gevşek müdafaa ediyorlar ki Flau- bert'in ülküsünü, benimsediklerini ve gizlice düşmanlarına hak verdiklerini zannettiri- yorlar. Kendi hesabıma, dini gazeteler beni sarsalıdan beri, sinek mevsiminde, memleke- timin katırları gibi, ancak kulaklarımı oy- nattım. Fakat ihtmal ki bazı küçük hakikatları sayıp dökmek zamanı gelmiştir. İlkin şunu : dini davaya hizmet etmeden, insanı daba iyi anlatmaya çalışmak imkânsızdır. On se kiz asırdan beri, yaratılmış, bir çok Apolo- gie'ler içinde, bir tanesi vardır ki, Pascal'ın Fikirler'i, bunun en yüksek ifadesi olarak kalacak © ve ruhları daima “İsâ” ya çekip götürecektir. İnsan kalbi ile Hristiyani dog- malar arasındaki (imrenilecek (uygunluk onunla aydınlatılmıştır. Bugün tasarladığımız (şekilde roman; ihtirasların (o bilinmesinde daima daha ileri gitmek için bir teşebbüstür. Babalarımız tarafından çizilmiş haritada, (Tendre) (1) ın memleketini, meçhul toprakların kuşatma” sına razı olmuyoruz. Lâkin çöle daldıkça, suyun yokluğu bize daha şiddetle eza veri- yor ve susuzluğumuzu daha çok duyuyoruz. Cüretli, hatta lüzumundan fazla cüretli bir romancı yoktur ki bize kendimizi öğret- tiği nisbette, Allaha yakınlaştırmış olmasın. Mahsus, dinin hakikatını öğretmek üzere düzülmüş bir hikâye, asla bana tesir etmedi. Hiç bir yazıcının, Allahı, eserine dıştan sok- masına izin yoktur, diyebilirim. “Zatıkibriya, bizim ölçümüze göre değildir; bizim ölçü” müze göre olan insandır. Yazılmış olduğu üzere, Allahın saltanatı ancak insanın içinde bulunabilir. UJ Sembolik, içinde yalınız aşk ile yaşanan Mile de Seudöry ile 17 inci asrın müellifleri tarafın- dan tahayyül edilen bir memleket, Tendre haritası bu memleketi göstermekte idi, Temayül nehri, ald. kasızlık gölü; küçük Ullimamlar köyü burada bu- lanmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: