15 Aralık 1939 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14

15 Aralık 1939 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

emar — kere heri halde e yari şüphelenerek, beni W düğün alayı deve ile geldi, ve beni alıp, işte bu çadıra getirdi- yaşında kadardı. Bibi Handan bir tek er- kek evlâdı vardı, Benden de çocuk ol- madı, çünkü beni alınca çadırımızda dört değil, kendisile beraber, beş kadın olduk. Bu adam, hiçbir kabahatım olmadığı hal- de, bana karşı bir kin, bir nefret bağlamıştı. Tam 8 ay, başı açık, yalınayak, Um- üderya mebrinin boyunda, Ml inek sürüleri otlattım. ir gün, dar keçi yolunda, tezek top- larketi karşıma ağaçlıktan silâhlı birkaç süvari çıktı. Bunlardan biri tatlı, içinden gelen hir sesle: — Hey taze! Kumluklara giden yol, bu mudur? diye sordu. Bu ses bana yabancı gelmedi. Titredim: — Vay ltılmaz, sen misin? diyerek ileriye atıldım ve kıratının boynuna Ssa- rıldım. Atlı yere indi ve beni kucakladı. ü ile ben, annemizin birdenbire nutlanmış yüzüne bakınca içimizi çektik: — Babamızdı, değil mi anne? Annemiz, cevap vermeden sözüne de- vam etli: Itılmaz beni teselli ediyordu: * Sevgili Şirin, katlanmak lâzım. Ne yapalım, kıs- met değilmiş... — Hayır, dedim. Katlanamam. Sen de leşimi arkanda bırakabilirsen, kaç, git! Itılmaz birşey düşünür gibi göründü; sonra arkadaşlarına akı! danışiyormuş gibi vavaş yavaş onlarla konuşmağa başladı. Arkadaşları: « Nikâh, nikâh üstüne ol- maz ki.» diyip duruyorlardı. Bunlara dedim ki: — Beni her gün bin bir azap içinde biker nikâhı ne yapayım? Niçin sev- di, amla evlenip mesut olmayım? iler hürkek isen, bana silâhını ver! : eyle beni beklemelerini söyliyerek git ım Eve gelince, sahte telâşlı bir kocama ; — Seni dışarda birisi çağrıyor, diye haber verdim. Esasen Han, evde yalnızdı. Evimizi eden ve beni çekemiyen büyük karısı Bibi Han yoktu İhtiyar adam arkamdan, bostanlar ara- sında, olmuş kavunlara takılarak, topal- lıya topallıya yürüdü. Çadırımızdan hay- lice sakKIŞL an sonra — Biraz dur da ME, alayım; yorul- dum, diye mırıldandı ve üzerine dayandığı sopayı yere birakarak oturdu. Arkasından YE ve silâhin teti- gini çektim. Boşa gitli. Kocam, uzattığım elimin gölgesini e korkunç bir haykırışla üzerime atıldı. Kendisinden kuvvetli olduğum halde nedense, kork- 16 tavırla muştum. Beni yere düşürmeğe müvaffak oldu ve silâhı elimden almağa çalıştı. O zaman tabancanın ağızıni göğsüne dayadım... Etraf yeşil dumana bilitindi. ihtiyar, yıkıla yıkıla, arka üstü düştü. Uzaktan, avul köpekleri, akseden banca sesine, havlıyarak mukabele € Itılmaza ve arkadaşlarına koştum. ii s6 ör! Itılmazım arkadaşları önümüzden ilerli; DER dı. sonra Karakumlar steple- rine e Böylece bundan sohra kum- larda göçebe hayatı yaşamağa başladık. Sen orada dünyaya geldim. Baban sana, kimi “Kumlar Kızı, derdi.. Çok çektik. Avullarda yaşıyan göçe- belerin eşinizi bırakmıyacaklarını bildi” gimiz için, birkaç sene kumluklarda yaşa- dık. Bugün bile olsaydı, Göktepe civa- rındaki dağ eteğinde tenha bir köşeye sığınarak oturmağ mecburduk. Annem; Bibi Hanım gelip gelmediğini öğrenmek için beni dışarı gönderdi. Bizi bü kadar korkutan kadın, henüz gelme- mişti. Yine ailemizin hayatını anlatan hikâ- yeye daldık. — Dağ eleğinde yerleştiklen sonra sen dünyaya geldin. Durducan da orada doğdu ve büyüdü.. Ya kapısında göründü. — Allah belânızı versin! Oduna böyle mi gidersiniz, mel'un piçler. Defolun ee diyerek bizi çadırdan dışarıya i birdenbire — Bibi kenarında oçalı çırpı topladık. Yorgunluktan ve annemizin an- lattığı şeylerin tesirinden fazla sarsılmış- ık. Odunları Bibi Hanın çadırı kapısına bırakarak, koşa koşa çadırımıza yollandık, Durdu, soluğu çadırın önünde alarak — Ben birinci geldin! diye gülerek haykırdı. Annemizi rahatsiz etmemesi için ona işaret verdim. m hareketsiz yatıyordu. Geldiği- mizi Km gibi, hiç kıpırdanmadı. Geceyi uykusuz geçirdiği için uyuduğuna sevinmişlim. Fakat yataktan sarkmış baş ve vucüdundaki tuhaf bir perişanlık beni ürküttü. Yaklaşınca bir de ne göreyim: Sevgili anneciğimin ağzından kan geli- yor... Yanına çömeldim ve cansız elini tutarak : — Anne, anne ! diye seslendim. Cevap a Avazım çıktığı kadar : m öldü! Annem öldü !. diye Hermikr Bl ,Feryadımı duyan Durdu, ei içeriye girdi ve oda dövünmeğe başladı. Annem mosmordu. Gözleri erkin bir şekilde yuvalarından fırlamış ve şişmiş gözkapaklarile (o örtülmüştü. Birden gözlerini açti; yüzü ıstırapla buruş Kendimi, zahmetle açtığı kollarının içine attım. Küçük kardeşim ise korkudan dışarıya kaçtı. Annemiz, yine gözlerini kapadı ve kan kustu. Uzanan ve gerilen vücudu, henüz ölmeden toprağa giriyormuş gibi, yatağın içine çöküyordu. anda annemin katili; onu boğarak öldüren Bibi Han, çadırımıza girdi... # LR Zavallı Güzel, için için ağlıyarak, İye yalının hazin maceralarını bize anlatmış. tı. Bu hikâyeyi aynen naklediyoruz. * a # Gün batmak üzere idi. Çadırın siyahı kapısından kara bir baş uzandı. Ablası nın kucağında oturan çocuk donuk bı kışlarını etrafında gezdirdi. Gözlerinin içinde dökülmiyen yaşlar titriyordu Sönen günün karanlığına bürünmüş| kara çadırın etrafını boşluk ve süküne sarmışt Aşağı sarkmış yapraklarla irili ufakk| ağaçlar muhitin ölüm havasile büyüler) miş gibi duruyordu. Göklerin kara kub- besinde tektük parlak yıldızlar kâh gö üni kâh bulut kümeleri arasında du uluyan köpeklerin sesleri geliyor, etrafını sariyor, büyüyor, incel. yor, inceliyor ve gece karanlığında. er yerek yok oluyor. Uzun bir süküne; yine yürek ezici bir köpek faslı. Üç gönd deberi iki kerleş gain önün k Durducan ! artık midem bus dan, Çocuklar, gürültü etmemeğe çalışarık Bibi. Hanın evinin damına yalmağa ç$ kildiler, .. Avul sokağından koşan alacalı üç renkli bir köpek birdenbire durarak vayı koklamağa başladı, sonra uzaklaş Doğu ke en tane daha gi oturarak, avulun bir: tarafından yumuşak. rüzgârla gelen bir kokuyu kokluyordu. Sarkık kulaklı köpeğin canı sıkıldı; © da yolu şaşmadan, doğruca koku geli istikamete koştu. O Sırada, üç renkli kö eşilten dönerken mağrur bir bakışlı kalım kafalı step köpeğile alay etli.

Bu sayıdan diğer sayfalar: