LAZA i içine sığmı güzeli idi ından baktı, Şırı sıkmağiı pirinçten ta Gülsuyu NN zel şairi bek. üne oturdu. reldi. Ceylân Ynu karşıladı! :u ve halımı igısını serdi. im arken, dışar. a vurduğunu yetmek üzeri al kaçayım? bi, yerinden iran kocaman zalıyı çekerek iandığın içine inden heybe: triyen sesile: m çıklıl Se . dedi. Fakat ırlanmış sofi dü, karının seni elildir. Seni ne uyku gir nasılsa uy ım geleceğin! k hazırladım. için oturdum tasıma atıldı. evgiye karşi z rebilir? Tabii sıcak bir bus iraz şa. he; © rüden geçiyordu. dayanamadı, gururla bıyıklarını burdu ve karısıni okşadı. İkisi de neşeli neşeli tavuklu narlı pilâvı yediler, tatlı Şiraz şarabından içtiler, Fakat Ceylânın aklı fikri yer içine kapattığı şaire kaçıyordu. ne birdenbire, sofranın üstünde d dikleri tavuğun lâdeskemiği ilişti. uran yes Cey» İân neşeli neşeli ellerini birbirine vu: rarak; — Beyciğim! Ne olur, Jüdes tutu- şalım, — Hay bay canım. Ne bahsine? Ceylân dedi ki: Ben kaybedersem, sana... eh, sadık bir kadın sevgili kocasınane ve- e. Sen kay bedersen, ben de çok birşey istemem: Bana bir peyale gülsuyu alırsın. Razı mısın? — Razıyım. Kemiği kırdılar. Minderler üstünde karşı karşı oturuyorlar. Erkek bir yan dan nargile, purdata kahvesini içiyor. Kadın dal- gın dalgın yere bakarak, susuyor. Kocası bunun farkına vararak Cey» İânın saçlarını okşuy yandan hopurdata Te oldun sb Canın mı sıkıldı? — Evet, gözümün nuru. Vicdan azabı çekiyorum. — Niçin? Senin gibi mert ve âlicenap bir ada» mın karısının benim gibi âdi, yalancı bir kadın olduğu için. — Ceylân, ne demek istediğini an. Jamıyorum ki... — Ne olursa olsun; işlediğim güna- hı söyliyeyim de içim rabat etsin. Fa. kat bana çok kızma, emi beyim? — Söyle bakayı m. — Doğrusunu söyleyim, bu yemeği iv senin için hazırlamamıştım. ur da sana berşeyi sırasile anla- k tayım. Bu sabah derede çamaşır yıkar ken, büyük Şiraz şairimizi gördüm. Koltuğunda kocaman bir kitapla köp» Kitapta neler yazılı olduğunu sordum. Kadın kur nazlığını yazıyor bu kitap” diye cevap verdi. Kendisi de kurnaz kurnaz gülü- yordu. Derken, lâfa daldık. Hoşuna gittim zahir... Eb, ne yalan söyleyim, ben de onu beğendim. Cahillik ettira, Vi yaramazı eve çağırdım. Zira kitaba k ağir etmiştim. Ö gelir gelmez, tiştin Bana: EE sen de ye Kuşkançlıktan kudurmak derecesine gelen ie ö Sadi bu alçağı? Diye tısladı yapacağım? Şu sandığın içine soktum ve kilitledim — Anahtar? a Bende. — Rezil karıl Ver şu anahtarı, O hayasız herifi köftelik gibi kıymasam, adam değilim Erkeğin Slinde hançer parladı. Cay- lân sessizce, titreyen eliyle anahtarı kos cosınr uzrttı. alıralmaz, kadın ellerini çırparak: — Lâdes, lidesl Anahtarı ben kazandım Diye haykırıyor, durduğu yerde ço- cuk gibi zıplıyordu Fakat adam anahtarı el'ne aldın, Lâdesi hatırlıyan kocası bir an afal. lamış gibi durdu; lâmba ışığı üzerinde titreşen bançer elinden mindere düştü. Gülerek dedi ki! — Vay kurnaz mahlük vay!. de nasıl bir aldatış... Vallahi inandım. Ne yapalım, kazandın Öbür eliniz tuttuğu anahtar da — Hani gülsuyu? İsterim. Kazan- dığımı isterim; Diye durduğu yerde fıkırdıyordu. — Alırım canım, merak etme. Gece vakti sana nerede gülsuyu bulayım? — Onu sen düşün. Evvelâ düşün- Minderler üstünde karşı karşı oturuyorlar Erkek bir yandan nargile, öbür yandan, hopurdata hopurdata kahvesini içiyor. seydin, ondan sonra lJâdesi kabul etse idin, Ama da cesur kocam vatrl Geceden korkuyor... ocası parmaklarını birbiri üzerinde şıkırdatarak: — Hatırladım, hatırladım. Komşu: Sait geçen bafta pazardan koca bi güğüm Şimdi gi- der, ondan bir peyale ödünç alırım. gülsuyu almıştı. — Artık ne yaparsan, yap. Ben hak» kımdan geçmem. dili sokağa ç Ceylân hama sandığı açtı ve; — Çabuk Diye veri buz uğurladı. e giydi ve koşarak , Vakit geçirmeden kaçı kesilmiş şairi Sonra ye pencereyi açarak, sokağa sar — Git. Fakat EN bu kadın kurnazlığını da yazmayı unutma, dedi. # ** Obhanes amca piposunu mangala sil- kere! : —— Şair, şiirlerinin ve yiğit hançerle- tinin kuvvetile yapılamıyan şeyleri ka dın kurnazlığı başarır, Diye hikâyesini bitirdi.