Kafkas Edebiyatından : KADIN Yazan: K. MİKAELYAN hanes amca mangaldan maşa ile aldığı kömürle piposunu yaktı ve sözüne devam ett — Dediğim gibi Kadın şeytanın ard ayağıdır. Göz parıltılarile yılanı deliğin- den çıkarır, gökte uçan kuşu yere indi- rir. Size kadın kurnazlığını gösteren bir mesel anlatayım da sizde şaşakalın! Şirazda Ceylân adında; ismine ben* zer, gayet güzel bir genç kadın vardı, Dere kenarında çamaşır yıkadığı bir gün karşı sahildeki tahta köprüden oranın en meşhur şairinin geçtiğini gördü, Şâir, koltuğunda kalın bir kitap taşıyordu. Ceylân hemen ona di: — Ey şairl Götürdüğün kitap nedir? Ceylânın güzelliği karşısında birden- bire vağkmı dönen şair: e kitabı olduğunu sana söyli- Fakat içinde ne yazıldığını bilmek istersen, söyleyim. amaşırı, akan suyun önünde kaçır- mamağa çalışan Ceylân: yemem, ey güzel kadın. — Söyle, diye rica etti. Şair manalı manalı gülümsiyerek — Kadın kurnazlığı, diyerek cevap verdi. Ceylân, oodan daha manidar bir gülümseyişle —o halde kadın kurnazlığının da ne olduğunu anlat. Şair manalı manalı gülümsiyerek ; Şirazda Ceylin biye ismine e gayet güzel bir ger — Olur. Fakat e için münasip bir yer ve zaman İâzi Genç e razı oldu, — Bundan kolayı ne var. Kocam birkaç gün için taşraya gitti. Yalnızımi.., Geceler uzun. Kitabını al da bu akşam bize gel Kadın kurnazlığı, diye cevap verdi. KURNAZLIĞI Nihal YALAZA biz Çeviren Şairin, sevincinden içi içine sığmı lâr yordu. Ceylin, Şirazın en güzeli idi, | Eat Ceylin da şairin arkasından baktı güldü ve yıkadığı çamaşırı sıkmağı şal başladı. Akşam, Ceylân en iyi pirinçten fa vuklu, narlı pilâv pişirdi. Gülsuyu ile yıkandı; sürmesini, orastığını (oçekti, 98 gençlik ve yüz güzelliğile kendisini rel gi tesbir eden, şiir kadar güzel şairi bek. lemek için pencerenin önüne oturdu. Güneş batınca şair geldi. Ceylâr gizliyemediği bir sevinçle onu karşıladı, yumuşak minderlere oturttu ve halının üzerine renkli sofra yaygısını serdi. kar Sofranın ortasına bir güğüm Şiraz şa. dan rabı > Ni hej ilâvı ortaya koyarken, dışar ©” dan ci; kapıya üç defa vurduğunu duydular. Ceylânın rengi uçtu, mali lân sık ocam Korkudan kendini kaybetmek üzert olan şair: — Ne yapacağım? Nasıl kaçayın? | Diye kekeledi. Ceylân, dişi kaplan gibi, yerinde sıçradı. — Nasıl mı? Ve odanın köşesinde duran kocamar sandığın üstündeki ipekli halıyı çekerek Li ven açtı. EL Şair iki kat bükülerek sandığın içine girdi. Ceylân sandığı kapadı. Kilitledi. Üstünü yine halı i ga 5 çek bir lam İe örttü; anahtarı cebine koydu. Sonra kapıya koştu. Gelen hakikaten boylu boslu, gi ta omuzlu ve Şirazda yiğitlik nümunesi yk olan kocası idi. Ceylân elinden heybe sini alarak, heyecandan titriyen sesileli — Allaba şükür. Rüyam çıktı! 5S, İâmetle geldin, kocacığım... dedi. Fak kocasının keskin gözü hazırlanmış sofi rayı, atılmış minderleri gördü, — Bu.. Bu seni seven karibin şeni ik nasıl düşündüğüne bir delildir. Seni ”© özlemekten geceleri gözüme uyku gir! miyordu. Nihayet bu gece nasılsa uy muşum, Rüyamda, bu akşam geleceğini gördüm. Onun için yemek hazırladım giyindim ve seni beklemek için oeurdumi Rüyam boş değilmiş., eylân şözyaylarilr kocasına atıldı. Erkek, .bu kadar derin sevgiye karşi Ğİ La “pel sen gel