Her akşam Saçlarının arasina uçuk renkli bir karanfil iliştiren narin, duygulu bir kadın. Sonra kendini yarı yolda bira- kıp giden karısının sadiğin kızını dahi “ Siyah gülüm , Tek gülüm * diye yaşanmış, içli ili ralara bağ- bakarken bu toprakların altın- uyuyan anne ile babayı da, sevdiği kadını sevdiği gibi sevmekte ol- duğunu hissetti, Bu, ona tatlı bir zevk adeta bir dinlenme veriyordu. Şimdi oda bu taşlara tutunmak, saade- tini onlara duyurmak ihtiyacı içinde idi. O, benim olduktan sonra hayat ucu buca- gi bulunmayan bir şenlik yoludur benim için, diye söylenmek, içini onlarada dök- mek istiyordu. Nahide, sanki annesi ile babasının kol- larına dayanmış gibi onların (o mezartaş- larına tutunmuştu. Muhakkak ki, içinden ölülerle konuşuyor, onlara birşeyler söylü- x ordu. Belki ağlıyordu, fakat a rsılmiyor, tamamile hareketsiz görünü e, Onlarlakonuştuğu muhakkak lin ca genç adâm acaba ne diye titredi. Aca- ba bir gönül kırıklığından mi a eiye” hayatında halâ şikâyet edilecek gizli nok- taları mi açığa vuruyor? yoksa, belki de san- detini müjdeliyor? Sermet, bütün bunları tamamile anlayabilmek için birçok şeyler feda edebileceğini kendi kendine itiraf ediyordu. Halbuki, orada biraz ötede, sonbahar rüzgârlarının hazin uğultularını dinleye dir uyuyan annesile babasına gözyaş- ları içinde bir kadın, ruh dinlenmesi di- leyordu. Bir zamanlar onları üzdüğü, ağr- Jattığı, derdlendirdiği için şimdi ne kadar pişman olduğunu öy iyor, ai, sadece büyük bir af dileyordu. Şimdi küçük bir kız Si farkı yoktu. Ruhunu bem- tertemiz o buluyordu. , hayatının en mühim Bu dönüm noktası- nı ruhunun dinlendirici, şifa verici bir kuv- veti olarak tahayyül ediyordu. Bugün baş- layacağı yeni hayatı, kendisini, her dertten, ROMAN : iyi ÇIRPINAN SULAR MÜKERREM KAMIL SU A AM > | hayal sukutlarından, tehlikelerden, yalnızlı- gın yarattığı sonsuz hücumlardan ve ıstırap” Arlık kendi doğmuş sıcaklığın bir teselli lardan kurtaracak sanıyordu. ufkunda da bir saadet ışığının olduğunu görmek, Onun varlığında hisselmek sonsuz gibi Silik sarıyordu. 5 madan orada durabildiğine a Yalnız olsaydı, mutlak, iki aziz ölüsünü saklıyan topraklara kapanacak, istediği - gibi ağlayacak, artık mesudum, Ebedi uykunuzu ihlâl edecek betbahtlığım ruhlarınıza bundan böyle uzanmıyacak diye haykıracaktı, Ama, manasız bir çocuk, yaygaracı bir kız gibi görünmekten çeki- niyordu. Hem böyle kalpten, gürültüsüz konuşmanın çok daha derin bir maması ye bambaşka bir tadı yok muydu? Döneceği sırada en mühim şeyi unut- muş gibi tekrar durdu. < Benim için ha- yatta ondan başka kimse olmıyacak * diye yemin etti. Araba Kayabey mahallesinin eğribüğrü taşları üstünde sarsıla sarsıla ilerliyordu. Kirli renkte çakıllar, birikmiş çamur Ee ları, yan sokaklardan dökülmüş süprüntü- ler ve hepsinin üstüne konup kalkan yüzlerce, binlerce sinek o kadar sevdiği şehrin bu semtini ne kadar çirkinleştiri- yorlardı. Paşacamiinin ava geçtiler. Avluda birkaç kişi vardı. Hasır iskemle- lere olurmuş, ii ei Bir tarafta birkaç hasır seri m karşısındaki hanın önüne yine renk renk Demirci, Kayseri ve İsparta halılar açılış. Şadır- vanın köpüre köpüre fışkıran sularına baktılar. Ve Karşısında tıpkı harekete ha- zır bir gemi gibi duran belediye binasını görünce heyecanla titremeklen kendilerini alamadılar. Birkaç saat sonra orada bütün, dünyaya karşı beraberliklerini ilân edecek belki de ebediyen biribirlerinin ola- caklardı. Yeşilli camiinin önüne gelince Nahide bütün ya 2 m gibi birdenbire canlandı. Sanki r bir hasla- lıktan kurtulmuş, ekibi yaşamağa baş. lamıştı. Birkaç saniye sonra Âfetin kolla rında olacaktı. Arkadaşı : “ne sürpriz, bu ne sürpriz böyle, diye şaşıracak, Balıri Doğru kimbilir ne şakalar yapacaktı Â olan büyük sevgisini açığa vur- mak ihtiyacı bir anda varlığını kaplamıştı sanki, fakat yüreğinde daima canlı ve ebedi olarak kalacak hen ifade etmenin im- kânı yoktur, Sadece — Âfet, canım, canım Âfet diyebildi. kadar. | Araba, halkaları pırıl piril yanan, iki kanatlı kapının önünde durunca içerde bir hareket oldu. Hemen açılan kapının önünde Emineyi buldular. nenin feryadı ile yumakları, iğnesi elinden düştü: —Emine, ne var, ne oluyor diye? seslen- mişti ki, hızlaaçılan oda kapısından içeriye Nahide girdi. Bir rüzgâr gibi birdenbire odaya dalmış, kendini, arkadaşının kolları arasına atmıştı — Nahide, Nahide sen misin? Âfet, canım Âfetciğim! İkisi de ağlıyorlardı. — Seni bilsen ne kadar özledim Âfet. — de yavrum, Fakat ben, ben böyle birdenbire ne hoş baskın bu? — Beklemiyordun değil mi? Hem hiç, hiç beklemiyordun Nahide şakacıktan sitem etmeğe kalk- mıştı, Beklemek... Birdenbire antrede halâ odaya girme müsaadesini bekliyen Sermet aklına geldi. — Yalnız değilim Afet, diye başladı. Arkadaşım da gelebilir mi odana? Âfet, Sermedi görmeden onunla karşi” laşacağını düşündü. kitacaçabielkaları kuvvetli bir kadındı, Derhal e mükrim bir ev sahibi rolünü alarak