€ ; verişi anan ağı cılığımıy a temel ina ve, kında b, ir fikir | rahiri lerimi Ki mii onbeş kilometre şarkın daki İrak karakolu önünde, bizi ki gündenberi büyük bir kibarlıkla real çiğ İğraz eden Bağdat teşrifatçılarına, bil- idafan Yı hassa çok nazik ve zeki bir münevver 333 ana olan protokol umum direktörü Hüseyin esievni Kadri beye veda edince, dört adım at yükselai i tık, Sınır taşının o yanıbaşında duran sonra di “İran heyeti tarafından selimlandık. Bu ollarile “heyet Tahran protokol umum direktör: bonra; iğ Jağü baş muavini S. E. Hümayüncah, i İranın İstanbuldaki eski ataşemilteri nğu emi “ve bedbaht dostum büyük şair Ahmet Sİ enn Haşimin samimi arkadaşı Sertib Sadık ayyarelai han Kobal ve uzun müddet İranın İz- guler mir konsolosluğunda kendisini sevdir- telsizleri miş olan Akay Mecdi ile genç ve mü- İsiz mali DEVVEr bir asteğmen olan yaver Akayi göndeti Feridün Ayrımlü ve daha birçok genç Dİ arti diplomatlarla subaylardan mürekkepti. bilir Hümayüncak arkadaşlarını, fevkalâde , Türk delegasyonu reisi Rana Tarhana takdim ettikten sonra, bizi karşılamağa B çıkan İran bölüğü teftiş edildi. Bu rada kardeş milletin mesut gününde gi BN İran bölüğünün karşısında mevki al- W uiştı. Dost İrakın güzide kralı Gazi: > sölevvel'in feci ölümünden doğan ma- İem devam ettiği için, İraktan geçerken bayrağımızı açmamış ve muzika çalma” mıştık. o Şitadi alayımızın şerefli bayrağı Ankarada trene bindi. rildiği andanberi saklı durduğu kırmızı sabtiyan kılıfından ilk defa olarak çı karılmış bulunuyordu. yalculari İki keskin kumanda işitildi. İran bölüğünün önünde dimdik du- ran genç binbaşı kılıcını sıyırdı, Bunu bizim bölüğe kumanda eden emirleri takibetti. O anda rına hâkim tepeden de iki sert kuman- Yarbay'ın sınır taşla” Veliaht ve Nişanlısi da geldi. Baktım: Hudut karakolunda. ki İrak mangasının da süngü takıp selâma durduğunu gördüm. Dünyanın bu ılık oyasında, şimdi her halkası ancak bir asırda örülebilecek bir dostluk zinciriy- İran TAHRAN SARAYINDAKİ MUHTEŞEM DÜĞÜNDEN GETİRDİĞİM İHTİSASLAR... Yazan ; NİZAMETTİN NAZİF le, bir daba ayrılmasına imkân tasav- vur edilemiyecek bir kudretle biribirine bağlanmış üç asil milletin üniforması biribini selâmlıyordu. ynı asil emellerle, aynı hayırhab arzuların temizlediği gözlerle biribirine bakan bu üç müttefik kıt'anın aynı temiz duygularla çarpan kalbleri arasin da İran fanfarından fıskıran İstiklâl marşımızı dinledik. Bunu,bizim fanfa* rın İran marşını çalıması takibetti. İranlı binbaşı tekrar iki sert kuman- da verdi. İran bölüğü yürüyüş nizamı» na geçti. Bizim Yarbay haykırdı: — Mangalarla sağa çarh... marş! ileri... marş! Ve İran bayrağı misafiri olan bay- rağımıza İlüsreviye doğru yol gösterdi. Otomobillere bindik. Artık İranın kah raman imparatoru 5. M. Şahinşah Pehle- İşte o andan itibaren açılan İran vatanı, © dakikaya kadar muazzam bir meçhul kalmış olduğunu adım adım gösterdi. Yeni ve çok vaitli bir büyük tarih devrinin medeni âlem- mucizesi önümde perde Şimdi kırk gün devam eden bir seyahattan sonra kafamı ellerim arasına alınca, ulaştığım netice şudur: Veni İranı kuran büyük insan yal nız «asıl # larla uğraşmamış, her esası tatbik mevkiine koyunca onun en hur- da teferruatınıda mükemmel yaptırmış. İcak « İran bududundaki taşların şekli; Veliahdı ve Prenses Fevziye