şkünlük Ftun ol un hikâ- i olarak derler, an öldü- da bir n dolayı a Tasso ri göste isini gö- ir bıçak ılar, bir yerlerde ıya kaçtı, redi sene dirileceği ve tarih- İtalyada ( Mer- yazarken di. Yine rdi ordu. 'engiz bir ü halde iğ 8 de ı yüzden zi yecisi ve :innet gö jamaktar” DE insan; olarak şilemiyen — Sus artık, ağlama! vadediyorum, bir daha seni üzmüiyeceğim... Hikâye : BÜYÜ Yazan: CAHİT UÇUK enç kızın yüreğindeki üzüntü, ince bir buğu bali nde gözlerini ört” müştü. Yüzünün rengi solmuş, beyaz dişleriyle dudaklarını ısırıyordu. asan, onun gizli soluklarla dolup boşalan genç göğsüne bakarak, omuz- larını silkti: — Hepiniz bir örneksiniz İsyan, gözyaşı, hiçkırık, sonra büyük bir uy- sallık ve melânkoli... bu sahneler ar tık bana usanç veriyor. Bunu bilmeli: sin Nazan... ben bu kadar naza gele: mem. Bak, beni kaba kaba söyletmeğe mecbur ediyorsun... doğrusu bıktım artık. Bıktım... Genç kızın solgun yanaklarından iri gözyaşı damlaları, sessiz bir akışla süzüliyor, buğulu bakışları derin bir teessürle erkeğe bakıyordu. Delikanlı, onun göz yaşlarını gör miyormuş gibi, sesini biraz daha yük- selterek sözüne devam etti: — Bu gün son ven verdim ar- ağlamaların oldu: ğunu hiç kaanat çıkarma. Canim, ne tnhaf kızsın. Seni halâ anlıyamıyo- Ben içki içerim, derdi seni tutar, üzülürsün. Ben poker oynar, para kay bederim, ağlarsın. Bir sürü sitem. Va- kıa bu sitemleri senin dudaklarından duymıyorum. Fakat halin, tavrun, gözyaşların, hepsi ifade ediyor. Bu şikâyetsiz dert yanmalarından usandım. Kati kararım şu. Biz anlaşamıyacağız. Evlilik hayatı da bize cehennem ola- cak, yol yakınken... ç kız, başını önüne eğmişti. Hiç kıpırdamıyor, ince vücudu ağacın- dan kopmuş bir dal gibi bükülmüş duruyordu. irden: başını kaldırdı. Dişlerinin dudaklarını sıkan mengeneleri gevşi- yerek, yumuşak tatlı sesile mırıldandı: güveniyorudum. Ninem o kadar ihtiyarki. Ben yalnız, sensiz ne yaparım Delikanlı, bu al vat sesin âhen- gile ürperdi. Birden yumuşadı : - Sende garip bir cazibe En kat'i kararlarım senin tatlılığın karşısında eriyor, yine bak, yine ayrılık SN bile kızmağa başladım. Senden amı a Gen çi kiz ı göğsüne çekti. O, kali sessiz ir huşlarılara ürperiyordu. Sus k, ağlama! aediye m bir iniz seni üzmiye ceğim.. Hava soğuktu, Rüzgâr boş sokak- larda korkusuzca a bazan is lıklar çalarak koşuyordu. evinin peni iterek içeri ayı geçti. Ninesinin oturduğu odaya gelince durdu. Derdli yüzünü, yaşlı gözlerini ona göstermek, onu üzmek istemiyordu. Saçlarını dü- zeltti. Gülümsemeğe çalışarak odaya girdi. Ninesi, köşedeki kırmızı çuha min- derin üstünde oturuyor, önündeki bü- yük pirinç mangalın kenarında küçük bir çaydanlık mırıltılarla kaynıyordu. Elindeki tesbihi bırakarak, türlü bakışlarişle torununun yaşlı gözlerine baktı : Yinemi Nazan? Yine mi gör: yaşı yavrum. kız, onun dizlerinin dibine çö- ker gibi oturarak, göğsüne kapandı. Ağlıyordu ! — Oh ge nineceğim... içim yanıyor... içim aya Ninesi sükünetle “GR — Niçin ağlıyorsun ? Genç kız, hıçkırarak cevap verdi: — Bitti artık... e iie yi — Niçin Ya 7 Sebe ne? e 120 ıncı Tl —