bep ne? 1? is bilecek bir şına sallıya- sn sizi affa ı gizlemek yapamam... AF, idrünü ker :» takip et- namayiniz cadının oda ağını unutur” nekten kor: a k virla cevap seviyorum. ışınızda bir »n utanmasi unu henüz nezdim. Ben isundasını? akdir ede" zalet çıka” Gladin gitti. makla hiç birşey kazanamazsınız. Benim kanunen size bir borcum bir babanız var.. Esasen birşey anlamıyorum. Size, serbestçe isti- mal edebileceğim yeşine şeyi verebilirim ki bu da paradır. Bilâhare, birkaç sene, belki de birkaç ay sonra, doslum beni terkettiği zaman bir gün içinde ihtiyar bir kadın olacağım.. O zaman her şey değişecek,.. Fakat mesut olmak için elimde kalan bu son anları düryada hiç birşem içid. hiç bir vicdan azabı veya va- zife hissi için feda edemem. Bernar cevap vermedi. Ayağa kalka- rak ona yaklaşmış, haris bir merakla onu seyrediyordu. Nihayet bir mırıltı halinde; — Şimdi gidebilirsiniz, artık... dedi ve XV Giladiş, sonbaharın kızıl sislerinin ara- unda parlayan ilk ışıkların yandığı bulvar- ardan geçerek ilerledi. Burası, mektep Burada her ev, her sokak gençliğe aitti, “sisler arasında görülen bü- tün çehreler sefil, soluk, gıdasız fakat nç,.. çok gençti, Bu çehrelere kinle ba- Bernar'ın sözleri kalbinde yer etmişti; önları hâlâ işidiyor gibiydi: « O halde si- i sialdatıyor mu? u süsli ne kadar samimi ve saf bir er mil Sizi aldatıyor mu? a sizin gibi bir ihtiyarı sevmenin imkânı yoktur, demek istiyordu. Gladis, kendinden ve kudretinden o kadar emindi ki, şimdiye kadar kıskançlık nedir bilmiyordu. İşte hayatında ilk defa olarak bu korkuyu, bu ümütsizliği, bu kor- kunç ümidi duymağa başlamıştı. — Beni seviyor mur Beni sevdi mi? için beni terketmiyor? İstediği izdivaç mdır? Paramı? Bana sadık mıdır? Dün niçin gelmedi ? Nerededir ? Kiminledir ? tiçin ? olları arasına aldığı vakıt gör. lerini apalaktan maksadı, zevkini daha iyi tatmak mı yoksa onun yüzünü görme: mek için midir? Yüzü hâlâ genç görü- nüyor mu? Bu şüphe içini o kadar sarsmıştı ki, birdenbire sokağın ortasında durarak çan- tasından aynasını çıkarıp yüzüne baktı ve bunu yapar yapmaz, daha beş sene wvel böyle bir vaziyette iken yanından geçenlerin kendisine bakıp : — Evet güzelsin; aynaya bakmağa ne lizum var ? dediklerini hatırladı. ilmi, ona kimse bakmiyordu. Yanın- an genç çocuklar kolkola e | Giadis fakirane giyinmiş, beresi kulağını Üzerinde, çantası koltuğunda geçen ii arada rastladı. Gere m ve çirkin bir lin arkadaş Onla ede göllerine gittiler. Ded Bu sözde: İtalya göllerine Di ne züpbelik!, demek istiyen bir m Fakat sesinde gizliyemediği bir iii seziliyordu. Gledis, kendisi gibi tahakkuk etmiye- cek bir hulyanın hasretini çeken bu şiş- man kıza dost nazarlarla baktı, Eve geldiği zaman kalbi hzlâ boğuk ve alı çırpınışlarla çarpıyordu. Gece, boş yere uykuyu beklerken kendi kendi- sine bir düzüye şu sözleri tekrar ediyordu: — Ben güzelim... O, böyle bir vücudu nerede bulabilir ? Ben altmış yaşında de- Bu doğru değildir. Buna imkân , Bu alçakça bir yalandır. gittim ? Yirmi sene, ben onunla alâkadar olmadan yaşamıştı. Buradan gitmeli.. Dünyanın öteki ucuna kaçmalı idim, Fakat o zaman bir mektup gelip Aldoyu bulacaktı. Aldo beni seviyor mu acaba ? Bu dakikada ne- rededir? Acaba başka bir kadını seviyor mu? Onun hakkında ne biliyorum ? Bir ka- dın sevdiği erkek hakkında ne bilir ? Bel- ki de benimle alay ediyor? Belki... Bir düziye Aldonun etrafında dolaşan arkadaşı Janin Persyeyi hatırlıyordu : hakikatı öğrenirse o kadınla birlikte benimle alay edecek ve onu böyle gülünç bir vaziyete soktuğum için hiçbir zaman beni affetmiyecek... Janinde: «ze vallı Gladis, böyle birşeyden şüphe etmi- yordunuz değil mi ? Halbuki bir kadını aldatmak kabil mi? Ben sizin her zaman benden yaşlı olduğunuzu tahmin etmiştim bukadar değil... Ne komik şeyl» diyecek... Gladis mi gülünç ? Belki mücrim ve menlur; fakat hiçbir zaman gülünç ola- mam... Bir canavar, korkunç bir mahlük balki., Fakat bir büyükanne, bir ihtiyar. Hiçbir zaman... ona henüz başkasına tercih edile- m.. böyle bayağı bir hakaretle a Zika si eği Hakikatte ben hen aşımı kim keşfe- debilir ? Bani ileri fireetidm bile, elli yaşında ve dal kadınlar yok mu Evet var... Fakat o zavallılarla alay ediyorlar | Kendilerile sl alay ettiklerini bilseler ! Şimdi Aldo burada olsa herşeyi unu- tacaktı... # .# Birdenbire yatağında doğruldu. Yüzü bandajlar içinde hareketsizdi. Büyük bir hiddetle bu bandajları yırttı; Ne sukut... Bütün bu gizli itinalar, sun'i desteklere dayanan bu asılsız gençlik... Bu kremler.. Boyalar. Yazın banyo elbisesinin altındaki bu gizli korsa... Bütün bunlar hakiki güzelliğin zaferini tatmamış kadınlar için belki tahammül edilir birşeydir. Fakat benim için ??P. Aldoyu görmek ve teskin edilmek için bu an içinde delice bir istek du: yayo — Ge evine gideceğim Bunu düşünür düşünmez kendi köhne: — Beni deli zannedecek... diye mırıl- dandı. Fakat bu gece artık yalniz kala mam.. Hastayım.. Ölüm tehlikesi kar. şısında olsam onu gidip bulmaz mıydım ? İşte bu gece sabaha kadar böyle kalırsam mutlaka ölürüm. Lâmbayı yakıp aynanın başına gider- ken, bir dakika, karşısında. kendisini de- gil, yabancı ve mağlüp bir iktiyar kadının aksini göreceğim zannetmişti. Alelacele giyinerek çıktı. Monti, o civarda tenha bir sokakta, bir evin a katında otururdu. Geceleyin sokaklarda acele yürümekle kalbinin çarpıntısının durulacağını ümit ediyord ancurların o aralıklarından, , içerisinin karanlık olduğunu gördü ve yaklaşarak Hleeree hafifçe vurdu. Cevap yok.. e kadar derin uykuda | e yavaş sesle onu çağırdı. Bir çok defalar ona böyle geceleyin gelmişti. Fakat o vakit Aldo onu bekliyordu. Kulağını pencereye yaklaştırarak içe- risini dinlerken, pancurların arkasından boğuk bir telefon sesi geldi. Telefon çalıyordu. Fakat Aldo cevap vermiyordu. Nerede idi ? Bu — telefon eden kim idi? Sabahın sanat beşinde yemin başka kim ona e edebilirdi ? Âni bir hiddetle demir kepenkleri tutarak sarsmağa başladı. Fakat bu gü- rültüden kapıcının uyanıp kosacağını dü- şününce korku ile oradan kaçtı, sokağın başında, sabah kırağısının ıslattığı tahta kanapeye oturdu. Ağaç dallarından çiğ taneleri düşüyor, bazen bir damla su açık yakasından kayarak çiplak boyunu ısla- tıyordu. Direğin üzerindeki lâmbanın ışığı tit- redi ve söndü. Sabahı olmuştu. Şarktan kurşuni bir aydınlık yükseliyordu. sarhoş ona bir küfür savurarak geçti. Bu sâkin ve zengin sokakta, kapalı pencerelerile, bu evlerin kör ve alaycı bir hali vardı, Gladis hiddet ve ümitsizlikle kudur- muş bir halde; — Acaba kim? dedi, Ne aptalmışım| Ne budala mahlükmuşum! © beni aldat- tığı halde birşey görmedim, birşeyden şüphe etmedim... Beni kiminle aldatıyor ? kadının kim olduğunu bilmemeği tercih ettiği eyi kalbinin ta derinlikle- rinden bu sual taşıyor ve ölüme meydan okuyarak e Mikinlerini böğümik istiyen bir hasta gibi: Kim ? diyord Birdönbire karar verdi: — Sabaha kadar burada kalıp öğre- meceğim. Bana yalan söylemeğe cesaret edemiyecek,.. Biraz sonra, tuhaf bir ümit oşiğile sarsıldı... 25