— Nasıl edebilirim ki, ben köydeki gençleri hiç tanımıyorum |.. Mehlika durgun durgun : — Mehpare seviyor, dedi. Şimdiye kadar onda biç bir alimetini görme: diğim şiddetli bir aşkla seviyor. Zaval- lı kardeşim, bem © kadarda hassasdır O kadarda mağrurdurki.. İşte, — bir hayal mahsulü olabilir. — Ya fondanlar — Onlarda... Kesin olabilir. — İmkâci yok, satın almış — Mehparenin bütün iç hayatını. « O, bir zanbak kadar temizdir, Mehlika yanıma oturarak kısık bir sesle: — Dün gece, onun odası önünden geçerken e işittim. — Sana öyle gelmiştir. — Hayır. İnanmadım, kapıdan din- İedim. Balak boğuk hıçkırdığını duy» dum adi de sustuk. Mehlika dalgın ve düşünceli, pencereden dışarıya, ay ışık. b akyol Kısık bir sesle konuş. uj z için, siri rad İik, dabe çok büyüdü. Ben düşün. meğe başladım * Mehpare kimi seviyor ?, Birdenbire hayretten kendimi tuta» mıyarak Mehlikanın yüzüne baktım. O, dalgın ve düşünceli gözlerini pens cereden dışarıya dikmiş, düşünüyordu. Benim kendisine baktığımı görmedi. Fakat ben... Hayretten bağıracak gibi oldum. Sonra birdenbire kendimi tuf- tum, sırtımı kanepenin arkalığına da» yatarak lace; taş gibi kaldım famın içinde bir karışıklık vardı ki, e bir anda altüst e di De apeinin erd erkek Evet bendim mek ea I. 2 Çünkü o fondanları on beş gün ev vel, vapurda nesiyle beraber vapura girdiler. Güver- te tenha idi. Bir aralık Hamra hanım kalkıp aşağıya indi. Merdivenlerin ba- şında bir kanapede oturduğum için beni görmedi. Biraz sonra Mehpare de annesinin arkasından koştu. Fakat da" ba merdivenleri inmeden gözleri gözle“ rimle karşılaştı, siyah peçesi altında yüzü kıpkırmızı oldu. Ayağı burkuldu ve düşmemek için kanepelerden birinin arkalığını tuttu. Gözlerinde okadar büyük bir şaş- kınlık ve öyle bir hayret vardı ki, kal kıp bir sey konuşamadım. Öylece, bir- birimizin gözlerine bakarak bir kaç sas niye sustuk, fakat tam ayağını merdi- ven basamağına atmak üzere iken — Mehpare hanım! diye seslenerek ayağa kalktım, yanına doğru yürüdüm. Durdu, bekledi, inmekten vazgeçti. — Nasılsınız efendim ? dedim Güzel sesi sanki kısılmıştı. Titrek, titrek; — Teşekkür ederim! diyebildi. i anneniz beni gör mediler, ihtiyarlık insanın gözlerini ka- patıyor, sadece bastığı yeri gösteriyor! dedim. Sıkıntıdan kurtulmuş, gibi derin bir nefes tatlı güldü: — Evet, annem yalnız bastığı yeri görüyor! dedi. — Beybabanız, Mehlika hanım na- sıllar?. ; — Teşekkür ederim. a efendim. Siz artık bize hiç uğramaz oldunuzl.. İçimden: "Sık sık Ek amma, siz A dedim. Sonra ! — İmkân olmuyor ki,.. Galtmak, bize böyle bir çok babtiyarlıklar kaybettiri- yor.. Şöyle güverte kenarında dursakl.. Anlaşılmaz bir şeyler mırıldandı, a vermiştim. An- ferablamış aldı, sonra tatlı YAZAN: YARALI KURT Je RAGIP ŞEVKİ 9 sonra benimle beraber yürüdü, güver tenin kenarından vapurun çıkardığı koyu ai bakarak dedim ki: çabuk geçiyorl. Siz A bir AMMA ve ben sizin ağabeyi» nizdim. Şimdi ise siz güzel ve muhte rem bir hanımefendi.. Yan yan yüzüme bakarak: — Şaka mı ediyorsunuz? diye sordu. — Hayır, dedim. Sadece hakikat... Kızlar çok çabuk ve çok güzel bir şe. kilde büyüyorlar. Bakın, şimdi sizin ağabeyiniz olmak hiç te arzu ettiğim bir şey deği “. — Çok tuhafsınız?. size masal anlatamam. Meselâ sihirli halıları anlatamam. Mehpare birdenbire başını çevire rek İN dalgın dalgın baktı: mı?. Hayır, artık masallar. dan li mma, Meselâ siz Şehrazad olsanız, zalim padişah olsam... aşk masalları ?.. ben 6 güzel aşını önüne eğmişti. Gözleri kö- püklü sularda, dalgın ve mağmum dur ruyordu: — Neden cevap vermiyorsunuz? Sizin bir üzüntünüz var. Sizi sıkıyor. sam, rahatsız etmiyeyim. Birdenbire hızla dönerek kolumu tuttu: — Hayır, hayır.. dedi. Sesi okadar yüksek çıkmıştı ki, hayretle yüzüne baktım. Mehpare, bu âni şaşkınlıktar kurtulmak için elini çekti, sağa sola göz gezdirdi, sonra küpeştenin kenarı" na tutunarak; — Ah, affedin.. birdenbire kabalık ettim! dedi. Koltuğum altındaki gazeteler içine sakladığım fondan kutusunu hatırlayın” ca dedim k e hanım, farzedin, siz es — Mehpa ki halinizde, iki yaramaz bir kızer