de EN göze ii yemek uğraşarak fe yerini klar piril tfak.. ka: ri, giçekli p yemek izim ©ve sevinçteğ Jadem ki adılışinda n cennel |. rum. Ve rşılamağa tükenmek OT, yanıyor. bol ışığı ır. na güzel Ş okuyor çan eliğ telden bir ayırarak şları kar ine İş Jerle, Subhileride yemeğe alı ii Böle iin. Bütün Sant ona geliyor. Cevat rn kapayarak yerinde doğ. Idu, Berrin yumaklarını, iğnelerini kutu- Tu ya yeleştirmeğe başladı. — Be errin, sekiz könun için ne düşü- iyon? — Bir çay verelim diyorlar Cevat, — Akşam çayımı — Evet.. ikide toplanırız. Akşama ka- ar birkaç saat eğleniriz. alar Abdi- e kendi kendimize EE oluruz. — Karıcığım' iyi, hoş ama.. ben bu HAbdinin karısından hiç hazlanmıyorum. yatımızın bütün düzenini aksatıyor Nesibe. Geliş, gidiş saatleri > gayri muntazam ve bilhassa o kadar çok ki, — Yüz verme, — Nasıl olur. Gelen misalire surat asabilir miyim, Zaten bir gidersem on de- fa Me Seremoniden anladığı yok ki... a bir de zıddıma giden şey ngi seçiyor. Gsçen n dik- La ettim, Sözlerini, e a lünle, rini bile Ek çalışı — Küç a böyle olur Cevat, Ne iyi bir te var,, ne de model yüzü Sekiz Birinci m günü. Yerler bembeyaz. Gece yağan kar yol- ları kapatmış; yamaçları, ağaçları başlan başa beyaz mantosunun etekleri ile sar- mıştır, Cevadın evine inen yokuştaki patikayı kazma, küreklerle açtılar. (...kö- yün) subay aileleri birer ikişer gelmeğe sarınmışlar. Yün eldiven içinde elleri, şo- sonlarda lr donuyor Fakat iRdaD girer girme kanlar Tlk aa soğuktan moraran Cevat, radyo başında karısına güzel parçalar buluyor. Berrin hem okuyor, hem de dinleyordu... adının bayağı halleri, çıngıraklı pa soğuk şakaları sinirime doku- Buy NN ma çok yakın komşumuz Cevat- eğim. Bu kırların, bayırların ortasındaki wi tutarken onların, pencerelerimizden #imizi görecek kadar yakın olduklarını biliyo rdun. tutmak için mecburiyet var- evler derme çalma idi. Ve hemen Ri, Hem bu kadının bu kadar sırnaşık olduğunu nasıl bilirdim? — Bende onu âyıkile eril ama. yine neden bilmem memlekette yal- niz onlara yakın olmak hoşuma gimömişi. İşim onlarla komşuluğu istememişti. Gö- rüyorsun ki hislerim aldatmamış beni. Ha. gördüğümüzzoluyor. Şuradan buradan ge- tirilen kumaşları kesmek için herkes biri- birini örnek ediniyor — Herkes deme karıcığım. Sen her yaz İstanbuldan dönünce onlara mükem- mel bir model oluyorsun. O güzelim rop- ların, tayyörlerin e iyi bir şekilde ka- rikatürize ediliyor ki.. Berrin güldü. — Madem istemiyorsun yemekten vaz- geçeriz. — Gecemizi başbaşa geçirmek herhal- de daha iyi karıcığım. Madem ki arkadaşlarımız yok musallat edip gecemizi allak bullak etmi yelim. — Nasıl istersen Cevat.. yüzleri güldürüyor. Merdiven başında sibe ile Berrin misafirleri layan Şakalar, daldan dala atlayan amme evin sessizliğini yırtmış, parçalamış. kö- şelere sinen kahkahalar ati şeklini ai değiştirmiştir. €rrinin üstünde vücudunu çok iyi sa- ran tabiatin rengine eş bir elbise var. Boynu, kolları kapalı. Yine her zamanki gibi yüzü boyas kestane rengi saçları kulaklarının rilen da dalgalanıyor. O kadar şen, o kadar mesut görünüşü var ki.. renk renk giyi- nen, iyi bir terzi elinden çıkmadığı pek belli olan diğer arkadaşları yanında derin bir mana ile onlardan ayrılıyor. Bir söyleyip beş gülen, kafalarındaki Arkası 32 inci sayfada 17