1 Eylül 1937 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 3

1 Eylül 1937 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SEVGİL liz Lirası 1 idürlüğü >: sekiz, yirmi yaşında bir delikanlı l ile konuşun, sizin elliyi bulmuş, İki de aşmış olduğunuzu hiç düşün- vurluğu ilen: «“Ellime kadar yaşasam daha ne &rim | İhtiyarladıktan sonra hayatın gönderiniz, , Ytadı vardır kil...» der, Bu sözlerdeki iafsızlığın farkında değildir. ———ğ— Halen onun indinde otuz yıl bitmez Meler, her türlü emellerin tahak- kuna imkân verecek kadar uzun bir mandır. O delikanlı, ellisini bulunca, yatın bütün zevklerini tatmış olacas 3a, dünyasına doymuş olarak gözleri» kapayacağına kanidir... Hele günler geçsin, şakaklarında ilk iyaz saçı, alnında ilk kırışığı gördüğü gisi anlıyacaktır pe ona şmakian; ona kanık. an ümidimizi kestiğimiz andan gö sevmeğe başlarız. Gençler, bu- aha çabuk razı olurlar. Kendilerini öl“ ürenler arasında yaşlılar, gençlerden ek azdır. i 2 Arzularının tatmin edilmemesinden relerdenberi'un tatmini sonunda bir «inkisarı-hayal” ardır. Tad: zevk, arzu edilen şeyde des ırına VE ağıl, arzudadır. OÜnu kaybetmek mi isti- , Orsun? 4 bir yılın, otuz yılın, yüz yılın in. ği doyurmadan, nekadar çabuk geç İh için, cdnlarını fedaya ihtiyarlardan ikâyet eden delikanlı!.. Bil ki her arzu az bir ilâç olmak için — Canım; bu kadar | — Üsdat, bu kadar 75 Günden 15 Güne Fakat bunları bilmemen daha hayır- lıdir; çünkü arzu edilen şeyin hiçbir saadet vermiyeceğine, ancak seni inki- sarı - hayale uğratacağına inandığın gün, arzın etmez, arzunun Vere» ceği zevkten de mahrum kalırsın. 3 hiç: birşeyi Yazın sıcaktan, kışın soğuktan şikâ- yek ederiz. Yani bayatı olduğu gibi ka bul etmeğe bir türlü razı olamayız. Asıl güzel günler dünya yüzünün yazında, kışında değil, bizim hayalimizdeki yazs da ve kıştadır. Bunu her yıl tecrübe edip, hiçbir şüpheye imkân kalmıyacak surette anlamış olmamıza rağmen yine hayatı; yazın sıcaktan, kışın soğuktan şikâyet ettiren hayatı severiz. Asıl tad, . hayatta değil, hayat sevgisindedir. Fa- kat tahayyül de yine ancak yaşamakla kabil olduğu için hayatın tatlı, zevkli olduğunu kabul edebiliriz. 4 Tabiatı severim: Çiçeklerinin ateşli renkleri, insanı sarsan kokuları, her tür lü ıstırabı uyuşturan ahenkleri vardır, Fakat bunları, odamın beyaz duvarları. üzerine gözlerimi diktiğim zaman gör- düğüm tabiatte buluyorum. Biliyorum ki kırlara, bahçelere çıksam oralarda göreceğim çiçeklerin rengi beklediğim kadar parlak olmıyacak, kokuları beni hiç te sarsmıyacak; etrafta tatlı bir — Kocacığıml.. Za zar ola yahul.. DUNYA Yazan: (Yurullah Ataç ahenk değil, sinirlendiren bir gürültü veya çıldırtan bir süküt bulacağım. Tabiatı severim: Kendi hayalimdeki tabiatı... 5 Hiç kimse çocukluğunda tattığı ye» mişleri bir daha fatamaz, ve hep onların hasretini çeker. Çünkü © lezzet, yedi. ğimiz yemişte değil, yemişten aldığımız bir parçacık lezzete yılların kattığı ba- tıradadır. Biraz da yeniliğin tesiri var. Hafıza. mız olmasaydı da ber gün yediğimiz ek- meğin tadını duyabilseydik... Hayır bun. ca yıldır dilimiz, damağımız ona alıştı, artık hiç birşey bissetmiyoruz. Bazı kimseler varmış, dünyaya her gün çocuk gözü ile.. herşeyi daha yeni görüyorlarmış gibi hayretle bakabilirler» miş. Bunlar, kendilerinde hafızayı öl dürebilmiş ve yahut her nesnede, em- salinde bulunmıyan küçücük hususiyeti, «ferdiyeti» sezebilen kimseler olsa ge- rek. Bir salkımdan kopardığımız iki ü- züm tanesi arasında bir farkolduğunu tasavvur edebiliriz, işte o farkı sezmek... Dünyada insanın da bu kadar hassası bulunacağına kani değilim: Buda biç b ME icadıdır, bütün güzel şeyler — Azizim!.. İnsanın hararet le e azarladı il kümet hayatı ucuzlat mak için bu kadar uğ- — raşirken, İstanbul Bele- i diyesinin, şehir suyunu . Terkos şirketinden çok aha pahalıya satması- bini soran bir | yükle gidiş ne tarafar.. — Yahu sen dünya- dan bihaber misin, ne: sinP.. Bütün bu kalaba- lığın nereye gittikleri: nin biç farkında değil misin? Dolmabahçede toplanan «Türk Tarihi - ni Araştırma Kurumu » nun kongresine tezle- rimi götürüyorum|.. vallı adam öyle bozul- du; öyle bozuldu kil.. Kendisine bu kadar ağır muâmele etmenin sebe- bi ne idi? — Daha ne olsun; kumkam oyununda bir düzüye sayı çalıyordu. Dayanamadım herife lâ- yık olduğu dersi ver- dimi, — Pa Yeni icat birşeye ben- Ziyorr.. yesisiri hamallığını ya- sak etti, ulak tefekleri ta aşımak üzere hemen yeni bir araba tipi yap- tıml., İlk ateşte ne wi rursam, yanım kalirl, bu kadar güzel, şuh ve zeki bir karısı olur da, | yine gözü hiç dışarda olurmu?,, OğTUsU çok lak birşeyi. — Yahul.. Bunda şa- şılacak ne var ki... Bil miyor musun meş meseldir : « Komşunun meyvası tatli, yumurtası büyük olur» derler...

Bu sayıdan diğer sayfalar: